Odadan çıktıktan sonra artık Alp ile vedalaşıp üzerimi değiştirmek için giyinme odasına çıktım. Üzerimi değiştikten sonra İrem'i aradım. Telefon bir süre çaldıktan sonra İrem telefonu açtı.
-Efendim Canım?-Nerdesin İrem?
-Acildeyim hastaya pansuman yaptım. Şimdi üzerimi değişip çıkacağım.
-Anladım Tatlım. Bende şimdi çıkıyorum hastaneden, bana gelsene. Kızları da çağırır eğleniriz.
-Aaa çok iyi olur! Ben çıktıktan sonra sana geçerim, sende abur cubur birşeyler alırsın. Giderken de kızlara haber verirsin olur mu?
-Anlaştık Canım. Evde görüşürüz öpüyorum.
Telefonun ardından gülümseme sesi geldi.
-Bende Gazel'cim.Telefonla konuşurken otoparka gelmiştim. Motora binmeden kızlarla olan grubumuza mesaj attım.
Cahillerle Mücadele!!
Ben: Kızlar bana gelsenize hem biraz eğlenmiş oluruz.
Saden:Olur ben gelirim.
Canımın Köşesi:Ben zaten geliyorum.
Canan:Ben bu eğlenceden mahrum kalıyorum kızlarım :(
Ben:Peki evde görüşürüz. Geç kalmayın sakın.Telefonu ceketimin cebine koyduktan sonra dizlik ve kaskımı takarak otoparktan çıktım. Tüm kırmızı ışıklar beni bulsa da eve varmayı başarmıştım. Kaskımı ve diğer korumalıklarımı çıkartıp, motorumu garaja koydum. Evime doğru yürümeye başladım. Ellerimde poşetlerle kapıyı açmaya çalışırken poşet elimden düştü. Söylene söylene eğildikten sonra birisi benim için dökülen poşedi topluyordu. Başımı kaldırıp baktığımda onu gördüm. Evet Behram Bey'i gördüm. Tüm şaşkınlığımla "Siz.... Behram Bey burada ne işiniz var?" diye sordum açıkça. "Şu bey kelimesini kaldırsan mı artık?" poşetleri toplarken böyle pervansızca bir soru sordu. "Anlamadım?" deyiverdim aniden. Sırıtmadan cümleye başlayamadığı için sırıtarak "İki oldu bu. Bir kere söyleyince anlamıyor musun sen? Bey kelimesini diyorum kaldır bence." Gözlerimi dikmiş o eşyaları toplarken ona bakıyordum. "Ne o? yardım etmeye niyetin yok galiba." diye devam etti. Yere eğilerek toplamaya devam ettim. Yere düşenleri topladıktan sonra
"Teşekkür ederim. Yani topladığınız için." dedim nazikçe. Ardından
"Hâlâ 'topladığınız' diyor ya..." diyerek homurdandı. Ne dediğini net olarak duymadım ama anlaşılıyordu. Ona baktığımda, yere bakıyordu. Yere bakarak homurdanmıştı. Geç de olsa fark ettiğinde
"Rica ederim. Yani topladığım için" dediğinde beni tekrar etmesi aşırı derecede hoşuma gitmişti. "Siz neden burada olduğunuzu söylemediniz." diyerek soruma cevap bekledim buruşturduğum sıfatımla.
"Ha o mesele. Ben buraya yeni taşındım. Eşyalar sabah geldi işte hallettiler bizimkiler, bende şimdi evime gireceğim izninle" dediğinde yanıtladım. "Anladım. Tabii geçebilirsiniz." diyerek çelik kapıya doğru ona yol verdim. Eliyle beni içeriye yönlendirdiğinde ona baktım. Gülümsedi. "Hanımlar önden." doğrusu bu hareketi çok centilmenceydi. Gülümsemesine karşılık vererek teklifini kabul ettim. Ben neden bu adamın tekliflerini kabul ediyorum? Sürekli bu adamı övmeme de anlam veremiyorum açıkçası. Kapıdan girdiğimde arkamdan geldiğini görmüştüm. Birlikte asansörü beklerken "Kaçıncı katta oturuyorsunuz?" diye merakla sordum. "Dördüncü katta oturuyorum sen?" dediğinde şaşırmıştım çünkü bende dördüncü katta oturuyordum. "Aynı katta oturuyoruz o zaman." dediğimde kahkaha attı. "Tesadüfleri severim" dediğinde kıkırdadım.
Sonunda asansörün kapısı açılmıştı. Asansöre bindiğimizde hiç konuşmamıştık. Dördüncü kata çıktığımızda kapı sonunda yine açılmıştı. "İyi akşamlar. Umarım güle güle oturursunuz." diye tüm kalbimle iyi dilekte bulundum. Tek kaşını kaldırarak "Şu siz mevzusunu kapatırsan güle güle oturabilirim bence." dediğinde afalladım. "Peki Behram. Güle güle oturman için bu mevzuyu kapatıyorum." ikimizde o anda kahkahaya boğulduk. "İyi geceler Gazel" deyip gülümsedi. "Gute Nacht Behram" dedim. Annem Alman olduğu için bana küçükken Almanca öğretmişti. Buda ilk cümlelerimden biriydi...
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Tesadüfleri Sever
Novela JuvenilGazel Saran ve Behram Seyhanlı koşu yolunda çarpışma sonucu tanışırlar. Ana karakterimiz Behram başkomiserdir, Gazel ise İstanbul'un başarılı cerrahlarındandır. "Bazen bir tesadüf hayatınızın seyrini değiştirip kalbinizin tam orta yerine yerleşen za...