9. BÖLÜM

19 4 0
                                    


Japon balığından gökyüzüne,
Bu gün mezarına gittim, yağmur yağıyordu ve hava çok soğuktu, tıpkı senin gibi. Öldüğünü hazmedemiyorum. Kalbim bir mezar için fazla hızlı atıyordu, kalbim ölmüş biri için fazla hızlı atıyordu. Kokunu çok özledim, son kez sana sarılmak için nelerimi vermezdim ama.

9. BÖLÜM
"Sen bana hiç bir şey öğretmedin ki baba"
(...)
"Mesela bana sevmeyi öğrettin mi?"
(...)
"Hayır sen bana bir insan nasıl sevilir öğretmedin"
(...)
"Peki sen bana sevilmenin ne demek olduğunu öğrettin mi?"









Karanlığın içinde uyanmıştım bedenim ağrıyordu en çokta boğazlarım nedenini bilmiyordum. Etrafıma bakındım neredeydim? Sokağın ortasında ne işim olduğunu bilmiyorum ama aşina olduğum bu sokakta tek bir ışık belirtisi yoktu. Sanki bu sokak hiçliğin içindeydi ve ben o hiçlikte kaybolmuştum.

Oturur pozisyona geldiğimde derin bir nefes almaya çalıştım ama alamadım, üzerimde ki kana bulanan beyaz elbiseden gelen kan kokusu mide bulandırıcıydı.

Bir ışık süzüldü uzakta ama bir o kadar da yakınımda. Gökkuşağı gibiydi ayağa kalkıp sarsak adımlarla ilerlediğimde sanki ışık uzaklaşıyordu. "Seninle işim bitmedi" diye bir ses yankılandı sokakta. Etrafıma bakındım ama kimse yoktu.

"Kimsin?" diye sordum ama sesim sanki bağırmaktan tahriş olmuştu, büyük bir kahkaha geldi hemen ardından.

"Senin ve çevrende ki herkesin kıyameti" ürkütücü ses sanki kulağımın arkasından gelmişti, nefesi boynuma ulaştığında ileriye doğru bir kaç adım atarak arkamı döndüm.

Babam...

Benden bayağı uzakta duruyordu ve yüzünde umursamaz bir gülümseme vardı. Yağmur yağmaya başladığında üzerime değen yağmur damlaları bile elbisemde ki kanı temizlemeye yetmemişti.

"Benden ne istiyor?" diye sordum, babam bana doğru yaklaşmaya başladığında yüzünde ki korkutucu ifade beni daha da korkutuyordu.

"Masumluğunu istiyor" kaşlarım çatıldığında ne demek istediğini anlayamamıştım. Masumluk öznel bir ifadeydi bana göre kişiden kişiye değişebilirdi, "Senden bir canavar yaratmak istiyor"

"Kim o?" diye sordum.

"Korkman gereken biri" sesinde ki soğukluk beni daha da tedirgin etmişti.

"Ben kimseye zarar vermedim"

"Küçük kızlar babalarının kurbanıdır" arkamdan gelen sesin sahibine döndüm. İfadesiz bir şekilde bana bakıyordu.

"Bana yardım et ben kimseye bir şey yapmadım" diyerek ona doğru ilermeye başladım ama sanki önümde bir görünmez bir duvar vardı.

"Sana kimse yardım edemez Japon balığı, sana sen bile yardım edemezsin" bir an duraksadı ve devam etti, "en dibe çakılacaksın, sonra ya batarsın ya da çıkarsın ama bu zamanda kimse senin elinden tutmayacak"

"Anlamıyorum, babamın cezasını neden ben çekiyorum" diye haykırmak istesemde sesim kısık çıkmıştı.

"Sadece sen değil, ablamda bunun bedelini ödedi, sıra sende" Ben ödemeyecektim, ben babamın hatasının kurbanı olmayacaktım, buna niyetim yoktu. Kaşlarımı çatarak babama döndüm.

"Senin kurbanın olmayacağım" dedim net bir ifade ile. Babam güldü, bu öyle bir gülüşü ki anlamını sadece o biliyordu.

"Belki de çoktan olmuşsundur" dediğinde ona olan öfkem giderek artıyordu, arkasında bir insan figürü belirdi. Elinde ki bıçağı babamın şah damarının üstünde duruyordu babamın yüzünde ki gülümseme silinmemişti. "Arkana bak" diye bağırmaya çalışsam da sesim içime kaçmıştı sanki, sadece dudaklarımı oynatabiliyordum.

Yayımlanan bölümlerin sonuna geldiniz.

⏰ Son güncelleme: Feb 12 ⏰

Yeni bölümlerden haberdar olmak için bu hikayeyi Kütüphanenize ekleyin!

DENİZ MELTEMİHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin