Bölüm şarkısı: Ahuzar/ Şu karşı ki dağda kar var duman yok
Sizce insan sevdiği mesleği yapmalı mıdır? Bence, evet. Çünkü mecburi kaldığın bir iş hem seni bunaltır, hem de yaptığın işten keyif alamazsın. Gün sonunda eve gelip yorgun olduğunda en azından sevdiğim mesleği yapıyorum diye kendini teselli edersin. Bir insan sadece sevdiği ve istediği şeyleri yaptığında yorgunluğu bile ona tatlı gelir. Yorgunluğunu bile sever.
Hemşireliği ilk başlarda başabilir miyim acaba diye tereddütteydim. Ama zaman geçtikçe daha iyi adapte oldum.
Sağlık alanında personele çok ihtiyaç oluyor. Ah bir de şu atamalar olmasa. Bu dönem hemen atanmak istiyorum. Bir daha sınava girmek gözümde büyüyor.
Zeynep ile stajımız çok güzel gidiyordu. İlk başlarda yoruluyorduk ama bu tempoya alışmaya başladık. Çünkü atandığımız zaman nöbetlerimiz olacaktı. Staj gördüğümüz hastanede üniversiteden ve başka yerlerden çokca öğrenci gelmişti. Bizim kattaki stajyerler ile güzel anlaşmıştık. Aramızda erkek stajyerlerde vardı.
Bu sabah hastaneye gittiğimizde 320. odada olan hastanın bakımı yapmak için odaya girdim.
"Günaydın, Çiğdem teyze, bugün nasılsın?"
"Çok şükür iyiyim güzel kızım. Sen nasılsın?"
"Ben de iyiyim Çiğdem teyze."
"Sana çok alıştım. Diğer hemşirelerde geliyor ama seni daha bir sevdim. Güzel yerlere geleceğinden eminim." dedi.
Bende gülümseyerek, "Çok teşekkür ederim, Çiğdem teyze, düşüncelerin benim için çok önemli. İyi ki varsın. Doktor Hanım birazdan gelecek çıkış işlemlerini ona göre ayarlayacağız." dedim.
Ardından gerekli olan bakımlarını yapıp yavaştan toparlanmasına yardımcı oldum. Eşi Servet Bey birazdan burada olurdu. Çocukları şehir dışında olduğu için Çiğdem teyzenin yanında kalamamıştı. Servet Bey sağolsun onu hiç yalnız bırakmıyordu. Birbirlerini çok sevdikleri bakışlarından anlaşılıyordu. Böyle cana yakın insanları gördükçe mutlu oluyordum. Sevgiye inancım artıyordu.Çiğdem teyze'nin doktoru Gönül hanım geldikten sonra çıkış işlemlerini halletmiştim. Kendisi ile vedalaştıktan sonra hemşire odasına gittim. Daha sonra hemşire arkadaşlarımız ile birlikte diğer hastalarla ilgilendik. Bugün yoğun bir gündü ameliyat olan hastalar da vardı. Mola aralarında Zeynep ile ancak bir araya gelebilmiştik. Zeynep'in morali bir kaç gündür bozuktu. Bana anlatmak istediği bir şey olduğunu söylemişti. Müsait bir zaman da anlatacaktı. Umarım kötü bir şey yoktur. Onun iyi olmasını çok istiyorum. Benim kötü anlarımda hep yanımdaydı. Dostluğu güzel ve özeldi. Kalbinde küçücük sızıntı bile olsa bu durum benim canımı yakardı.
* * *
Hastanede ki mesaimiz bittiğinde eve gelmiştik. İkimizde yorgunduk. Biraz kendimize geldikten sonra odalarımıza gidip duş almıştık.
Buzdolabından yemekleri çıkartıp ısınmaları için ocağa aldım. Zeynep de yanıma gelince masayı hazırladık. Yemekler ısınınca yemekleri tabaklarımıza koyduk. Yemek yerken ara ara Zeynep'in bakışlarından bir şey söylemeye çalıştığını anladım. Bu sessizliğimiz yemek bitene kadar devam etti. Yedikten sonra mutafağı toparladık.
Zeynep, "Hazel, seninle konuşmamız gereken bir konu var, oturma odasına geçelim mi? dedi.
Bende onu onaylayınca beraber oturma odasına geçtik.
"Hazel, nereden başlasam bilemiyorum. Durum o kadar karmaşık ki.."
"Canım, belli ki konuyu anlatmadan rahatlamayacaksın. Hadi anlat ne olursa olsun ben senin yanındayım biliyorsun. Sessizliğini de dinlerim ama belli ki bir sıkıntı var. Konuşup halledelim."

ŞİMDİ OKUDUĞUN
Yare-i Dil
Novela JuvenilHazel'in hayatını değiştiren bir evlilik onu nereye getirecektir?... " Karşımda gördüğüm kişiyle şaşırdım. Burada olması tesadüftü. Bakışlarımın onda fazla kaldığını düşünüp gözlerimi çevirdim. Yaralıydı, kendisinin yanı...