Duman'dan
Saat dokuzu biraz geçmişti ve ben yoldaydım. Ateş Hanım'ın isteği üzerine Açelyaların evine gidiyordum.
Ateş: Nerede kaldın ya! Gören de İzmir'den İstanbula gidiyorsun sanar!
Duman : Geç kaldığım için özür dilerim (!) Ateş Hanım sonuçta gece gece rahat battığı için Açelyalara gidiyorum.
Görüldü...
O hem tehdit edip hem de görüldü mü atmıştı? Şeytan sol kulağımdan boşver gitme ne halt yiyorlarsa yesinler! diye bağırıyordu ama A sınıfına rezil olmayı göze alamazdım.
Ben gidip gitmemek arasında düşünürken Açelyaların evine gelmiştim. Taksiye parasını ödeyip içeri girdim. Açelyaların bizim eve kıyasla evleri çok daha büyüktü. Güvenliğe adımı söyleyip içeri girdim. Neyse ki geleceğimi haber vermişlerdi de bir de güvenlikle uğraşmamıştım.
İçeri girince hiç de hoş karşılanmadım.Ateş ve Açelya beni kızların olduğu odaya çıkarttılar. Açelya'nın odasına girince tüm gözler bir anda bana döndü.Yerde bir yere oturdum,kısa bir sessizliğin ardından artık suskunluğumu bozdum ve "Ee neden çağırdınız beni söylemeyecek misiniz"dedim.Kızların hepsi soruya cevap vermesi için Ateş'e baktı.Ateş tam konuşacakken Duru bana "İki dakika içeri gelsene benimle" dedi.Bu yoğun parfüm kokan odadan nasıl çıksam iyidir diyerek Duru'nun peşinden gittim.•••
Duru ile kütüphaneye çıktık. Aslında ne yapmaya çalıştıklarını anlamıştım. O yüzden girmeden telefonumun şifresini değiştirmiştim.
"Duru, Allah aşkına neden getirdin beni buraya!" dedim sinirli bir şekilde.
"Neden kitapları sevmez misin?" diye sordu yapay bir tatlılıkla.
"Sevmem!" dedim ve kapıya doğru yürümeye başladım. Duru benden önce davranarak kapının kolunu tuttu. "Ne kadar zor bir insansın! Şurada insan gibi kitaplara bakalım dedim. Malum iki gün sonra Ateş'in doğum günü! Belki biraz yardımcı olursun diye getirmiştim." kapı ile aramdan çekildi "İstiyorsan git" dedi sinirli bir şekilde. Duru'nun ne düşündüğünü pek umursamadığım için kapıyı açtım ve dışarı çıktım. (odun dediğinizi duyar gibiyim) Gerçekten 2 Şubat Ateş'in ve doğal olarak benim doğum günümdü. Doğum günlerimizde genelde evi ikiye ayırıp iki farklı doğum günü kutlardık. Ateş kendi arkadaşlarını çağırırdı, ben de kendi arkadaşlarımı çağırırdım. Sonra da arkadaşlarımız gidince aile arasında eğlenip birbirimize hediye verirdik. Büyük ihtimalle bu sene de böyle olacaktı. Yarın dışarı çıkıp bir hediye bulmam lazımdı. Bunları sonra düşünmeye karar verdim. Anlasınlar diye biraz fazla ses çıkararak içeri girdim ama tabi ki beni anlamamışlardı. İçeri girdiğimde diğerlerinin surat ifadelerini hayatım boyunca unutmayacaktım. Ateş eline telefonu almış sinirli bir şekilde şifreyi bulmaya çalışıyordu - ama tabi ki bulamazdı çünkü en sevmediğim takım olan Fenerbahçe'nin kuruluş yılını şifrem yapmıştım:) - "Telefonum ile ne yaptığınızı sorabilir miyim?" dedim. O arada kapı tekrar açılınca o tarafa döndüm. Duru sinirli bir şekilde odaya girmişti. Tekrar önüme döndüm ve "Evet, bir açıklama bekliyorum." dedim. "Duman ne açıklaması bu benim telefonum ve telefonumu kullanırken senden izin alacak değilim herhalde!" dedi. Tabi zeki kardeşim ben arkamı dönünce kendi telefonu ile benim telefonumu yer değiştirmişti. "Aa kusura bakmayın aynı renk ya karıştırmışım." dedim bozuntuya vermeyerek. Herkes derin bir nefes verdi ama ikizim tabi ki bu yalanı yemediğimi anlayacak kadar beni tanıyordu.Bu evde yeteri kadar durduğumu düşünerek telefonumu koltuktan aldım ve "Ateş hadi eve gidiyoruz" dedim. Montumu giyip dışarı çıktım. Telefonumdaki uygulamadan taksi çağırdım. Yaklaşık bir 10 dakika sonra ikizim ve Duru'yu kapının önünde gördüm. "Duru da bizimle gelecek zaten evlerimiz yakın onu da bırakıveririz." diye açıkladı.
"Tamam hadi binin ağaç oldum sizi beklerken" dedim ve taksiye bindim. Kızlar da peşimden geldi ve arka koltuğa oturdular. Evimizin adresini verdim. Kafamı cama dayadım. Radyoda Kalben'den Yara şarkısı çalıyordu.
Elini uzattın hep,
Havada kalan en güzel hayalimiz;
Yaramızı unutturur,
Yarayı kapatan aşk;
Yaradan da derin...
🎵🎵🎵🎵🎵🎵🎵•••
15 dakika sonra eve gelmiştik. Duru'nun evi ile bizim ev zaten yan yanaydı. Duru aşağı indi. Ateş'e "Canım kardeşim hadi öde de gel" dedim ve itiraz etmesine izin vermeden sırıtarak arabadan aşağı indim . Arkamdan Duru'ya bir şeyler söyleyip yanıma geldi. "Eee naber , bizim kızlarda seni hiç sevmiyor ha!"dedi gıcık bir ses tonuyla. Yapmacık bir gülücük attım ve eve girdim. Odama girip uyumak istiyordum çünkü yarın 2.dönemin ilk günüydü ve muhtemelen okula yeni öğrenciler gelmişti.
•••
Okula geldiğimde her şey aynıydı,okulu hiç özlememiştim. Öğle arasında 11. sınıflarla maç yaptık, yeni gelen çocuk vardı galiba. Çünkü daha önce görmemiştim. Siyah dağınık saçları ve ela çekik gözleri vardı. Çocuk etliye sütlüye karışmayan bir tipti o yüzden çok sorun çıkartmadı ilk başta , ama sonradan hile yapmaya başladı. Duru'nun abisi -Ege- sürekli faul yapmasına rağmen penaltı attırmıyordu. Bende hileye asla katlanamadığım için işi biraz(!) büyüttüm. "Ya kardeşim! Adamı sinir etme, faul yaptın işte sal da kullanalım."dedim daha doğrusu bağırdım. "Lan göt! Sen futbolu nereden öğrendin? Omuz falan yapmadım, senin kör gözünü s-" dediği anda araya girdim. "Hoop hooop, küfür etme lan y*vşak! Senin o olmayan ayağını bir tarafına monte ederim!" derken bu sefer üstüme yürümeye başladığını gördüm ve bir an geri çekilecektim ama işte bende deli cesaretiyle ona doğru yürüdüm. -Lan çocuk senin iki katın ne haddine laf atıyorsun-Ege elini kaldırıp yüzümün ortasına bir yumruk indirdi, biraz sendeledim ve neredeyse yere düşüyordum. Ve beklenen gibi - bir güzel dayak yedim:)Biraz sonra ayağa kalkmayı becerdiğimde etrafımızda onlarca kişinin toplandığını gördüm;Balın, Duru, Çınar, Ateş -bir ömür benle dalga geçecekti- ve daha fazla kişi. Biraz olsun kendime geldiğimi zannederek birkaç deneme yaptım ama hepsi boşa, ya kaçıyordu yada hiç etkilenmiyordu! Arkadan diğer öğrencilerin tezahürat yaptıklarını gördüm , kimisi Ege kimisi Duman diyordu ama Ateş! Ateş susmuştu. Beni , biricik kardeşini desteklemesi gerekirken hanımefendi susmayı tercih etmişti! Bu kardeş kazığını asla unutmayacaktım... Ege beni öyle bir dövmüştü ki soluğu revirde aldım. Revir her zamanki o büyülü kremi sürüp elime buz tutuşturdu ve ben de Duru, Derin, Çınar, Ege,Ateş ile baş başa kaldım 🫠
Ben koltukta oturuyordum, Ateş ise alnıma buz tutuyordu. Aynı şekilde Duru da karşımda Ege'nin çenesine buz tutuyordu. Benim aksime -beklenildiği gibi- çok da yara almamıştı Ege. Ansızın Ateş'in beni desteklememesi aklıma geldi, Ateş'e döndüm. Kısık bir sesle "Orda beni neden savunmadın!?" diye sordum. "Aaa! Bir de desteklese miydim? Şiddetin her türlüsüne karşıyım sen de biliyorsun bunu!" dedi biraz yüksek sesle. Tabi ki biliyordum. Ateş benden daha şiddet yanlısı birisiydi!! -Tabi bana ,sevdiklerine (!), karşı değildir canikom benim:) - Ateş'e bunu sonra konuşacağımızı söyleyen bir bakış attım.
İçeri giren kişi ile dikkatler o yöne döndü. Gelen kişi karşı sınıftan Bulut'tu , bu siyah saçlı çocuğa hâla çok ısınamamıştım. Okula ikinci dönem gelen Derin'e de iyice gıcık olmuştum çünkü burda dövülen ben olduğum için ilgi benim üstümde olmalıydı ama Derin nedense Bulut ile ilgileniyordu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Du/Man
Aktuelle LiteraturAna karakterimiz Duru'nun arkadaşlarıyla,ailesiyle ve hayatına sonradan girip onu etkileyecek olan erkek karakterimiz ile yaşadıklarından oluşan romantik bir Genç Romanı...🫶🏼