11

238 30 17
                                    


"Dyco, mammam"

Draco kırdığı yumurta kabuklarını çöpe atıp ak olmuş ellerini iyice yıkadı. Sonra kurulayıp biberona hemen ocakta ısıttığı muzlu sütten doldurmuştu. İki elini açmış olan teddy'nin ellerine mamasını bırakınca ona gülümseyip işine geri dönmüştü.

Harry'nin yarın geleceğini söylemişti Hermione. Ona kırgın ve kızgın olsa dahi yinede en sevdiği yiyeceklerden yapacaktı tabiki. Fırında sevdiği turtadan, önünde en sevdiği börekten vardı. Yarın akşama da et ve pilav yapacaktı. Yumurta sarısını yavaşça sürdü böreklerin üstüne. Nar gibi kızarsın istiyordu.

"Dyco... Otüs nede?" Diye sordu Teddy yine bacağına dokunarak.

"Otobüs oyuncakların arasında aşkım. Salonda."

Teddy mamasıyla birlikte paytak paytak yürüyerek salona girdi ve oyuncakların yanına bile geçmeden yastıkta yuvarlanmaya başladı.

Börekle işi biten Draco, fırına atmak için turtayı beklerken, ellerini yeniden yıkamış ve mutfaktan çıkmıştı. Saat öğlen dörttü, Teddy şimdilik karnını sütle doyursa da az sonra acıkacaktı. Etrafı biraz toplayıp bugünün akşam yemeğini yapmaya karar verdi.

Üstünü değiştirmek için odasına çıkacakken kapının çalmasıyla o yöne baktı Draco. Şuan tüm kazağı un ve kir içindeydi. Teddy'nin sadece iki saat önce çıkardığı kusmuğun bir kısmı eşorfmanının üstündeydi ve bunların yanında ev biraz... Biraz dağınıktı.

Dudaklarını birbirine bastırdı ve kapıya yaklaştı. Kimin geldiğine bakmak için kapının gözüne yaklaşmış ve gelen kişiyle sıkıntılı bir of çekmişti.

Açtı kapıyı ve anında yakalandığı aşağılayıcı bakışların esiri olurken sadece gülümseyebildi. "Hoşgeldin anne ve... Baba."

"Ne bu halin, savaş mı çıktı evde?"

"Yok, işlerim vardı biraz."

"Ev cini hâlâ yok, öyle mi?"

"Yani... Yok."

"Kocan almıyor mu?"

"Ev cinini kullanmayı pek sevmiyor."

"Büyü gücün de yok. Her otu boku sen mi yapıyorsun?"

"Ev kendi kendine temizlenemez, yada yemekler pişemez baba."

Lucius başını iki yana salladı ve Draco onları davet ettiğinde içeriye girdi. Salon çok dağınıktı. Draco bütün gün mutfakta olduğundan toplamaya pek müsait olamamıştı.

"Sana bile ait olmayan bir dölü getirdi eve, birde üstüne şunu sana kilitleyerek gitti göreve. Pislik."

Draco sinirlerinin gerildiğini hissederek göz pınarlarına işaret ve baş parmağını bastırıp derin bir nefes aldı.

"Lucius, lütfen canım."

"Yalan mı?" Diye sinirle döndü karısına Lucius. Oğlunu işaret ederek, "şunun haline bak!" Dedi. "Ben Potter'a köle ol diye mi büyüttüm seni?"

"Baba saptırma herşeyi. Eşim o benim, ne köleliği?"

"Çocuğa sen bakıyorsun, temizliği sen yapıyorsun, yemeği sen yapıyorsun, burada kölelik değilde ne var?"

"Baba evde değil. Evde olduğunda her işi paylaşıyoruz. Kendisi çalışıyor, üstüne bana da yardım ediyor. Hakkını yiyemezsin. Zaten kalmış şurada iki yılım, iki yıl sonra büyü gücüm geri verilecek ve bende işe başlayacağım."

Lucius sinirle koltuğa oturdu. Kendisine tatlı tatlı gülümseyen Teddy'e yüz çevirmiş ve "boşan artık." Demişti. "Boşan da sende kurtul, bizde kurtulalım."

Worthless WizardHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin