İki Gün Sonra/Akşam
Mola Yeri
İki gündür yol gitmekte olan av kafilesi, nihayet mola yerine ulaşmıştı. Saray çalışanlarının günler öncesinden kurduğu çadırlara kraliyet ailesi ve devlet adamları yerleşmişler, dinlenmeye çekilmişlerdi.İmparatoriçe Çadırı
Ashina, nedimeleriyle sarayda yaşanan olaylar hakkında konuşmaktaydı. Zao:
-Saray Hanımı Chen, ana imparatoriçenin içlerindeki casusu bulmak için gizli bir tahkikat yaptırdığını yazmış.
Akay:
-Umarım gerçeği öğrenmezler.
Bu kez konuşan Aça'ydı:
-Ama er ya da geç öğrenecekler.
Ashina, derin bir nefes aldıktan sonra:
-Uzun sürmeyecektir. Ancak tahkikatı ona yaptırdığına göre Saray Hanımı Chen'den şimdilik şüphelenmiyor... Li klanı ile ilgili bir şey yazmış mı notta, dedi.
Zao cevap verdi:
-Li Ezi'nin ana imparatoriçeyi ikna etmek için size olan düşmanlığını kullandığını yazmış.
Ashina alayla gülümsedi:
-Tahmin ettiğim gibi olmuş demek.
Yaşanan kısa sessizliğin ardından can yoldaşının sesi dikkatini çekti imparatoriçenin:
-Balkın.
Ardından merak ve endişeyle çadırdan çıktı. Fakat gördüğü manzara Balkın'ı elleriyle besleyen Prens Zhi ve bu durumdan hoşnut olan Balkın'dan ibaretti. İlerisindeki bu manzarayı tebessümle seyretti.
Prens Zhi:
-Harika görünüyorsun... Daha önce senin gibisini görmemiştim, dedi Balkın'a etkilenmiş bir sesle.
Sonra Balkın, Ashina'nın varlığını fark etmiş olacak ki hareketlenip onun yanına geldi. Ashina atının parlak derisini okşarken:
-Balkın'ım, Weila Prensi'ni sevmişsin anlaşılan, dedi gülerek.
Prens Zhi de kıkırdadı:
-Ben de onu sevdim... Gerçekten anlattıkları kadar büyüleyici bir at.
Ashina:
-Öyledir benim can yoldaşım.İmparator Çadırı
İmparator Yuwen Yong, Shenwu eyaletinin valisi Dou Yi ve Komutan Shenju ile konuşmaktaydı. Dou Yi:
-Sizi tekrar görmek büyük bir onur, majesteleri.
Shenju:
-Sizin yanınızda size hizmet edecek olmak da öyle.
Yong, iki eski dostuna ve iki sadık adamına tebessüm etti:
-Eski günlerdeki gibi yeniden bir aradayız. Sizin dostluğunuzu özledim doğrusu.
Vali Dou Yi:
-Bir av şöleni sayesinde tanışmıştık. Yıllar sonra yine bir av şöleninde bir araya geldik, dedi gülümseyerek.
Komutan Shenju, bir süredir aklını kurcalayan konuyu çekingen bir sesle açtı:
-General Jian'la da o av şöleninde tanışmıştık. Çocukluğunuzdan beri olduğu gibi o gün de siz majestelerinin yanındaydı... Majesteleri, General Jian hakkında...Bu konuda bir karara vardınız mı?
İmparatorun yüzündeki tebessüm bu sözlerle sönmüş, yerini düşünceli bir ifadeye bırakmıştı. Dou Yi de konuya dahil oldu:
-Majesteleri, siz de biliyorsunuz ki Jian asla ihanet etmez. Böyle bir şeyi aklından bile geçirmez.
Yong:
-Biliyorum, demekle yetindi. General Jian konusunda bir karara varmamıştı, varamamıştı çünkü.
Dou Yi ve Shenju ise bu konuyu daha fazla üstelememeleri gerektiğini anladılar.Ertesi gün, gün doğumunda av kafilesi yeniden yola koyuldu.
Dört Gün Sonra
Av Alanı/Qi Sınırı
Yolculuk nihayete ermişti. Sonunda kafile, av alanı ilan edilen ormana ulaşmış, herkes konaklamak için ayrılan çadırlarına çekilmişti.Li Ezi'nin Çadırı
Cariye, ailesinden gelen son mektubu büyük bir sakinlik ve dikkatle okudu. Uzun zaman sonra kendini ilk kez böylesi huzurlu ve mutlu hissediyordu. Nedime Ying'e döndü:
-Nihayet Chang'an'a ulaşmışlar, dedi derin bir nefes alarak.
Sözlerine devam etti:
-Döner dönmez onlarla görüşmeliyim. Klan büyüklerine bu buluşma için haber gönder.
Nedime Ying:
-Emredersiniz efendim, dedi gülümseyerek.Zhou Sarayı
Ana İmparatoriçe'nin Köşkü
Chinu, düşünceli bir halde sandalyede oturuyor, ara sıra ağrıdan başını tutuyordu. Yaklaşık bir hafta önce Ashina ile konuştuğundan beri böyleydi, sürekli imparatoriçenin ona söylediklerini düşünüyordu. Saray Hanımı Chen'in gelmesiyle bakışlarını ona çevirdi. Chen:
-Bu ilacı, saray hekimi gönderdi majesteleri. Baş ağrınıza iyi gelecektir.
Chinu, sıkkınlıkla ilacı içti ve ardından:
-Sence Türklere olan nefretim, benim gözümü kör mü etti?.. Oğlumu öldürenlerin bağışlanmasını sağladım, dedi fısıltıyı andıran bir sesle.
Chen hem sakin hem endişeli bir ifadeyle:
-Bunca senedir sizin yanınızdayım majesteleri. Saraydaki mücadelelerinizin hepsine şahit oldum. Her zaman tek isteğiniz evlatlarınızı korumaktı. Bunun için...
Bir nefes aldıktan sonra devam etti:
-Onlara güvenmeyin, majesteleri. İmparator Ming'in kaderini imparator hazretlerinin de yaşamaması için Li klanından hiç kimseye güvenmeyin.
Chinu, kederle:
-Haklısın, dedikten sonra yine derin bir sessizliğe gömüldü.
Saray Hanımı Chen'den duyduğu bu sözler, günlerdir aklında dönüp dolaşan korkularıydı aslında. Sırf bir Türk sarayda güçlenmesin, kendileri ve Zhou için tehdit olmasın diye yapmıştı her şeyi. Bu uğurda oğlunun katillerini bile bağışlatmıştı. Üstelik onların diğer oğluna da zarar verme ihtimalini hiç düşünmemişti.
Ama aklında bir plan vardı. Onların başkente dönmesine sebep olan ana imparatoriçe, güçlenmelerine engel olmak için bir plan yapmıştı. Bu planın neticesinde diğer güçlü klanların da desteğini elde edecekti hem.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
İmparatoriçe Ashina
Ficción históricaİki düşman imparatorluk: Göktürk İmp. ve Zhou İmp. Düşmanlığı bitirmek için yapılan bir evlilik... Göktürk kağanı Mukan Kağan'ın kızı Prenses Ashina, Çin imparatoru Wu ile evlenmek zorunda kalıyor. Ve Çin'in imparatoriçesi oluyor. İstenmeyen imparat...