18

287 24 55
                                    

Basit bir bilgilendirme: Ficte Jake, Sunghoon beyefendisinden daha uzun.

Bilgilendirme bitmistir.

&

_____________________________________

Kaçıncı olduğunu bilmediğim shotımı da attıktan sonra derin bir nefes verdim. Şu an Jungwon'un odasının balkonunda oturuyor, gökyüzünü seyrediyordum.

Herkes yapacak bir şey bulmuş, eğleniyordu. Ben de dışlarında kalmıştım tabii. Yanlış anlamayın, beni dışladıkları falan yok. Sadece eğlenmek istemiyorum bu aralar.
Sınır noktasına çok yaklaştığımı hissediyorum. Hayattan zevk almayalı çok uzun zaman oluyor. Patlama noktasında olduğumu söyleyebilirim açıkçası.

Bugün boş bulduğum fırsatta Sunoo'ya anlatmak istedim fakat Niki ile eğlendiğini gördüğüm andan itibaren bu fikrimden vazgeçtim. O çocuktan hiç haz etmiyorum. Sunoo da haz etmiyor sanıyordum fakat durumlar pek öyle değilmiş. Wooyoung bir şeyler anlatıyordu. Bunlardan bahsediyormuş demek.

Ne kadar yıkık bir vaziyette olsam da Sunoo'yu o halde görmek bir süreliğine içimi ısıtmıştı. Sunoo'yu mutlu görmek zordur çünkü. O hep aynıdır. Kendi tabiri ile 'normal'.

Niki geldiğinden beri farklı bir enerji veriyor çevresine. Farkında olmadığı belli. Bir şeylerin değiştiğinin farkında olduğuna eminim ama.

Aklıma gelmişken, Jungwon nerede diye düşünüyor olabilirsiniz. Tam olarak bir buçuk saattir ortalarda yok. En son Jay ile işleri olduğunu söylemişti. Kurcalamadım fakat uzun zaman oldu. Bir yandan içim de rahat. Yanında Jay'in olduğunu biliyorum çünkü. Sanırım Jungwon'a ondan daha iyi göz kulak olacak birini tanımıyorum. Ne kadar birbirlerini sözde sevmeseler de.

Son olarak bana geldiğimizde ise
(Aşağıda yiyişen çiftten bahsetmek istemiyorum, okulda birbirlerini tanımıyor gibi davranacaklar.)
diyecek çok söz yoktu. Benden kastım Jake idi. Ben diye bahsetmem tuhaf oldu aslında. Her neyse.

Onu bir süredir görmüyordum. Duyduğuma göre takımdan atılmış veya uzaklaştırılmış. İkisinden biri, tam emin değilim. Üzülsem mi üzülmesem mi karar veremiyorum. Bir yanım bana yaptıklarının karşısında bunun bir hiç olduğunu söylüyor. Diğer yanım ise her ne olursa olsun böyle düşünmemem gerektiğini söylüyordu. Ben ikisini de dinlemiyor, Jake hayatıma hiç girmemiş gibi davranıyordum.
(Geceleri Jake takımdan atıldı diye ağlamıyormuşum gibi davranın.)

Ne kadar üzüldüğünü tahmin edebiliyorum. Siz bilmezsiniz tabii, Jake o takıma girebilmek için neler neler yapmıştı. Hak etmiyor değildi. Jake gerçekten bu konuda son derece yetenekliydi. Fakat okulda çıkardığı olaylar yüzünden takıma alınması çok zor olmuştu.

Sonra ise saçma sapan şeyler yüzünden bütün çabası boşuna gitmişti. Aslında tam olarak neden atıldığını bilmiyorum. Wooyoung senin yüzünden diyor, ben pek inanmadım buna. Beom'a sordum, o da aşk acısı çektiğini falan söyledi. Bunu duyduğumda korktum. Çünkü o kişinin ben olmadığım konusunda hemfikirdik. Jake'in gelip yüzüme karşı bağırması gerekiyordu. Anca öyle idrak edebilirdim sanırım. Öyle bir şeyin olması da imkansızdı.

Antrenmanlara gelmiyor, maçlarda da sürekli sayı kaçırıyormuş. En sonunda bir değişiklik göstermediği için koçtan azar yemiş. Buna tavır olarak da son maça gelmemişti. Bildiğimden değil, bunların hepsini Woo anlattı.

Normalde de Jake'in maçlardaki enerjisini bilirdim. (Bütün maçlarını seyretmiştim, son zamanlardakiler hariç.) Enerjisine hayran kalınmıyor gibi değildi. Adeta büyülüyordu insanı ya da sadece ben enayiydim. Kaç yıldır aşık olduğumu falan biliyorsunuz tekrar tekrar aynı konuları açmayacağım.

fighting"SunkiHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin