sadece normal bir gün.

6 3 0
                                    

"Evet çocuklar, ödevlerinizi verme vakti geldi"

Öğretmen sinirli bir şekilde öğrencilere baktı. Hiçbir öğrenci ödevini teslim etmemişti... Ta ki son güne ,bugüne, kadar.

Öğrenciler sınıf listesine göre teker teker öğretmenin yanına gelip ödevlerini göstermeye başladı. Öğretmen birkaçı hariç hepsini çok sert eleştiriyor, emek verdiklerini bile düşünmüyordu.

Sıra başka bir öğrenciye geldi. Öğrenci, ödevini gösterdi. Yüzü tamamen donuktu, sanki ruhu bedeninden ayrılmıştı. Diğer öğrenciler gibi.

Öğretmen kaşlarını kaldırdı, kötü bir anlamda. Sanki bir öğrencinin bu kadar kötü yapabileceğine inanmıyordu, yüz ifadesiyle tamamen onu aşağılıyordu.

"Bune be!? Kafandan sallayıp yapmışsın bir şeyler!"

Öğretmen yükseldi. Öğrenci sadece başını eğdi. Diğer öğrenciler ne öğretmene bir şey diyebildiler ne de bir şey hissettiler. İçlerinden sadece ona kendileri gibi acıyordu. Verdiği emeğin arkasındaki onca ağlamalar ve üzüntüler diplomalı birinin sevmemesinden boşa gitmişti. Kim öğrenip öğrenmediğini ne yapsın? Önemli olan nottu sonuçta.

Öğretmenin kızması bitince öğrenci bir mektup koydu masaya. Öğretmen umursamadı bile. Muhtemelen velilerden ona gelen bir uyarı dahaydı, her zamanki gibi. O kadar şikayet gelmesine rağmen insanların "ne yapabilirz ki?" sözleri ve öğretmenin bir şey bildiğine inanmaları onu bu pozisyonda tutmaya devam ediyordu.

Ardından öğrenci fısıldar, güçsüz bir sesle konuştu.

"Tuvalete gidebilir miyim hocam?"

Öğretmen başıyla onayladı. Arada sırada ağlamak için gidenler oluyordu dersinde. Kız tuvalete yöneldi, ama bu sefer bir planı vardı.

...

Öğretmen herkesin ödevini kontrol etmeyi bitirmişti. Dersin bitmesine daha 10 dakika vardı ama işlenecek pek bir şey yoktu. O yüzden öğretmen hepsinin moralini yerlere sürttükten sonra onları boş bıraktı.

Masasındaki nota baktı, öğrenci daha tuvaletten dönmemişti. Hiçbir şey değiştirmeyecek mektuba bakıp gülmek şu anlık onun için güzel bir aktiviteydi. Notu aldı ve okumaya başladı.

...

Öğrenciler öğretmenin bir hışımla ayağa kalkmasından titredi, herkes sustu. Öğretmenin gözleri far görmüş tavşan gibiydi. Biraz sonra kendini toparladı ve öğrencilere seslendi:

"Birazdan geleceğim, siz sessizce oturun"

Öğretmen telefonu aldı ve bir numarayı girerken hızlıca sınıftan çıktı. Herkes susmuştu, bu normal değildi. Ama kimse öğretmenin işine karışmak istemiyordu. Sadece bu fırsattan faydalanıp birkaç saniye sakinleşmek istiyordu. Ta ki...

"Fark ettiniz mi? Öğretmen notu okuduktan sonra böyle oldu."

Öğretmen masasının hemen önünde oturan öğrencilerden biri söyledi, sıra arkadaşı onayladı. Bazı meraklı öğrenciler diğerlerinin uyarılarına rağmen nota bakmaya gitti.

Notu bir öğrenci aldı, tam okumaya başlayacakken birisi seslendi.

"Sesli oku hepimiz duyalım!"

Öğrenci onayladı. Herkes meraklanmıştı. Merakları bir bomba gibi içlerinden patlayacaktı sanki. Ve öğrenci okumaya başladı.

"Sevgili öğretmenim,

Siz mektubu okurken ben tuvalette olacağım, biliyorum. Çünkü oradan çıkmayacağım..."

Bazıları güldü. Bu öğrenci neden böyle bir not yazmıştı ki?

"...Çünkü hayatıma orada son vereceğim. Beni bulduğunuzda göreceğiniz tek şey: hayata hâlâ umutsuz gözlerle bakan cesedim olacaktır..."

Herkes durdu. Hepsinin kanı durmuştu. Şaka yapıyordu değil mi? Değil mi?

Sıra arkadaşı hemen ayaklandı, tuvalete gidip bunu yalanlamak istedi. Bunun sadece her zamanki yaptığı tuhaf şakalar olduğunu kanıtlamak istedi. Ama arkadaşları onu durdurdu. Biliyorlar, öğretmen kontrol etmeye gitti bile.

Okuyan çocuk bu sefer titreyen bir sesle devam etti.

"...Evet bunu yapmış bulunmaktayım. Tuvaletin dibindeki temizlik malzemeleri odasında zamanında bir halat bulmuştum. Tuvaletin tavanındaki kare desenlerin rahatça çıkabilmesinden yararlandım. Peki bunu neden yaptım?.."

Çoğu öğrenci ne diyeceğini tahmin edebiliyordu, hepsi aynı geminin mürettebatıydı. Dinmeyen acıları, birisine fazla gelmişti.

"...Gerçekten bu yolun sonunu gören var mı? Daha açık konuşayım: ışık gören var mı? Ben göremiyorum. Sözde geleceğime yaptığım yatırım olan okula vakit harcamaktan kendime vakit ayırmayı başaramadım. Hayallerim vardı, zamanla onları unuttum. İnsanlar bu yolun geleceğime en büyük katkı olacağını söyledi. Oysa bu en büyük yalandı..."

Not böyle devam ediyordu. Bazı duygusal kişiler ya ağlıyordu ya da ağlamanın eşiğindeydi. Bazılarının kanı donmuştu. Ve son kelimeler geldi.

"...En azından bu yolla belki bir şeyler değişir ve canım bir işe yarar. Sizi de benimle isyana davet ediyorum"

Zil sesi sınıfı doldurdu. Sıra arkadaşı ağlayarak hemen sınıftan çıktı, çoğu öğrenci onunla aynısını yaptı. Koridorda ağlayan ya da aşırı mutsuz hisseden bir sınıf dolusu öğrenci, kızlar tuvaletine doğru yürüyordu. Fakat tahmin ettikleri gibi öğretmenler kapının önünü kapatmışlardı.

"Şu anlık lütfen diğer tuvaleti kullanın! Burada bir sıkıntı var!"

Öğretmenlerden biri topluluğa seslendi, bir öğretmen daha vardı. Onların dersindeki öğretmen. Yüzü pişmanlıkla dolmuş, hisleri beynini karalamıştı. Çok geçmeden biri camdan seslendi.

"Polisler gelmiş?"

Bunu duyan herkes camdan dışarı baktı. Öğrenci öğrenciyi etkiledi, sonuç olarak tüm okul polisler içeri girerken camdan dışarı bakıyordu. Dedikodular havada dolaşıyordu. Ne dışarı bakan, ne dedikodulara inanan bir grup vardı. Cesedi olan öğrencinin sınıfı. Bazıları yere bakmış ağlıyordu, bazıları bu etkiyi üzerinden atmak için kendini rahatlatıcak bir aktivite yapıyordu, bazıları mektupta yazılanları düşünüyordu. Belki haklıydı.

Ama haklı olması, bir şeyi değiştirir miydi?

Sonraki gün gelmişti. Müdür, sabah konuşması bahanesiyle herkesi aşağıya dizmişti.

"Evet gençler, dün yaşanan travmatik olayı hepiniz duymuşsunuzdur. Işık Bal, dün okul tuvaletinde kendini asarak intihar etti. Ama lütfen kendinizi bozmayın. Bu saçmalıklardan etkilenmeyin..."

Müdür devam etti. Öğrenciler sinirlenmişti. Gerçekten bu olay bu kadar değersiz miydi? Hiç mi bir şey anlam etmiyordu? Ama buna rağmen kimse bir şey diyemedi, iç isyanlarıyla sakinleşmeye çalıştılar. Ama bir öğrenci mektubun fotoğrafını çekmişti ve onu okulun dedikodu Instagram grubuna atmıştı. Ve bu mektup tüm öğrenciler arasında okundu. Hatta okuldaki bazı kişiler isyana katılmak istedi.

O gün okuldaki 9 öğrenci intihar etti...

Rastgele HikayelerHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin