İyi okumalar...
💎
Küçükken yetimhanedeki arkadaşlarımla özel günlerde her canımız sıkıldığında küçük bir pasta alır onu beşe bölerdik. O bir dilim tabağımıza koyulduğunda o dilimin bana ait olması farklı bir his uyandırırdı içimde. Yıllardır tarif edemediğim bu hissi şu an elimdeki keki yerken de hissediyordum.
Bora'nın ikram ettiği her markette bulabileceğim bir kekti. İçi krema dolgulu, yuvarlak bir kekten ibaretti. Ama bundan fazlasıydı belki de. Bilmiyordum. Sadece terasta bir kek ve meyve suyu içerek öylece, sessizce oturmak bana iyi gelmişti.
İpek ve Çağla arasında gidip gelen ruhum şimdi sakindi.
Artık havalı sahnelerin bir parçası değildim. Merih'i düşünmeme gerek yoktu. Perde kapanmış, sahne arkasında dinleniyordum. Elimde bir kek bir de meyve suyu ile.
Sanırım küçüklüğümden beri bana verilen her şeye minnettar olmam hayatımdan kaynaklıydı. Yetimhanede size ait olan bir şey pek olmazdı. En sevdiğiniz oyuncağı yüz çocukla birden paylaşırdınız. Elinizde tutup resim çizdiğiniz favori kaleminiz bir dahaki ders başkasının küçük parmakları arasında olurdu. O an onun olurdu, başka bir an sizin ama asla tamamen sizin olamazdı.
Bu yüzdendir ki bana ait olan her şey kıymetliydi.
Bu yüzdendir ki bana verilen her şeyin kıymetini bilmeliydim.
"Ne düşünüyorsun?" çoktan kekini bitirmiş sigarasını yakmıştı. Burnundaki yara izine baktım. Daha önce fark etmemiştim bile. Yine de nedenini soracak kadar rahat hissetmiyordum. Ama Bora'nın kimle kavga ettiğini de deli gibi merak ediyordum. Çünkü Merih'in aksine Bora kolay sinirlenebilecek biri değildi, biliyordum.
"Hiç." dedim. " Dalmışım."
Başını sallayarak sigarasından bir nefes daha çekti.
Gülümseyerek ona döndüm. " Bana istek atmanı beklemiyordum." dedim sesimde biraz da alayla karışık merak vardı.
Kısaca gülerek sigarasını söndürdü. "Neden? İlk sen gelmemiş miydin bana?"
Kaşlarımı çatarak alaylı tavrını izledim. " Sen de dünden hazırmışsın okulun kötü kızıyla arkadaş olmaya." tek kaşımı kaldırdım o dediğime gülerken.
Bir anda karşısına geçip bağdaş kurdum.
"Sahi onca zaman sana eziyet etmeme rağmen neden şu an..." oturduğumuz yeri gösterdim. "seninle meyve suyu ve kek..." elindeki söndürdüğü sigarayı salladığında gülerek devam ettim. " ve sigarayla oturuyoruz?"
"Çünkü...." bir an gözlerini benden çekip terasın korkuluklarına baktı. Ben ise o an anladım. Neden benimle olduğunu neden beni geri çevirmediğini. Onun gibi korkuluklara baktım.
"Herkes bir şansı hak eder."
Dediği cümlenin yankısı zihnimin duvarlarına çarptı. Zihnimdeki perdeye bir sahne yansıdı. O sahnede ben gösterdiği korkuluklarda Çağla ağlayarak başını sallıyordu.
başımı sallayarak önüme döndüm.
Nasıl unuturdum? İçimden kitabın sayfalarını çevirdim.
Geçen dönem tatilden önce - yani ben daha Çağla olmadan önce - Sığınak'ta büyük bir parti yapılmıştı. O partide Merih ve Çağla kavga etmişlerdi. Öyle ki o sahneyi anlatılan kelimelerin ağırlığını hala hissedebiliyordum. O bölüm Çağla'ya üzüldüğüm nadir bölümlerdendi. Yazar çok sık geçmişe atıfta bulunmazdı. Öykü ve Çağla'nın kavga ettiği bölümden önce Çağla ile ilgili kısa bir kesit vardı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
YAN KARAKTER
TienerfictieBir kötü çocuk kitabının yan karakteri oldum! Masum başrolümüzü malum kötü çocuğun elinden kurtarmaya çalıştım ve kötü itibarımı düzeltmek için elimden geleni yaptım. Kararlıydım, babamın parasını yiyecek yeni bir sayfa açarak hiç tatmadığım zenginl...