BÖLÜM 2

281 20 51
                                        


Kendimi çok kötü hissediyordum. Nikâh kıyılmıştı. Ben de severek evlenmek isterdim. Bunu bana niye yaptın, baba? Neden beni bir kez kızın olarak görmedin, beni kızın olarak sevmedin? Evlat olarak görmedin beni, baba. Neden?

Nikahtan sonra Adnan, babamla konuşmuştu. Artık başka bir evde yaşayacaktım. O ev bana yuva değil zindan olacaktı. Annem yanıma geldiğin de, "Kızım kıyafetlerini almamız gerekiyor. Hep beraber eve gidiyoruz. Baban Adnan ile konuştu. Ben de sana yardım edeyim." dedi. Annemin sözlerinden sonra kendimi tutamadım. Annem bile beni düşünmüyordu. Canım çok yanıyordu.

"Bu kadar kolay mı ya? Nasıl vicdanın sızlamaz, anne! Bunu bana nasıl yaparsınız! Beni ne hâle düşürdüğünüzün farkında mısın? Neden beni anlamıyorsun?"

Annem bana hüzünlü gözlerle bakmaya çalıştı, "Yanlış anlıyorsun. Asıl evlenmezsen baban ile benim ne kadar zor durumda kalacağımızı bilmiyor musun? Adnan bizim yakamızı bırakmaz. Buna mecburuz. Artık evlendin. Sakın Adnan'a karşı gelme. Hem zamanla seversin onu. Bu işi zorlaştırma. Hadi gel arabaya geçelim."

Annemin dediklerinden sonra gözlerim doldu. Beni anlamıyordu... Beni zaten hiçbir zaman anlamadılar ki...

Babam ile Adnan bizim yanımıza geldiğinde arabaya doğru gitmeye başladık. Bildiğim kadarıyla Adnan'ın annesi vefat etmişti. Babası da başka biri ile evlenmiş. Nikah acele olduğu için daha sonra tebrik etmeye gelecekmiş. Neyin tebriğiyse artık. Her şey bana anlamsız geliyordu.

Düşüncelerim arasından annemin bana seslenmesiyle ayrıldım. "Kızım sen Adnan'ın yanına geç biz arka koltuğa otururuz."

Annemin dediklerine göz devirip arabanın arka kapısı açıp bindim. Kimseyi dinleyecek hâlde değildim. Benim hareketimden sonra Adnan bana kızarak bakıyordu. Kâale almadım.

Babam arabanın ön koltuğuna oturduktan sonra annem de benim yanıma geçti. Sessiz olmaya çalışarak bana bir şeyler söylüyordu. Duymadım, duymak da istemedim. Kısa süren yolculuğun sonunda evimizin önüne geldik. Arabadan kimse inmeden ilk ben indim. Evin önüne geldiğimde zile bastım. Kapıyı evin yemekleriyle ilgilenen Ayten abla açtı.

İçeri girdim. Üst kata odama çıktım. Benden sonra annem de odama bir valiz ile geldi. Valizi yatağın üstüne koydu ve fermuarını açtı. Kıyafet dolabımın önünde durdu ve bana baktı. Sessiz kalıp dolaba döndü.

Kıyafetleri alıp valize doldurmaya başladı. Bir süre durduktan sonra üzerimde ki elbiseyi çıkarmaya karar verdim.

Elbiseyi çıkardıktan sonra vizon rengi yüksek belli eteğim ile kahverengi gömleğimi giydim. Bu süre zarfında konuşmadık, çok şey söylemek istiyordum ama sustum. Konuşsam ne olacaktı ki beni anlamıyorlardı...

Yatağımın üzerindeki telefonumu elime aldım. Annem de valizi kapatıp yere indirdi. Valizi alt kata indirmek için Adnan'ı çağırdı. Adnan odaya geldiğinde bana baktığını farkettikten sonra başımı pencereye çevirdim. Valizi aldıktan sonra merdivenden inmeye başladılar. Her ne kadar istemesem de bende peşlerinden alt kata indim. Aşağıya indiğimde babam salondaydı, Adnan ise valizi arabaya yerleştirmişti.

Annem ile babam beni bir şey yapmamam için sıkı sıkı tembih ettiler. İçimde fırtınalar koparken sustum, arabaya doğru yürüdüm. Peşimden geldiler, Adnan babamlara dönüp arabaya geçti. Ben de arka kapıyı açıp arabaya bindim. Adnan arabayı çalıştırdı ve bana hayatı zindan edecek olan adamın evine doğru yola koyulduk. Yolculuk boyunca ikimiz de konuşmadık. 20 dakika sonra bir evin önünde durduk. Adnan bir şey demeden bagajdaki valizi alıp beni bekledi. Bende arabadan indim.

Evin bahçesinden içeri girdik ve kapının önüne geldik. Evin hizmetlisi kapıyı açtı. "Hoş geldiniz, Adnan Bey. Babanız haber verdi az sonra burada olurlar. Buyrun." dedi.

Yare-i DilHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin