2. Bölüm

5 3 0
                                    

"Hayatım, her şey yolunda mı?"

Bana bakan meraklı gözlere aldırmadan telefonumun ekranını kapattım.

"Sence de burası çok güzel değil mi?"

Ellerimi kucağımda birleştirdim ve gülümseyerek Barışın sinir bozucu derece de kusursuz yüzüne baktım. Ve son derece kusurlu olan diğer yüzüne...

"Yol mu?" Etrafına baktı. Bulunduğumuz yer gecenin karanlığında saklanmış, ıssız bir yerdi.

"Evet, bence biraz mola versek sorun olmaz."

Biraz düşünüp beni onayladığında başımla kontağı kapatması için işaret ettim. Gideceğimiz yere ulaşmamız için biraz daha yolumuz vardı ve sürpriz, Barış karanlıktan korkuyordu.

Araba yavaşlayarak durdu. Ben arabanın kapısını açıp inerken o da peşimden indi. Yüzümde ki sahte gülümsemeyi korudum. Arabanın arkasına doğru ilerlerken biraz uzaklaştıktan sonra ona döndüm. Hafifçe  omuzlarını kavrarken uzanıp dudaklarından son derece iğrenerek öptüm. Aniden yaptığım bu hareket yüzünden şaşırmıştı. Ne yapmaya çalıştığımı anladığını sanarak bana karşılık verdi. Salak.

"Birilerinin canı sıkılmış galiba." gözleri biraz olsun bizi ve yolu aydınlatan aydan mı yoksa aylardır kovaladığı şeye sonunda ulaşabileceğini düşündüğünden miydi bilmem ama parlıyordu. Öpüşmeye devam ederken elleri kalçamı kavradı beni kendisine bastırırken iğrenerek ellerimi üzerinden çektim. Bu kadar yeterliydi.

Sırıtarak "Arkanı dön." dedim. Aynı şekilde karşılık verip bana pis bir gülümseme bıraktı ve sözümü ikiletmeden arkasını döndü. Gözlerimi devirdim bu salak gerçekten de beyninden çok aşağılarda bir uzuvu ile düşünüyordu.

Yavasça geri geri giderken bir yandan da onunla konuşuyordum. Neşeli bir sesle "Barış" dedim.

"Efendim canım?"

"Hani sen geçen ay İzmirdeyken yolda kaldığından ve sabaha kadar birinin seni alması için saatlerce beklediğinden söz etmiştin ya bana"  arkası dönükken bile kaşlarının çatıldığını hissedebiliyordum. "Ve senin için düzenlediğim yemeğe gelememiştin."

"Evet...Issız bir yoldu o yüzden dönmek için birini bulmam uzun sürmüştü" Gözlerimi devirmeden edemedim. Aslında ıssız bir yol ya da yolda kalma gibi bir şey yoktu ortada. Küçük sevgilisi ile vakit geçirmek için bir bahaneydi sadece. Ama artık bu bir bahane olmaktan çıkacaktı.

Arabanın yanına geldiğim de kapıyı açtım ses çıkması umrumda değildi açıkçası, aramızda epey bir mesafe vardı. Sesi duyunca bana doğru döner gibi oldu ama kendini durdurdu. Cesur ayaklarına yatmaya çalışıyordu.

"Cevher?"

"Ben hayal gücü geniş her çocuğun hayallerine kavuşması taraftarıyım, Barış."

Arabanın kapısını açıp tek ayağımı içeri attım. Barış sözlerimden sonra bir şeylerin yanlış olduğunu anlamış olacak ki artık bana dönmüş ve ne yaptığımı anlamaya çalışır vaziyette bana bakıyordu.

"Küçük sevgilinden haberim var seni gerizekalı" gözleri büyüyüp bana doğru panikle bir adım atarken ağzı bir açılıp bir kapanıyordu. "Seninle hiçbir yere gitmiyorum çünkü sen burada kalıyorsun, şansın varsa sevgilin seni burdan alır" konsolda ki telefonunu alıp ona doğru salladım ve gülümsedim. "Tabi bundan haberi olursa."

Elini bana doğru uzatıp durmam için panikle konuşmaya-yalvarmaya- başladı.
"Cevher, her şeyi açıklayabilirim sandığın gibi bir ilişkimiz yok."

Alayla gülümsedim "Aramızda duygusal bir bağ yok her şey tensel saçmalıklarına gireceksen eğer vitesi geriye alacağım." Kaşları çatılırken bana epey yaklaşmış olduğunu da fark etmiştim. Ani bir hareket yapmasına fırsat vermeden hızlıca sürücü koltuğuna yerleştim ve tüm kapıları kilitledim.

Artık uysal hali gitmiş yerine saldırgan bir tavır takınmıştı. Kapıya vuruyor, kapı kollarını zorluyordu. Kontağı çevirdim ve gitmeden önce camı hafif açıp. "Ha bu arada senin için annene mesaj atacağım ve benimle birlikte yaşamaktan vazgeçtigini ve eve geri döneceğini söyleyeceğim. Eğer biraz aklın varsa buna ayak uydurursun aksi halde sana neye mal olacağını biliyorsun değil mi? Biraz olsun saygınlığın kalsın istiyorsan dediğimi yap."

Söylediklerimi idrak etmesi beklediğimden uzun sürdü. "Cevher, beni burda mı bırakacaksın?" Gözlerinde korku belirtirken sanki beni durdurabilirmiş gibi kapı koluna daha sıkı tutundu.

Yüz ifadem bir anda yumuşadı ve otomatiğe uzanıp kilidi açtım, kafamla yan tarafa geçmesi için işaret ettim. Yüzünde kendini beğenmiş bir gülümseme canlandı. Salak.

Tam arabanın etrafından dolanıp kapıya uzanıp açacaktı ki yeniden kilitledim ve sahte bir pişmanlıkla yüzünde ki aptal ifadeyle bana bakan Barışa gülümsedim. "Manzaramı kapatıyordun tatlım, kişisel algılama lütfen."

Ve söyleyeceği şeyi beklemeden arabayı çalıştırıp yola koyuldum. Giderken ona son bir öpücük atmayı da unutmadım.

___

Bölüm sonu ☃️

Cevher Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin