145 26 9
                                    

"Hwa! Bu akşam Sakura eonnie ile yemek yiyeceğim, sen de gelmek ister misin?"

Seonghwa başını kaldırdığında Chaewon'un sandalyesinde umutla zıpladığını gördü ve özür dileyen bir gülümsemeyle başını sağa sola salladı. "Özür dilerim Chae ama bugün planlarım var."

Chaewon surat astı.

"Ne zamandan beri başkalarıyla plan yapıyorsun? Benden, Sakura eonnie'den, Wooyoung'dan ve San'dan başka arkadaşın yok zaten. Bir de şu danstaki seksi eğitmen var, adı neydi?"

"Adı Jongho ve o seksi değil seni azgın kız." Seonghwa iç çekti ve sonra suratını astı.

"Ayrıca başka arkadaşlarım var!"

"Gerçekten mi? Kim?"

"Yunho ve Mingi! Onları unuttun!"

"Ah!" Chaewon yumruğunu avucuna vurdu.

"Mezun olduğun lisedeki tatlılar mı? Kyunghee Üniversitesi'ne gidenler hani?"

"Neden arkadaşlarımdan hep tatlı ya da seksi diye bahsediyorsun?" Seonghwa mırıldandı.

Chaewon soruyu duymazdan gelerek "Onları görmeye mi gidiyorsun?" diye devam etti.

"Hayır."

"O zaman kimi görmeye gidiyorsun?" Chaewon sızlandı.

"Neden benden sır saklıyorsun Hwa?! Yoksa bir yerlerde gizlice bir eş ve bir çocuk mu saklıyorsun?! Ooh! Skandal! İğrenç ilişki! Kutsanmamış evlilik!"

"Sinema bölümünü seçmeliydin." Seonghwa onun dramatik yüzünü itti.

"Ve bunların hiçbirini yapmıyorum."

Chaewon somurttu. "Bir tanecik ipucu lütfen?"

"Hayır!" Seonghwa inledi ve çantasını omuzladı. "Sen! Benden uzak dur ve pis senaryolarını da yanında götür!"

Ve sonra yemek salonundan hışımla çıktı.

Chaewon'u artık göremeyince rahat bir nefes aldı Seonghwa. Hongjoong'un kendisini almaya söz verdiği üniversitenin önüne doğru yürüdü.

Erken geldiği için tuğla duvara yaslanmıştı ve zaman öldürmek için ayağını sinirli bir şekilde yere vuruyordu.

Hongjoong ona Seonghwa'yı sözleşmeyi görüşmek üzere evine getireceğini söylemişti.

Evet, kendi evine.

Bu da Seonghwa'nın Kim Hongjoong'un nasıl bir yerde yaşadığını göreceği anlamına geliyordu, Hongjoong'un ilerideki buluşmalarında onu sürekli dışarı çıkarması mümkün olmadığından sözleşmeyi imzaladığında aşina olacağı yer de evi olacaktı.

Büyük bir yatağın üzerinde itaatkâr bir şekilde Hongjoong'u beklerken aklında dönen görüntüsü Seonghwa'nın vücudunu duvara doğru çevirmesine ve alnını duvara geçirmesine yetmişti.

Alnının kızaracağından emindi ama sadece zihnindeki kiri atması gerekiyordu.

"Ne yapıyorsun sen?" Tanıdık, hırıltılı ses kulağına o kadar yakındı ki yerinden sıçramış ve başının yan tarafıyla ona çarpmıştı.

Aynı ses inledi.

"Aman Tanrım!"

Seonghwa Kim Hongjoong'un çenesine kafa attığını fark edince panikledi.

"Özür dilerim! Özür dilerim! Korktum!"

Hongjoong kıkırdayarak çenesini ovuşturdu. "Kafan neyden yapılmış? Taştan mı?"

tamed | seongjoongHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin