Kapıyı açtığımda Adnan duvardan destek alıp ayağı kalmaya çalışıyordu. Beni gördüğünde yüzünde iğrenç bir gülüşün yer aldığını gördüm.
"Vay vay vay, demek kapıyı kilitlersin ha? Biz evlendik farkında mısın? Sen benimle aynı odada kalacaksın!"
Alkol kokusu burnuma dolduğunda yüzümü ekşittim. Bende, "Bu evlilik gerçek olmayacak. Ben senin kuklan değilim. Hiçbir şeye de mecbur değilim. Seni sevmeyen birisi ile yaşamak mı istiyorsun?" dedim. Gözlerinde siniri gördüm.
Söylediklerimden sonra üzerime doğru yürüdü. Korkuyordum ama yine de dik durmaya çalıştım. Elini kaldırıp bileğimi sımsıkı tuttu. Bileğimi ellerinden kurtarmaya çalıştım. Bu kadar yakınıma gelmesine dayanamıyordum. Başımı kaldırıp yüzüne tükürdüm. Ellerini bileğimden çekip yüzüme tokat attı. Tokatın etkisiyle başım yana düştü ama duvardan destek alarak ayakta durmaya çalıştım.
"Sesini kes! Bana karşı gelme! Bu evde benimle yaşamaya mecbursun, anladın mı?!" diye bağırdı. Sinirle ve nefretle ona baktım.
"İstemediğim bir evliliğe beni zorladığınız hâlde birde kukla gibi ne dersen yapacağım öyle mi?! Çok beklersin! Bana el kaldırmanı asla unutmayacağım. Seni asla sevmeyeceğim." diyerek nefretimi yüzüne kustum. Gözleri kıpkırmızı olmuştu. Dediklerimi anlıyor muydu emin değildim ama daha çok kızdığını farkettim.
"Bir daha bana sesini yükseltme." dedi kelimeleri tane tane söyleyerek. Dişlerini sıkarak bana bakıyordu.
"Bir daha sende bana sesini yükseltme." dedim aynı onun gibi her kelimeyi tane tane söyleyerek.
"Ne halin varsa gör!"diyerek odadan çıktı. Kapını çarpılma sesi ile kendimi tutamayıp ağlamaya başladım. Bana nasıl tokat atardı?! Ben bu adamla gerçekten ne yapacaktım? Ömür böyle biriyle geçmezdi ki...
***
Yazar anlatımı
Adnan odadan sinirle çıktığında bir iki adım atınca yalpaladı, durdu ve duvardan destek aldı.
Kendini kötü hissediyordu. Koridorun sonunda olan odasının önüne geldi. Kapıyı açıp içeri girdi. Kafası bulanıktı. Ne yaptığından da haberi yoktu.
Yatağın yanına gelip kendini yatağa bıraktı. Zihni bulanmıştı. Yine lanet hastalık tekrar ediyordu. İlaçlarını içmek istemiyordu. Uzun zamandır da ilaçlarını ihmal ediyordu. Onlara bağımlı olmak istemiyordu. Biraz zaman geçtikten sonra çekmecede duran şırıngayı alıp koluna vurdu. Ona iyi gelecek olan oydu. Vücudu sakinleşiyordu. Başka çare yoktu. Zihni bulanmaya başladı, ağır ağır gözlerini kapattı.
***
Hazel'den
Boynumun ağrısıyla yüzümü buruşturdum. Duvarın yanında uyuyakalmıştım. Gözlerim yanıyordu ve açamıyordum. Bir süre sonra ayağa kalkıp banyoya doğru gittim. Elimi yüzümü yıkayıp derin bir nefes aldım. İçim daralıyordu... Allah'ım sen yardım et.
Odaya geldiğimde camı açtım ve yatağa oturdum. Temiz havayı içime çektim. Havanın güzelliği bile içimin ferahlamasına yardımcı olmuyordu.
Kapı çaldığında irkildim. Bir kere daha çaldığında evin çalışanının sesini duydum. Kalkıp kapıyı açtım.
"Efendim kahvaltı hazır. Adnan Bey daha uyanmadı. Siz önden buyrun masaya geçin."
Başımı sallayıp kapıyı kapattım. Kahvaltı yapmak istemiyordum ama gece yaşananlardan sonra o şerefsizin ne yapacağını kestiremiyordum. Bu yüzden aşağıya inmeye karar verdim. Alt kata inince kimse yoktu. Masaya iki kişilik servis açılmıştı. Oturma grubundaki tekli koltuğa geçip oturdum. Bir kaç dakika sonra sesler gelmeye başladı. Evin çalışanı merdivenlerden koşarak inmeye başladı. Yanıma geldiğinde nefes nefese kalmıştı.

ŞİMDİ OKUDUĞUN
Yare-i Dil
Fiksi RemajaHazel'in hayatını değiştiren bir evlilik onu nereye getirecektir?... " Karşımda gördüğüm kişiyle şaşırdım. Burada olması tesadüftü. Bakışlarımın onda fazla kaldığını düşünüp gözlerimi çevirdim. Yaralıydı, kendisinin yanı...