12

392 44 52
                                    


Sonunda 'olaylı' geçen beden eğitimi dersimiz bitmişti. Test çözerim, bazı eksiklerimi kapatırım diye hayaller kurarak girdiğim ders, birkaç beyin hücremi kaybetmemle sonuçlanmıştı.

Bütün eşyalarımı toplayarak sınıfa yerleştiğimde Jungwon da çoktan yanımdaki yerini almıştı. Dirseğinde birkaç yara bandı vardı. Kafamı yana çevirip Jay'e baktığımda o da yara bandına bakıyor olmalıydı ki bana dönüp kısık sesle " Önemli bir şey değil. " demişti. Klasik Jungwon ve Jay çatışmalarıydı bunlar.

Onların bu hallerine gülerken hoca sınıfa gelmişti. Kimya dersiydi ve hocayı pek sevdiğim söylenemezdi. Fazla ve gereksiz disiplinliydi. Kısaca kızmak için yer arıyordu diyebiliriz.

Ders başlayalı yaklaşık 10-15 dakika olmuştu. Her şey normal ilerlerken takıntılı kimyacımız bir anda arkasını döndü. Birisini yine azarlayacağı belliydi, kadının sinirden eli ayağı titriyordu resmen.

Gözlerini tam sol tarafıma diktiğinde hedefin kim olduğunu anlamak zor değildi. Ders başladığından beri Jay ve Niki kıpırdanıp duruyorlardı. Çok dikkat çekmiyorlardı aslında. Dediğim gibi, kadın takıntılı bir manyak.

Yavaş ve bir o kadar korkunç adımlarla Niki ve Jay'in sırasının önünde durduğunda istemsizce gülesim gelmişti. Dünya yansa umurlarında olmayacak ikili, şu anda da aynı vaziyetteydiler ve anladığım kadarıyla bu tavırları, hocayı daha da sinirlendiriyordu.

"Eşyalarını topla."

Sigara içmekten çatallaşmış ve ürkütücü sesiyle çığırmıştı resmen. Umarım seneye kimyacımız değişirdi ki değişmese de sorun olmazdı. Derste konuşan tiplerden değildim ve genelde dersi dinlerdim. O yüzden şu ana kadar bir sorun çıkmamıştı.

Kulakları tırmalayan ses ile beraber Niki ve Jay birbirine bakmıştı. İkisi de kimin eşyalarını toplaması gerektiğini anlamamıştı. Normali de buydu zaten. Kadının kime baktığı belli bile değildi. Yaşından ötürü isim ezberleme kabiliyetini de kaybetmiş olmalıydı ki sonuç buydu. Tüm sınıf kimin kalkacağını düşünüyorduk.

Jungwon ile birbirimize bakıp pis pis sırıtıyorduk. Çok komikti çünkü. Başkası olsa umrumda olmazdı ama bu ikilinin başına gelen şeyler komiğime gitmeye başlamıştı.

"Sana diyorum, Japon çocuk."

Gülmem daha da şiddetlenirken elimi ağzıma götürüp gizlemeye çalıştım. Jungwon da aynı şekildeydi. Hatta Jay ve Niki bile alttan alttan gülüyorlardı.

Niki kılını bile kıpırdatmamıştı. Rahat olduğunu belli eder şekilde çok gereksiz olan sorusunu hocaya yöneltmişti.

"Neden?"

Kadının artık sinirden alnındaki damarlar belli olmaya başlamıştı. Korkmamış değildim. Normal değildi bu kadın.

"Sana eşyalarını topla, dedim."

Niki hala kılını kıpırdatmıyorken endişelenmeye başlamıştım. Alt tarafı kalkacaksın yahu. Başına bela almaya ne gerek vardı ki.

Kadının sinirden kafayı yemesine ramak kala adımlarını aniden bize doğru çevirmesiyle ecel terlerimiz yavaş yavaş dökülmeye başlamıştı.

"Jungwon kalk."

Niki'nin aksine Jungwon bütün eşyalarını toplayarak sıradan kalkmıştı. Endişeli bir şekilde Jungwon'a bakıyordum. Bir şey yapmamıştık aslında endişeye gerek yoktu. Ne yapacağını anlamamıştım sadece.

fighting"SunkiHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin