6. Bölüm: Korku

31 6 2
                                    

Hazal Sereli dilinden

Güneş, ışıklarını daha yeni göstermeye başlarken bahçede ilerleyerek bir ağacın altında oturdum. Buradan güneş çok güzel görünüyordu.
Cansu'nun öldüğü gün yere çok sert düşerek bayıldığım için başım hala geçmemiş ve ağrı yapmaya devam ediyordu.
Bayıldıktan 1 gün sonra gözlerimi açmıştım ve beyin kanaması geçirdiğimden şüphe etmişlerdi ama ben sadece anı kalp ritmi bozukluğu yaşadığım için bir süre kendime gelememiştim.

Maral ablanın dışarıya çıkacağımdan haberi yoktu, umarım merak etmemiştir. İçeride durarak bunalmıştım ve bahçeye çıkmazsam nefessizlikten ölecektim.

Havanın soğuk olmasına rağmen üstümde ince bir hırka vardı. Altımda ise ince bir eşofman. Bir kaç dakika durup yurda geri giderdim daha fazla burda durup hasta olmak istemiyordum.

Rüzgar saçlarımı dağıtırken ben kollarımı açarak kendimi yere bıraktım.
Gökyüzüne bakmayı hep çok sevmişimdir. Kuş seslerinin fazla olduğu bu yerde durmak bana huzur veriyordu. Gözlerimi yavaşça kapattım ve bu havanın tadını çıkarmaya başladım. Her zaman karşılaşacağım bir hava değildi.

Arkamdan yaprakları ezerek gelen ve onların ses çıkarmasını sağlayan ayak seslerine aldırış etmeden gözlerimi kapamaya devam ettim. Bu benim huzurumu bozamazdı.

Ayak sesleri tek bir kişiye ait olamazdı iki kişinin ayak sesleriydi bu sesler. Bir tanesi benim bir kaç mesafe uzağımda durdu. Diğer ayak sesinin sahibi ise yanıma kadar gelip oturdu ve kendini yere bıraktı.

Ne gözlerimi açıyor ne de tepki veriyordum.

Bir kaç adım ötemde duran ayağın sahibi yanıma doğru gelmeye başladı. O da diğeri gibi öbür yanıma oturdu ama o yatmadı bağdaş kurarak oturdu.

5 dakika 4 saniye sonra

"Atarlı prenses bu kadar konuşmayacağını bilmiyordum ben gözünü açıp bakarsın diye düşünmüştüm valla helal olsun tam 5 dakika 4 saniye boyunca konuşmadın ve hala daha konuşmamaya devam ediyorsun acaba bir kim olduğumuza falan baksamıydın." dedi solumda yatan kişi diğer bir adıyla Baruttu bu.
Beni yine nasıl buldu.

"Rahatımı bozamazdım. Peki sağımda bağdaş kurup oturan kim?" diye sordum gözlerimi açmadan.

"Bil bakalım ben kimim hatırlamış olman lazım geçen gün seninle konuşmuştuk." dedi sağımda oturan kişi.
Sesi hiç yabancı gelmemişti ve bu ses bir kadın sesiydi. Aklımda bizim yurttan olabilir diye neredeyse bütün kızların seslerini aklımdan geçirdim ama bu bizim yurttan değildi. Barut'un arkadaşlarından biri olmalıydı. Geçen gün ben kiminle tanımıştım da bana böyle diyordu.
Biraz daha düşündükten sonra kim olduğunu hatırladım. Onunla Barut'un teşkilatından çıkarken karşılanmıştık lakabı vardı hatta neydi...
Heh hatırladım güzellik perisi bu.

"Güzellik Perisi misin?"

"Evet Atarlı Prenses doğru bildin."

"Sen de mi bana artık Atarlı Prenses diyeceksin?"

"Barut sana öyle diyorsa ben de öyle diyebilirim diye düşünmüştüm ama istersen sana farklı bir şekilde de seslenebilirim."

Gözlerimi açmadan cevap verdim:
"İstediğin gibi seslen öylesine demiştim aslında."

"Atarlı prenses artık gözlerini açmayacak mısın?" dedi Barut.

"Senin yüzünü hiç özlemedim ve sen bana sebepsizce çok soğuk geliyorsun. Eğer gözlerimi açıp konuşmak istersem sağa dönerek gözlerimi açtıktan sonra Güzellik Perisi ile konuşabilirim o senden daha samimi geliyor."

Yayımlanan bölümlerin sonuna geldiniz.

⏰ Son güncelleme: Feb 05 ⏰

Yeni bölümlerden haberdar olmak için bu hikayeyi Kütüphanenize ekleyin!

Günlerden cinayet Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin