Şimdiiiiiiii
Hazırsak başlayalıııımmm.🤍🤍🤍
Karşımızda oturan adam gayet sakin görünüyordu. Ben , Edis, babaannem ve Çağan Bey büyük oturma odasındaydık. Adamdaki genişlik uzay boşluğunda yok resmen. En fazla 24 yaşında duruyordu ve beyaz tenli ama saçlarının rengi siyahtı ve güzel bi tezatlık vardı. Takım elbisesinin ceketini koltuğun üstüne atmış kollarını sıvamış ve gömleğinin üst iki düğmesini açmıştı içeri girdikten hemen sonra. Tek sorun babaannemin hâlâ tabancayı adamın kafasına doğru tutmasıydı.
"Kimsun sen? Ne istiysın?" Oturduğu koltukta kaykılarak daha rahat bi pozisyon alıp kol kaslarını ortaya çıkaracak şekilde koltuğun kenarlarına koydup bana ve Edis'e baktıktan sonra babaanneme döndü.
"Alaca" dedi kısaca. Derin bir nefes aldıktan sonra söylemişti bunu. Alacaların kim olduğunu biliyorduk çünkü bu karşımızdakinin annesi bizim evde kurşuna dizildi ve babası da işe yaramazın teki olup anneme kafayı takmasaydı bunların olacağını düşünmüyordum. Hayır annesi ölmedi fakat yoğun bakımda ve bunların bi oğlu olduğunu bilmiyordum. Binnur teyzeye benziyordu ama çene yapısı daha köşeli ve kaslıydı ayrıca kara gözleri nasıl böyle parlıyordu? Sanki gökyüzünde milyonlarca yıldız noktası gibi bi görüntüsü vardı ama sanki.
"Adamlaruni al çık git burdan" babaannem ağır şivesiyle adamı tehdit ederken içimden inşallah yoksa demez diye geçirdim. E haliyle karşımızdaki de pek tekin durmuyor çünkü. Çık diyince çıkıcaksa niye bu kadar yayılsın ki?
"Öncelikle seninle medeni medeni konuşmamız gerekiyor hanım teyze sonra ise ben torunlarını alıp gideceğim zaten merak etme. Şimdi o silahı indir ve oturun. " Babaannem hâlâ ayakta durmaya devam ederken adamın gözü sürekli bizim üstümüzdeydi. Kapının kenarına yaslanmış kollarımı bağlamış bi şekilde hâlâ ona bakıyordum. Edis babaanneme yönelip temkinli bir şekilde silahı alıp masanın üzerine bırakıp yanıma geldi.
Babaannem koltuğa oturur oturmaz dışardan silah sesleri gelmeye başladı. Babaannem oturduğu anda tekrar fırlayıp
"uuuyy ha bu nedur?" Diyip Ediz önden bahçeye koşarken arkasından babaannem masadaki tabancayı kapıp koşarak fırladı. Fakat ben hâlâ bu karşımdaki Alaca'ya bakıyordum. Ki onun da benden aşağı kalır yanı yoktu çünkü o da bana bakıyordu. Aramızda tek bi fark vardı. Silah sesleri kulakları sağır ederken ben ne irkilmiş ne kıpırdamış ne de gözümü kırpmıştım sadece bakıyordum çözmeye çalışıyordum onu. Nare'ye bizimkilere haber vermesini mırıldanmıştım kapatmadan önce çünkü baya kalabalık gelmişti Çağan Beyimiz. Kalkıp boydan pencereye gidip babaannemin milim milim ayarladığı tül perdeyi bi çırpıda açıp dışarıya bakıp birşeyler mırıldandı muhtemelen küfretti. O pencereye giderken onun kalktığı koltuğun çaprazında ki tekli koltuğa oturup bacak bacak üstüne atıp oturdum. Arkasını dönüp beni görünce duraksadı ne kadar şaşkındı bu adam böyle? Az önce de silah seslerine tepki vermememe şaşırmıştı.
"Eeee daha dahaa?" Diyip ciddiyetle suratına baktığımda kalktığı koltuğa geri oturup bana döndü ama yüzüme değil bacaklarıma bakıyordu çünkü dizimin bir karış yukarısında kısa ve sportif bi elbise giymiştim. O da şuan çıplak bacaklarımı süzüyordu.
"Ne öğrenmek istiyorsun?" Diye sorup gözlerini gözlerime çevirdi. Pardon da bu nasıl kötü adam rolünde bee? Saçımdan sürükleyip beni çıkarması gerekmez miydi? Demek ki kendine güveniyor ama ben daha çok güveniyorum kendime.
"Çoğu şeyi zaten biliyorum." Diyip gülümsedim. Fakat bu yapmacık bi gülümsemeydi. O benim aksime gayet neşeli bi şekilde kafasını geriye atıp kahkaha attı.
"Bak sen. O zaman annenin vurulduğunu da biliyorsundur değil mi?" Ses tonu baya keyifli , bakışları ise iğrenç bi ilgiyle üstümde dolaşıyordu. Şaşırmamı bekliyordu sanırım evet şaşırdım ama yalan söylüyor olmalıydı.
"Yalan söylüyorsun"
"Öyle mi?" Diyip telefonunu çıkardı ve biraz telefonuyla ilgilenip ekranı bana çevirdi. Annem babamın kucağında tam Binnur teyzenin vurulduğu noktada sırt üstü uzanıyor ve etrafına bi kan gölü yayıyordu. Şoka girmiştim. Telefonu gözümün önünden çektiğinde bile hâlâ aynı noktaya bakıyordum.
"Sen yaptın değil mi?" Üç dakika falan geçmişti sanırım anca dilim çözülmüştü bu sırada dışardaki tüm sesler de kesilmişti.
"Saçmalama" diyip bana onaylamaz bi şekilde baktı.
"Zeki diyorlardı senin hakkında ama hayır ben yapmadım babam babana sıkmak için kaldırdığı silahın sevdiği kadını vurup indirmesiyle böyle oldu." Sanki lise arkadaşımdı ve matematik sorusunu anlatıyordu. Tane tane ve yavaşça açıklama yapıp ayağa kalktı tekrar. Kafamı kaldırıp ona bakarken o ceketini alıp omzuna attı ve salondan çıkarken arkasını bile dönmeden duraksayıp konuştu.
"O yüzden benimle geliyorsun seninle bi anlaşma yapıcaz ve ondan sonra anneni görüceksin." Saatine bakıp devam etti.
"Yol uzun ve ben yorgunum. Eğer o kıymetli kıçını kaldırıp sutünlarınla yürümezsen seni sürükleyerek götürüceğimden emin olabilirsin." Bu kadar betimleme yapmasına gerek var mıydı ya cidden? Gözümü devirip ayağa kalktığım anda arkasını döndü ve bi cevap istercesine biçimli kaşlarını kaldırıp bana baktı.
"10 dakikaya hazır olurum." Diyip yanından geçip odama yöneldim. Yanından geçerken 1.67 boyum bile onun yanında 1.55 durmuştu ama ben durmamıştım. Amacım ufak valize iki parça kıyafet falan ve laptopumu almaktı. Herşeyi minik valize koyup daha iki hafta önce Nare'nin gönderdiği kargoyu açılmamış haliyle valize atıp kapattım. Üstüme bi mevsimlik hırka ve komodinin üstünden arabamın anahtarını alıp odadan çıktım. Ön kapıdan çıktığımda Edis ve babaannem yoktu. Kimse yoktu. Sadece bahçenin ortasında dikilip beni bekleyen kişi dışında. Etrafa baktım kan da yoktu. Tam merakla yüzüne bakıp ağzımı açıcaktım ki benden önce davranıp konuşmaya başladı.
"Merak etme yaşıyorlar sadece biz gidene kadar biraz uzaklaştırdım onları o kadar."dedi ve arkasını dönüp arabasına yöneldi. Bende garaja girip arabama bindim ve motoru çalıştırıp direk evin yan tarafından önüne doğru toprak yolda ilerleyip bahçe çiftlerinin önünde yavaşlayıp bahçeye baktığımda hâlâ arabasında oturmuş beni beklediğini gördüm. Yavaşlamamla bana dönen bakışları bi süre arabada oyalanıp ardından direksiyonu çevirirken başını sallayıp birşeyler söyledi ama ben ona aldırmayı toprak yolda hızlanmaya başlamıştım bile. Onun Mercedes AMG'sinin yanında benim mini Cooper'ım vardı.
🤍🤍🤍
Uzun bi aradan sonra tekrar burdayım.
Hadi bakalım yorumlarınızı bekliyorum 🌼

ŞİMDİ OKUDUĞUN
Güneşin Karanlığı : Kızılımsı
Fiksi RemajaSonu bilinmez . İyi son kötü son diye birşey yok, kimine göre iyi kimine göre kötü son vardır.🌼💙 Ne zaman U alıcaksın?" "Şimdi" diyip direksiyonu sağa ani bi şekilde kırıp sol şeritten orta şerite drift atarak geçmemizi sağladığımda artık tüm arab...