Adil elindeki telefon kulağında Allah bilir Ali yi kaçıncı kez arıyordu. Ferman, Nazlı ,Beliz, Demir ,Doruk yani kısacası herkes Aliyi o kadar merak etmişti ki bütün ekip Ali nin telefonu açmasını bekliyordu.
Ali başını yastığa koymuş uyurken yaklaşık 20 dakikadır çalan telefonun sesiyle uyanmıştı. Ama kendisinde yataktan kalkıp telefonu açacak gücü bulamadığı için arayan kişinin kapatmasını bekledi.
Fakat arayan kişi hiç vazgeçip aramaya bırakacağa benzemiyordu. Eğer kapatacak olsa 20 dakika boyunca ısrarla kesintisiz bir şekilde aramazdı herhalde.
Adil ise artık bi şey mi oldu diye düşünüp korkmaya başlamıştı. Arkasında ekiple beraber yürüye yürüye hastanenin dışına kadar çıkıp arabasının önüne geldi.
Ali artık telefonun sinir bozucu sesine dayanamayıp sinirle yataktan kalktı. Telefonu sert bi hareketle eline aldı. Telefonun ekranında yazan ADİL HOCAM ismini gördükten sonra açmak ile açmamak arasında kaldı. Telefonun neredeyse 20 dakika boyunca çaldığını hatırlayınca endişelenmiş olabileceği aklına geldi. Gelen çağrıyı yavaşça kabul etti.
Ferman Adil hocanın her Aliyi arayasinda her cevapsız kalan çağrıda daha da kahroluyordu. Söylediği cümlelerin ağırlığı altında adeta eziliyordu.
Adil hoca ve Selvi Hemşire Adil hocanın arabasına Ferman Beliz ve Tanju arabalarına Nazlı Demir Doruk Açelya Gülin Ve Güneş te arabalara doğru yönelmişti ki. Hepsi Adil hocalarının sevinç çığlığını duyar duymaz geri onun yanına koştular.
Ali telefonu açtığını belli etmek için sessizce efendim hocam dedi. Ne kadar cevap vermeden önce sesini düzeltmeye çalışsada sesi ağladığı için hafif kısık çıkmıştı.
Adil hoca tam ümidi kesmiş telefonu kapatacak iken Alinin sesini duyması ile ÇOCUKK diye bağırması bir olmuştu. Etraftakilerinde sesi duyup toplanması ile Adil hoca hemen Aliyi soru yağmuruna tuttu.
Çocuk neredesin?
Neden açmıyorsun telefonunu?
Kaç kez aradım haberin var mı?
Tanju söyledi kriz geçirmişsin iyi misin?
Sana bisey olmadı değil mi?
Ali sen beni çıldırtmak mı istiyorsun? Sana bisey oldu diye ödüm koptu çocuk
Oğlum cevap versene
Ali Adil hocasının sustuğumu anladıktan sonra tiz sesiyle konuşmaya başladı. İyiyim hocam yorgunum diyebildi. Adil hoca Alinin sesinden anlamıştı sanki bir şeylerin ters olduğunu Oğlum bak sesin çok kötü geliyor iyi olduğuna emin misin?
Ali: Yok bişeyim gerçekten
Adil: Neredesin sen evde misin?
Ali: Evet siz aramadan önce uyuyordum.
Adil: Peki o zaman çocuk ben bi yanına geleyim senin şimdi gelip görmezsem aklım sende kalır
Ali: Gerek yok ben iyiyim dedim size.
Adil: Çocuk bak ben-
Ali: Görüşürüz hocam kapatıyorum iyi geceler.
Adil hoca hiçbirşey diyemeden telefon yüzüne kapanmıştı.
Güneş: Nolmuş hocam neredeymiş Ali
Adil hoca: Evdeymiş uyuyormuş sesi kötüydü sanki biraz. Geliyim mi dedim gerek yok diyip kapattı.
Doruk: Allah Allah karaşimsek hiç böyle yapmazdı ki
Demir: Aynen bişeyi yoktur inşallah
Ali telefonu kapatıp bi kenara fırlatmış adeta. Neydi şimdi bu seni önemsiyoruz gösterileri mi?
Ali o krizden ayrılalı neredeyse bir saat oluyordu ve yokluğu yeni mi fark edilmişti. Öfkeyle bunları düşünürken kendini yine yatağına attı.Uyandığında acıları geçmiş miydi? Bunun cevabını verdi kendine Ali. Hayır tam aksine onu yarı yolda bırakan herkesi hatırladıkça daha da artıyordu acısı. Yani hiç gelmeyecek miydi bu acı.
Peki o zaman Ali dayanabilirmiydi bu acıya sizce?