Multimedya: Önder
Sabah rahatsız eden güneş ışınlarıyla gözlerimi açtım. Nerede olduğumu ilk anlayamasam da sonradan bir bir her şeyi hatırladım. Daha sonra belime dolanan kola bakarak şoka girdim. Hızlıca arkamı döndüm ve Cihatla burun buruna geldim. Rahatsızca kıpırdandı ve daha çok sarıldı. Oha ya biz ne ara bu duruma geldik? Utançtan yerine dibine girmek istiyorum. Ben kolunu kaldırmaya çalıştıkça o izin vermiyordu ama düzenli nefes alışlarından falan uyuduğunu anlamıştım. Yüzümü tekrar ona döndüm ve ister istemez onu inceledim.
İlk defa yüzü bu kadar huzurlu gibiydi. Abartmaya gerek yok diye düşünerek
''Cihat kalk hadi ''diye ona seslendim. Imm gibi sesler çıkarttıktan sonra gözlerini araladı. Şuan dip dibe gözlerimizin içine bakıyorduk sadece. Dün geceki kabusunu ona söylemeyecektim. Zaten hatırlamazdı benim de söylememe sebebim o ne yaparsa yapsın ben bir insanı ailesi gibi zayıf bir noktasıyla vuramazdım.
''Şey okula geç kalıcaz kalkalım. Yani kalkayım da işte şey kalkamıyorum çünkü ee kolun yani sarılmışsın.'' diye ben aptalca konuşurken onda yamuk bir gülümseme oluştu. Ben ise onun gözlerine değil boynuna bakmaya başladım. Ne yapayım ilk defa bir erkekle uyudum hemde sarmaş dolaş haliyle utandım.
''Hım öyle mi olmuş ? Boşver ya ben halimden memnunum. Hem o bana sürekli diklenen kız utandı mı yoksa? '' diye beni sinir etmeye başladı. Çenemi tutup ona bakmaya zorladı. Ona bir kaç saniye baktıktan sonra hemen olayı kıvırmaya çalışmam gerektiğini düşündüm.
''Yok be ne utancam. Hem de senden hah güldürme beni.'' bu halime daha da çok güldü. Gıcık işte.
''Neyse ahtapot gibi sarıldın bırakmıyorsun bırak bir zahmet artık daha eve gitmem lazım ya okul için hazırlanmam lazım.'' diye başımı eğerek ofladım. O anda fark ettim ki kokumu son bir kez içine çekip -çaktırmadan yaptığını sanıyor- kollarını ayırdı.
''İyi kahvaltı hazırla sen ben giyinip geliyorum. Seni ben bırakıcam.'' bütün söyledikleri işime geldiği için kafamı salladım ve yataktan kalktım. Mutfağa gidip güzel bir kahvaltı masası hazırladım. Yok yoktu resmen. Cihatta okul formasını giyinip geldi ve kahvaltıya oturduk. Tabi nasıl formaysa gömleğinin ilk düğmeleri açık kolları kıvırılmış falan.
Cihatın odasına beraber çıktık o telefonuna bakındı ben ise mecbur elbisem çantam gibi şeylere.
''İstersen tişört kalabilir'' diye dalga geçmesine
''Lüzum yok'' diye net bir cevap verdim. Banyoda üstümü değiştirdikden sonra odaya döndüm ve Cihata tişörtünü uzattım.
''Al kıymetlini'' deyince kıkırdadı
''Yüzüklerin Efendisinden alıntı he''diyerek tabi. Bende onu kafamla onayladım. Oda tişörtü özenle katlayıp dolabına koydu. Buna şaşırdım çünkü kirliğe atmasını bekliyordum ki dün ki giydikleri bile yerlerde sürünüyordu ve bu tişörte özen gösterdi. Ben ağzım aralık bir şekilde ona bakarken o hiç umursamadan aşağıya indi. Bende onu takip ettim ve önce evime uğradık. Annemler işe gitmişti ben üstümü değiştirirken tabi ki onu eve çağırmadım aşağıda bekledi. Öyle bir şey imkansızdı bir de apartman yani komşular ne der. Çantamı da alıp aşağıya indim. Zaten dün duş almıştım mis gibi şampuanlarla.
Okula vardığımızda arabadan indim. Oda arabasını kitleyip beraber okula girdik. Bahçede yürürken herkes bize bakıyordu. Ee tabi dün kanlı bıçaklı olup da bugün beraber gelmemiz ve benim Cihatla görülmem şaşırtıcı bir durumdu. Cİhat, Muratların banka doğru giderken ben başka tarafa doğru gittim. Mayayı bulduğumda çığlık atıp üzerime atladı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
SESSİZ ÇIĞLIK
ChickLitDik kafalı inatçı bir kızın gayet sakin giden hayatının nasıl canlandığı anlatılıyor. Bazen fazla hırçın olmamak gerekir. Bunu en iyi Esilanın Cihata diklenmesiyle başlayan hayatından öğreneceğiz.