Hazel'den
Ölüm. Ne zaman geleceğini bilmediğin bir yolculuk. Bugün varsın, yarın yoksun. İnsan yaşarken ölür müydü?
Annem ve babam beni bilmediğim bir yere mahkum etti. Peki ne oldu? Adalet tecelli mi etmişti? Adnan ölmüştü.. ne hissedeceğimi bilmiyordum. Duygularım elimden alınmış gibiydi. Bu evlilikte kendimi korumak için her şeyi yapacaktım. Kimseye göz yummayacaktım. Planlarım o yöndeydi ama fazla zaman olmadan o adam öldü. Buna hâlâ inanamıyordum. Sarhoş olup gece odama yanıma geldiğinde bana attığı tokattan korkmuştum. Ama ona yenilmeyeceğime dair kendime söz vermiştim. Artık yoktu. Özgürdüm...
Adnan'ın babası çok üzgündü. Oğlunu bu durumdan kurtaramadığı için pişmandı. Geçmişte ne yaşadıklarını bilmiyordum. Oğlu ne kadar kötü olursa olsun artık yoktu. Onu da yaşadıkları bu hâle getirmişti. Ama bana yaptıkları onu haklı çıkarmazdı.
Adnan'ın ölüm haberini aldıktan sonra annem ve babam hastaneye gelmişti. Babasına başsağlığında bulundular.
Annem yanıma gelip "Başın sağolsun, kızım. Çok zor bir durum. Genç yaşta dul kalmak senin için kötü oldu." dedi.
Ne saçmalıyordu? Ben bu evliliği yapmasam bu durumda kalmayacaktım.
"Her şey sizin yüzünüzden oldu. Beni bu evliliğe zorlamasaydınız ne olurdu?! Şimdi gelmiş dul kaldığım için üzülüyorsun. Umrumda mı sanıyorsun? Sizin vicdanınız körelmiş. Bana numara yapma anne!" dedim.
Daha fazla burada duramazdım. Yaşadığım olaylardan sonra onlara tâkaatim kalmamıştı. Sırtımı anneme döndüm adımlarımı Ferhan Bey'e doğru atmaya başladım. Yanına gittiğimde çok hüzünlü bir haldeydi.
"Ferhan Bey başınız sağolsun. Olanların nasıl bu raddeye geldiğine inanamıyorum."
Ferhan Bey "Hazel, kızım. Ben onu kurtaramadım. İyi görünüyordu. Yine bu illete bulaştığını farkedemedim. Hepsi benim hatam." dedi.
Bende, "Sizin bir suçunuz yok. Bazen olacakların önüne geçemeyiz. Nasıl bir ruh halinde olduğunu bilemezsiniz. Onun adına üzgünüm.." dedim.
Ferhan bey gözleri dolmuş bir şekilde başını salladı. "Haklısın, elden ne gelir. Ben cenaze işleri ile ilgileniyim kızım. Sen istersen eve git burda durma. Seni de görüyorum. Harap oldun. Hakkını helal et. Bu duruma gelmeni istemezdim. Keşke elimden bir şey gelseydi."dedi.
"Helal olsun, Ferhan Bey. Sizin bir suçunuz yok bu olayda şuçlu olan varsa o da babam. Kendi çıkarları için beni bir kuyuya attı. Hakkım size helaldir." Gözlerinden geçen minneti gördüm. Yanımdan ayrılıp cenaze işlerini halletmeye gitti. Derin bir nefes aldım. Nesrin hanımın yanına gittim. O da üzgündü. Eve gideceğimi söyledim. O da beraber gitmemizi söyledi. Evin şoförü hastanede Ferhan Bey'in yanında kalacaktı. Bizde taksi ile eve doğru yol aldık. Kısa bir süre sonra eve geldik. Salona geçip koltuklara oturdu. Nesrin hanım bana doğru baktı.
Derin bir nefes alıp konuşmaya başladı "Hazel hanım, Adnan Bey böyle değildi. Babası ve annesi ayrıldıktan sonra depresyona girdi. Hep Ferhan Bey'i suçladı ama onun bir suçu yoktu. Çünkü Ferhan Bey'in eşi onu aldatmıştı. Aralarında çok sorun çıktı. Ferhan Bey olanlardan sonra eşini boşamıştı. Bu eve bir daha gelmemesini oğlundan uzak durmasını söyledi. Adnan Bey daha o zaman 17 yaşındaydı. Annesi gittikten sonra arkadaş ortamı onu çok değiştirmişti. Ferhan bey onun psikolojisinin bozulduğunun farkındaydı. Tedavi için ikna etmeye çalışsa da olmadı. Aradan biraz zaman geçti. Adnan Bey uyuşturucu batağına batmıştı. Ferhan Bey bunları öğrendiğinde ona çok kızmıştı. Kızarak bir yere varamayacağını biliyordu. Kendisi eve doktor çağırmıştı. Adnan Bey'in durumudan bahsetmişti. Muayene için Adnan Bey zorluk çıkardı ama tedavisi için babası elinden geleni yaptı. Ama tedavisini yarım bıraktı. Demek istediğim bazı insanların yaşadığı şeyler kendini bitirir. Adnan Bey de öyleydi. Tabi bu yaşadıkları onun size olan tavırları kendisini suçsuz yapmaz. Ben sizi gördüm, o gece Adnan Bey sarhoştu. İnanın yanınıza gelip müdahale etmek istedim ama yapamadım. Adnan Bey'in tersi çok kötüdür. Bu kadar kendinden geçeceğini bilemedim. Özür dilerim size yardımcı olamadım." dedi.
Nesrin hanımın konuşması bittiğinde ona baktım. "Nesrin Hanım, Ferhan Bey'e de söylediğim gibi bazen olacakların önüne geçilmiyor. En azından siz müdahâle etmek istediniz. Ya annem ve babam.. kendi öz çocukları olmama rağmen beni bu eve tutsak ettiler. Sizin bir suçunuz yok" dedim.
Biraz daha konuştuktan sonra Nesrin Hanım cenaze hakkında Ferhan Bey'i aradı. Adnan'ın cenazesi bugün öğleden sonra olacaktı. Öğle ezanı okunduktan sonra Nesrin hanımla hazırlandık.
Hazırlandığımızda cenazenin defnedileceği yere doğru yola çıktık. Mezarlığa geldiğimizde kalabalık olduğunu gördüm. Çoğunluğu takım elbise giymişti. İş dünyasından olduğu belliydi. Mezarlığa doğru adım atmaya başladık. Hoca Yasin-i Şerif okumaya başlamıştı. Sure okunurken ürperdim. Adnan'ı defnetmeye başladılar. Defin işi bittikten sonra duâlar okundu. Herkes yavaş yavaş baş sağlığı dileyip gitti. Mezarın yanında biz kalmıştık. Ferhan bey biraz daha kaldıktan sonra Nesrin hanım eve gitmemiz gerektiğini söyledi. Hep birlikte eve doğru yola çıktık. Bundan sonra ne olacaktı?
* * *
Cenazenin üzerinden üç gün geçmişti. Annem beni sürekli arayıp ne yapacağımı soruyordu. Artık aralamalarından yorulmuştum.
Telefonumu sessize alıp yakın arkadaşım Zeynep'i aradım. Telefon bir süre çaldıktan sonra açıldı. Zeynep endişeyle konuşmaya başladı. "Hazel, iyi misin? Ne oldu? Bir şey olmamıştır inşaAllah." dedi. Hemen müdahale edip konuşmaya başladım.
"Canım sakin ol, iyiyim ben. Sen nasılsın ne yapıyorsun?" dedim.
"İyiyim, canım arkadaşım. Okula gidip geliyorum. Yakında stajlarımız başlayacak biliyorsun. Senin okula gelme ihtimalin yok mu?"
"Desene stajlar başlayacak. Aslında bende okul için seni aramak istedim. Zeynep, sana bir şey söylemem lazım. Adnan, o öldü."
"Ne!? Bu nasıl oldu, neden öldü?"
Zeynep'e bütün olanları anlatmaya başladım. Adnan'ın hasta olduğunu tedavisini yarım bıraktığını..
Zeynep, "Şimdi ne yapacaksın canım? Orada mı kalacaksın yoksa eve geri mi döneceksin?" dedi. Bende, "Bilmiyorum, burda kalmak da istemiyorum. Ailemin yanına gitmekte. Belki bir ev tutarım." dedim.
"Saçmalama seni yalnız bırakır mıyım ben? Benimle birlikte kalırsın. Hm olmaz mı? Birlikte okula gider geliriz."dedi. Bir süre Zeynep'in dediklerini düşündüm. Olabilirdi aslında. Kendisi evde yalnızdı. Ailesinden uzakta buraya okumaya gelmişti. Annesi ve kardeşleri arada onu ziyarete geliyorlardı.
"Çok teşekkür ederim kardeşim. Bana nasıl iyilik yaptığını bilemezsin. Kalırım tabi ama bir şartım var evin masraflarını ortak ödeyeceğiz. Kabul edersen öyle gelirim." dedim.
Zeynep de, "Ne demek kardeşim, ben her zaman seninleyim. Şartına gelecek olursak biliyorum inadın tuttu mu tutar." Güldü. "Tamam kabul ediyorum." dedi. Bir süre daha konuştuktan sonra telefonu kapattım. Ferhan Bey ile konuşmam gerekiyordu. Bu evde artık kalamazdım...
"Sona gelmek, bitti demek değildir. Çoğu zaman bir şeyin sonunun yeni bir şeyin başlangıcı olup olmadığını merak ederim. Bu da beni yeniden başlamaya iten güçtür."•~•~•
Selamün aleyküm, nasılsınız? Bölümü bitirdik. Umarım beğenirsiniz :) Desteklerinizi eksik etmeyin. Oy ve yorumlarınızı bekliyoruz ❤️ Allah'a emanet olun. ~vaye_24
Herkese selamlar. Nasılsınız? Yeni bölüm biraz gecikti ama umarım beğenmişsinizdir. İnşaAllah diğer bölümde görüşmek üzere. Kendinize iyi bakın, sizi seviyoruz. ~zeyyyazar
*Sizce Hazel'in hayatı nasıl devam edecek?
*Gelecek bölümlerde sizce neler olacak?
*Zeynep ve Hazel karakterlerini seviyor musunuz?
Oy vermeyi ve yorum yapmayı unutmayın. Kendinize iyi bakın. Allah'a emanetsiniz. ❤️

ŞİMDİ OKUDUĞUN
Yare-i Dil
Teen FictionHazel'in hayatını değiştiren bir evlilik onu nereye getirecektir?... " Karşımda gördüğüm kişiyle şaşırdım. Burada olması tesadüftü. Bakışlarımın onda fazla kaldığını düşünüp gözlerimi çevirdim. Yaralıydı, kendisinin yanı...