5

777 78 29
                                    


Abim arabayı park ederken arka koltuktaki çantamı kucağıma almış ve gözlüğümü içine koymuştum. Oturduğum yerde kalçamı biraz kaldırmış ve telefonumu da sağ cebime yerleştirmiştim.

Abim arabayı park ettikten sonra anahtarı kontaktan çıkarıp arabadan inmişti. Bende hemen peşinden inmiş ve çantamı sırtıma taktıktan sonra kapıyı kapatıp abimin kapıyı kitlemesini beklemiştim. Kapıların kitlenme sesini duyduktan sonra eve doğru yürüyen abimin peşinden koşuşturmuştum.

Durmadan yanından geçmiş ve koşa koşa gidip zile uzun uzun basmıştım.  Annem kapıyı açtığında bir köşeye fırlatmak için sırtımdan indirip elimde tuttuğum çantamı içeriye doğru fırlatmış ve anneme sımsıkı sarılmıştım.

İçeride ki sıcaklık yüzüme vuruyor, harika yemek kokuları burnuma doluyordu. Öyle huzurlu hissettiriyordu ki bu yemek kokuları, lise yıllarımı anımsatıyordu bana. Dersin bitmesi için saydığım dakikaları, yollardan bir rüzgar gibi geçmemi ve eve geldiğimdeki o huzuru anımsatıyordu.

"Canım oğlum, hoş geldin." Sarılmamızı bitirmeden birazcık geri çekilerek yüz yüze gelememizi sağlamış ve "hoş buldum anneciğim." Diyerek bir kere daha sımsıkı sarılmış ardından ayrılmıştık.

"Bakıyorum da pabucum dama atıldı." Annemle birlikte arkamızda küçük bir çocuk gibi ellerini göğsümde bağlayıp dudaklarını büzerek bize doğru konuşan abime bakmıştık.
Ardından annemle tekrar göz göze gelip gülmüş ve abimi de aramıza alıp bir kere daha sarılmıştık birbirimize.

Ardından içeri geçmiştik. Annem beni soru yağmuruna tutmaya başlamıştı bile ama ben onu 'sofrada konuşalım mı annem, bende bir üzerimi değiştireyim hem' diyerek susturmuş ve üzerimi değiştirmek için bir tarafa fırlattığım çantamı alarak odama geçmiştim.

Odamın kapısını açıp içeri girdiğimde odamın o tanıdık kokusu burnuma dolmuştu. Hiç bir şey değişmemişti. Oda özenle temizlenmiş ve yatağıma yeni yıkanmış çarşaflar serilmişti.
Bayılırdım yeni yıkanmış çarşaflara, o güzel kokusu, temiz hissettirmesi ve tenime değen soğukluğu o kadar severdim ki şuan gidip annemi öpücüklere boğmak istiyordum.

Yavaşça odaya girip kapıyı kapatmış ve üzerimi değiştirmek için çantamdan eşofmanlarımı çıkartmıştım. Ardından eşofmanlarımı giyip mutfaktan gelen tabak kaşık seslerine doğru yürümüşüm.

Mutfağa girdiğimde annem "geç yavrum geç, getiriyorum şimdi yemekleri" demişti. "Bu öküz oğlun öyle otursun ben sana yardım ederim annem." Demiştim sofranın baş köşesine oturmuş telefona bakan abime ithafen "Otur oğlum sen yorulmuşsundur ben hallederim." Annemin sözlerini dinlememiş ve ocağın üzerinde duran yemeklerden birini alarak sofraya götürmüştüm. Ardından annem de diğer yemeği getirmiş ve "başka bir şey yok oturabilirsin oğlum" demişti.

Ben abimin sağ çaprazındaki annemde sol çaprazındaki sandalyelere oturmuştu. Ardından tabaklara yemekler konmuş ve hoş sohbetler eşliğinde yenmişti.

Annem ve abime bir haftalık okul hayatımı en ince ayrıntısına kadar anlatmıştım ama asıl en büyük ayrıntıdan yani taehyungdan fazla bahsetmemiştim. Çünkü jimin'in fark ettiği şeyi onların da fark etmesini istemiyordum.

Ama abim çok meraklı bir insan olduğu için onu ayrıca sorma uğraşında bulunmuştu.
"Taehyung ile konuşuyor musunuz?" Ağzımdaki yemeği çiğnerken vereceğim cevabı kafamda ölçüp tartmış ve yuttuktan sonra konuşmuştum. "Aaa evet konuşuyoruz. Hatta anne oğlun üniversitedeki ilk görevini aldı. Yoklama görevlisi oldum, yani taehyung beni yoklama görevlisi yaptı."

"O neymiş be ben ilk defa duyuyorum." Demişti abim kaşığındaki yemeği ağzına atmadan önce. "Sen cahilsin sen bilmezsin. Yoklama kağıdını gezdiriyorum sınıfta, arkadaşı yerine imza atanlar olmasın diye. Haftada bir de kimin kaç gün gelip gelmediğiyle ilgili çizelgeyi doldurup taehyunga götürüyorum."

TEACHER'S PET Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin