2. Bölüm: Geçmişini gölgesinden

44 6 1
                                    

"Anne... anne lütfen gitme"
5 dk boyunca hiç durmadan çığlık atmış ve ağlamıştım. Ama annem umursamıyordu  bile. Sadece bakıyordu, ne sesi çıkıyor ne de soluğu çıkıyordu. Çığlıklarımı durdurmayı hiç düşünmüyordum beni buraya bırakamazdı, bu karanlık duvarları hak etmiyordum ben. Yurdun bahçesi bile iğrenç durumdayken içerisi daha da iğrenç olmalıydı.
  Susmayacağımı anlayınca konuşmaya başladı:
"Hazal ben sana bakamıyorum artık buraya gitmen gerekiyor lütfen zorluk çıkarma ve içeriye geç."
"Anne ben senin kızınım bana böyle davranamazsın. Nolur beni yanına al."
"Senin yeni evin artık burası."
"Anne hayır... gitme..."
Artık ne desem yaramıyordu nefesim tükenmişti.
"Hazal artık büyüdün, kendi başının çaresine bakmayı öğren"
Annem olacak kadın ayağa kalktı, kolumdan sürükleyerek çığlıklarımın arasında beni yurt kapısının önüne bıraktı. Yerde ki dallar ve taşlar yüzünden kollarım kesilmişti ve kanıyordu, ama ben bunlara aldırış etmeden anneme gitmemesi için yalvarıyordum.
Ama beni kimse bu zamana kadar dinlememişti, yine dinlemeyeceklerdi. O kadın 5 yaşında ki kızını öylece bırakıp bir kez olsun arkasına bile bakmadan gitti...
Yere yığılmış bir şekilde duruyordum, artık gücüm tükenmişti, nefes bile alamazken beni öylece bırakıp, arkasına bile bakmadan giden kadının arkasından bakarken fısıldadım:
"Bu son kez ağlayışım olsun, bundan sonra öyle güçlü olacağım ki yanıma gelip beni affet diye yalvaracaksın, ama ben seni asla affetmeyeceğim..."
Son sözlerimden sonra iyice gücüm bitmiş bir şekilde yerde gözlerimi kapattım, artık hiç bir şey umurumda bile değildi..
Bir işe nasıl başladığın değil nasıl bitirdiğin önemli derlerdi hep. Ben bu işe kötü başlamıştım ama kusursuzca bitirecektim.
               ◇         ◇       ◇
6 yıl önce
   Maral ablanın bizi uyandırmasıyla anladım ki yine mutsuz bir gün başlıyor.
   Herkes iç çekerek uyanıp yataklarından kalkarken ben de ranzamdan aşşağıya doğru eğilip Çilay'a seslendim:
"Çilay iğrenç bir gün bizi bekliyor hadi kalk"
"Off yine mi. Bitmeyecek mi bu çile"
"Eğer biraz daha kalkmazsan bu çile 2 katına çıkacak çünkü Maral abla gelip seni kendisi kaldırınca neler olduğunu biliyorsun."
Çilay uykuyu çok seven bir kızdı. Beni buraya bıraktıklarından 1 ay sonra bu yurda gelmişti. Eğer onu zorla uykusundan kaldırmasınız hayat enerjisi çok yüksek bir kızdı. Ablası da buraya gelmişti aynı Çilay gibi o da çok tatlı bir kızdı. Çilay benim buradaki ilk arkadaşımdı ve beni hiçbir günümde yalnız bırakmamıştı.
Çilay oflayarak yataktan kalktı, ben de odanın içinde bulunan küçük tuvalete gidip elimi yüzümü yıkadım. Kırık aynadan kendime bakarken düşünüyordum. Bu yurda geleli 7 yıl olmuştu, ama ben hiçbir günümde bu yurdu sevmemiş ondan nefret etmiştim. Bizi hergün saat 7 de kaldırıp etrafı temizletiyorlardı. Sonra ekmek hakkımızdan yiyorduk ve disiplin dersi adı altındaki işkenceleri yapıyorduk. Burada bir sürü çalışan vardı ama en çok Maral ablayı seviyordum. Eğer iş yapmaktan çok zorlanırsak bize o yardım ediyordu.
Buranın müdürünü hiç görmedim 6 veya 7. Katlarda çalışıyor olmalıydı. Ama adının Zehra olduğunu ve çok katı bir kadın olduğunu duymuştum.
  Tuvaletten çıktıktan sonra Çilay ile birlikte aşşağıya inip temizlik malzemelerini alarak koridorları temizlemeye başladık.
Buranın bir de erkek kısmı vardı. Erkekler temizlik yapamaz düşüncesi ile  biz saat 7 de kalkarken onlar 9 da kalkıp güne başlıyorlardı.
   Koridoru temizleme işi bitince Çilay ile birlikte bahçeye çıktık. Soğuk bir hava vardı, ders başlamadan bahçede gezinmeye karar verdik.
Yaklaşık 30 dk bahçeyi dolaşıp sohbet ettikten sonra herkesin toplandığı alana geldik, ama bir şeyler ters gitmiş olacak ki Ilgın abla koşarak yanımıza geldi. Nefes nefese kalmıştı.
"Abla noldu" dedi Çilay
"K-kızlar çabuk 4. Katta ki toplantı salonuna gelin acilen. Maral abla sizi orda bekliyor."  dedi ve koşarak yukarıya çıkarken biz de peşinden gittik. Bu kadar telaşlı olması hiç normal değildi.
Toplantı salonuna girdiğimizde erkekler dahil herkes oradaydı. Boş bir yer bulup oturduk. Herkes çok stresli görünüyordu, Maral abla neredeyse ağlayacak bir şekildeydi.
Erkek kısmından Emirhan yanımıza geldi.
Buraya 3 yaşında bırakılmış bir çocuktu ben ve Çilay'dan 1 yaş büyüktü. Sessiz ve içine kapanık gibi görünürdü ama samimi oldukça bu durum değişir ve neredeyse en çok konuşan o olurdu. Aynı zamanda çok zeki biriydi, bütün olayları anında çözme yeteneği vardı. Ben ona kısaca hacker diyorum, sadece günlük olayları değil aynı zamanda bilgisayar işlerini de çok iyi biliyordu. Burada teknoloji eğitimi veren hoca yoktu ama kendi başına  teknolojiye dair çok fazla bilgi öğrenmişti.
"Bizi neden buraya topladıklarını biliyormusun?" diyerek söze başlayıp yanımıza oturdu.
Çilay ve ben aynı an da kafalarınızı hayır dercesine salladık.
"Ben de bilmiyorum." dedi.
Yanımıza oturarak bize bir şeyler fısıldamaya başladı.
"Ben dün gece sesler duydum siz de duydunuz mu?" dedi.
"Hayır ben duymadım, Çilay'ın da duyma ihtimali yok zaten kendisini sabah bile zor kaldırdığımız için bir de gece kalkıp ses geliyor mu diye kontrol edemez sonuçta" diyerek alttan mesaj vermeye çalışırken Çilay bana ters ters bakıyordu. Kendimi tutamayıp kıkırdadım. Emirhan da tam gülecekti ki Çilay sinirlendi diye sustu.

Günlerden cinayet Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin