8

743 71 74
                                    


"Hatırlayacağım çünkü şuan iliklerime kadar ayığım."

Jungkook kendinden emin bir şekilde kafasını kaldırmış ve adamın gözlerinin içine bakmıştı.
İlk defa bu adamın üzerinde bir etkisi olduğunu düşünüyordu. Onu şaşırtabilmişti. Onu kandırabilmişti.

Sarhoş taklidini taehyungun duygularından emin olabilmek için yapmıştı. Hareketlerine nasıl tepkiler vereceğini merak etmişti. O yüzden sarhoş taklidi yapmıştı ve başarılı da olduğunu düşünüyordu.

Taehyungun şaşkın suratına bakarken suratında küçük bir tebessüm belirmişti. Ardından adamın bakışlarının dudaklarına kaydığını ve onun da suratına minik bir tebessümün yerleştiğini fark etmişti.

Taehyung gözlerini tekrar jungkookun gözlerini çıkarıp elini çocuğun ensesine atıp kendine doğru çekmiş ve dudaklarını çocuğun kulağına yaklaştırarak konuşmuştu.

"Jungkook, ayık olduğunu biliyorum. Duygularımı öğrenmek için böyle bir oyun oynadığını da biliyorum ve bir şey daha bilmek istiyorum."

Jungkookun gözleri duyduğu her kelimede biraz daha açılmış ve şaşkınlıktan bayılacak gibi olmuştu. Ne yani ava giderken avlanmış mıydı? İlk defa bu adamın üzerinde bir etki yarattığını sansarken iki mislini mi yaşamıştı? Taehyung elini jungkookun ensesinden çektiğinde jungkook adamın kucağından inmek için hareketlenmiş ve ayağa kalkmıştı.

Ardından taehyungun yanına oturmuş ve ellerini kucağında birbirine geçirip kafasını olabildiğince eğerek beklemeye başlamıştı.

"Bak bana jungkook." Taehyung sert ve emrivaki sesiyle konuşsa da jungkook kafasını kaldırıp adamın gözlerine bakamamıştı.
Taehyung biraz sessizce bekledikten sonra koltukta jungkooka doğru kayıp ona daha yakın oturmuş ve çenesini tutup göz göze gelmelerini sağlamıştı.

"Jungkook, korkmana ya da utanmana gerek yok. Ayık olduğunu seni kucağıma aldığımda fark etmiştim zaten. Ortada kızacağım bir şey olsa o zaman kızardım tamam mı?" Taehyung sanki bir çocuğu teselli edercesine konuşmuş ve konuşmasının sonuna tatlı bir gülücük de eklemişti. Eklediği gülücükle jungkookda hafifçe gülümsemiş ve o da konuşmuştu.

"Böyle bir şey yaptığım için özür dilerim. Yapmamalıydım. Düzgünce sormalıydım ama yapamadım. Bende o yüzden böyle bir şeye başvurdum."

"Jungkook, açıklama yapmak zorunda değilsin. Sana kızmadığımı söyledim." Taehyung kendini açıklamaya çalışan çocuğun halini anlamış ve daha da gerilmemesi için ondan açıklama istemediğini söylemişti. Jungkook da küçük bir fısıltıyla teşekkür etmiş, ardından tekrar konuşmaya başlamıştı. "Hem nasıl anladın sen benim sarhoş olmadığımı?"

Taehyung elini yanında oturan çocuğun yanağına koymuş ve başparmağıyla alt dudağının altındaki beni okşamıştı.

"Dudaklarım tenine değdiğinde kızarmaya başladın çünkü."

Bu seferde elini çocuğun yanağından çekip göğüsünün ortasına koymuştu.

"Kalbin hiç olmadığı kadar hızlı attı."

Eli tekrar yerinden kalkmış ve bu seferde çocuğun yüzüne düşen bir iki tutam saçı kulağının arkasına sıkıştırmıştı.

"Ve gözlerin jungkook...gözlerin hiç görmediğim bakışlarla baktılar bana.
Sarhoşluğun yanılsaması olmadan, kötülüğün karanlığı olmadan, sanki bir melekle bakıştım.
Sen bana bir melekle bakışma şansı verdin jungkook."

Jungkook teninde hissettiği dokunuşlara mı yoksa duyduğu sözlere mi odaklanacağını bilmiyordu. Söylediği cümleleri dinlerken yaşamıştı. Kalbi hızlı hatta çok hızlı atıyordu, parmaklarının değdiği yerler alev alev yanıyordu. Kulakları büyük ihtimalle çoktan kıpkırmızı olmuştu ama o asıl bakışlarını merak ediyordu.

TEACHER'S PET Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin