Aslına bakarsanız şu an şaşılacak derecede sakindim. Hatta kabul etmesem de bir yanım olanlar yüzünden rahatlamış gibiydi. İçten içe kendimi inanmaya zorladığım yalanların yüzümde patlamış olması gururum üzerinde olan kadar yıkıcı değildi.
Yaklaşık bir saat önce Barışın annesi Senem hanıma Barışa söylediğim her cümleyi tek tek yazmıştım. Beklediğim gibi, şımarık oğlunu sorgulayan tek bir cümle dahi yazmamıştı.
Nihayet kalacağım yere ulaştığımda sitenin güvenliği beni kapıda karşıladı. Kimliğimi gösterdikten sonra henüz bana ait bir yeri bilmediğimden park edebilmesi için arabayı güvenliğe bıraktım. Ablamla birlikte konuştuğum site görevlisi yerine daha önce görmediğim bir kadın, güvenliğin haber vermesi ile küçük bir ek binadan çıktı.
Sarışın, uzun boylu bir kadındı. Orta yaşlarda ve güler yüzlüydü. Yanıma geldiğinde bana doğru elini uzattı.
"Merhaba ben Esin Sungur, sitenin yöneticisiyim." Elini sıkarken daha önce görüştüğüm yöneticiye ne olduğunu merak etmeden edemedim.
"Merhaba, Cevher Koraltan." Gülümsedim ve merakla sordum "Daha önce Alper bey ile görüşmüştük ama kendisi işten ayrıldı sanırım."
Kadının gözlerinden bir anlık şüphe geçti, daha sonra kendini toparlayıp gülümsedi "Evet kendileri istenmeyen bir durum sebebiyle işten çıkarıldı." İstenmeyen durumun ne olduğunu her ne kadar sormak istesemde dilimi tuttum.
"Dilerseniz ofisimde görüşelim." dedi ve eliyle geçmem için işaret etti. Küçük binaya doğru ilerlerken bir an önce yerleşmek için sabırsızlanıyordum.
Ofis geniş ve ferahtı. Duvarlar açık bir yeşil renkteydi. Birbirine benzer doğa tabloları ile doldurulmuştu. Krem rengi koltuklar açık kahverengi masayla bir bütün oluşturuyordu. Odayı incelerken Esin hanımın gösterdiği koltuğa oturdum ve o da kendi yerine geçip bilgisayarından gerekli bilgilere bakmaya başladı."
"Kontrat başka bir isimle mi yapıldı?"
"Evet, Eser Koraltan adına yapıldı." Kadın tekrar gülümsedi. Gülümsemesi samimi gibiydi.
"Anneniz mi?" Bu soruyu çok kez duymama rağmen yine de içimin burkulmasına engel olamadım. 14 yaşımdan beridir ablam annem gibi davranıyordu ve yanlış anlaşılmaların daha sık ortaya çıkmasına sebep oluyordu.
"Hayır, ablam."
Tekrar işine dönerken anlamış gibi başını salladı. Birkaç tuşa bastıktan sonra arkasında ki bir dolaba uzanıp iki kart ve iki anahtar aldı.
Elindekileri bana uzatırken ayağa kalktı.
"18. Kat 104 numaralı dairedesiniz. O katta sizinle birlikte yalnızca 2 daire var. 4 oda 1 salon ve birinde jakuzi olmak üzere 2 adet banyoya sahipsiniz." Elimde ki kartlardan birini gösterdi. "Kartın üzerinde ki yer otoparkta size ait olan alan olarak isminize tanımlandı." Diğerinden farklı olarak yaldızlı bir kartı gösterdi. "Bu kart daireniz için."
Son olarak elimde ki iki anahtarı gösterdi. "Elinizde ki anahtarlardan kırmızı olan spor salonu için, siyah olan da olası bir durumda arka çıkışı kullanabilmeniz için." Komplocu beynim neden arka kapıya ihtiyaç duyacağımı sorgularken bunun gereksiz olduğuna karar verdim. Esin hanıma gülümserken o çoktan yerinden ayrılmış ve bana daireme gidene kadar eşlik etmek için yanımda yer almıştı.
Doğrusu ablamın buraya ne kadar para ödediğini merak ediyordum ama az bir miktar olmadığı kesindi.
Dairenin önüne geldiğimizde kapıyı açtım bavullarım önceden gönderilmişti. Ben daireye girerken Esin hanım ihtiyacım olan bir şey olursa telefonda numarasının kayıtlı olduğunu söyleyip bana veda etti.
Doğrusu içeri girdiğim de büyülenmeden edemedim. Dairemi ablam görmüştü ancak benim gezmek için fırsatım olmamıştı.
İçeri girdiğim de beni büyük bir salon karşıladı. Duvarlar açık bir mavi tonunda boyanmıştı. Bir duvar boylu boyunca camdı ve şimdiden gün batımını bana mükemmel bir şekilde sunacağını biliyordum. Duvarlar ablamın işi olduğunu düşündüğüm bir şekilde en sevdiğim tablolarla süslenmişti. Krem ve koyu mavi koltuk takımının ortasında yine açık mavi, küçük bir halı vardı. Salonun bir köşesinde ahşap bir yemek masası ve tam karşısında içinde en sevdiğim kitaplarla döşenmiş bir kitaplık vardı.
Salondan çıkıp modern bir şekilde dizayn edilmiş mutfağa girdim. Burda duvarlar gri renkteydi.Esin hanımın söylediği gibi mutfak ihtiyacım olan her şeye sahipti.
1 misafir odası ve Esin hanımın söylediği gibi 1 normal banyo ve bir de jakuzi olan bir banyoya sahipti. Bunu kesinlikle değerlendirecektim.
En son girer girmez ablamın döşediğini anladığım odaya girdim. Burda duvarlar bordoydu. Geniş bir balkona açılan cam kısmı boydan boya tül perdeler kaplıyordu. Odanın ortasına konumlandırılmış çift kişilik yatağın nevresimleri krem renkteydi. Yanında ki iki komodinin üzerinde kırmızı işlemeli krem abajurlar yerleştirilmişti.
Yatağın karşısında ki duvarda dikdörtgen büyük bir ayna ve onun altında ki yere konumlandırılmış rahat bir koltuk takımı vardı. Rengi duvarlardan biraz daha açıktı.
Balkonun karşısında ki duvarda ise bir makyaj aynası, onun hemen yanında ise çeşitli plaklarla birlikte güzel bir sehpanın üzerine yerleştirilmiş bir pikap vardı. Kesinle beni can evimden vurmasını biliyordu.
Kendimi yatağımın üzerine atarak hemen telefonuma sarıldım. Telefon biraz çaldıktan sonra Eser telefonu açtı. Konuşmasına fırsat vermedim.
"Daha önce seni ne kadar çok sevdiğimi söylemiş miydim Eser?"
"Evet, ben de abla demediğin zaman bunun inandırıcı olmadığını söylemiş miydim sana?" gülümsedim. Aramızda 5-6 yaş vardı ama küçükken onu sinir etmek için ismiyle seslenme alışkanlığı edinmiştim.
"Evet."
"Hemen beni aradığında göre odanı görmüş olmalısın."
"Sen gerçekten harika bir parçasın, Eser Koraltan."
Arkadan gelen seslere bakılırsa şirketteydi ve muhtemelen yoğun bir gündü.
"Beğenmene sevindim, en yakın zamanda yanına geleceğim. Görüşürüz bülbül."
Bu küçükken bana takmış olduğu bir lakaptı sesim güzel olduğundan falan değildi tabi ki ama o her seferinde bu tezatlığı sevdiğini söylüyordu, ben de zamanla itiraz etmekten vazgeçmiştim.
Telefonu kapatırken yatakta gerindim. Tam kendime yiyecek bir şeyler bulmak için mutfağa gidecektim ki. Kapımın yumruklanması ile yerimde donakaldım.
Ne oluyordu?
____
Bölüm sonu ☃️
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Cevher
RomanceBülbül eski bir şarkı söylüyor kuzgun'un kulağına. Kuzgun çekiyor pençelerini teker teker bülbülün üzerinden. Kuzgun eğiliyor ve üflüyor kanayan yerlerin üzerine. Ama kan bülbüle ait değil.