10*

903 68 54
                                    


Jungkook odasının kapısını açıp içeri girdiğinde jimin de banyodan çıkmış ve "geç kaldınız, ne oldu sevgilinizden ayrılamadınız mı?" Diye sormuştu elindeki havluyla saçlarını kuruturken.

"Ne ayrılamaması ya, şu sevmediğim manyak bir hoca vardı ya, taehyunga kafayı takmış. Neymiş sevgilisi varmış her cuma onunla buluşuyormuş falan filan dedi. Bende gittim taehyunga söyledim o da işte bu kadın peşimde olmasın diye ablamı sevgilim diye tanıttım dedi. Bana da söylemişti zaten cuma günleri ablasıyla buluştuğunu o yüzden fazla şaşırmadım." Jungkook nasıl olsa birazdan detaylı bir şekilde anlatacağı için şimdiden kısa bir özet geçmişti konuyu.

Arkadaşı yatağının üzerine oturmuş ve dikkatle çocuğu dinlemişti. Ardından o da olaylara yorumunu katmıştı. "Ya kadın doğru söylüyor, Taehyung yalan söylüyorsa. Bir gün bunun ortaya çıkacağını bildiği için sana önceden öyle dediyse."

"Yaa, jimin saçmalama. sonuçta illaki ortaya çıkacak bir şey için neden yalan söylesin ki?"
Jungkookda çocuğa böyle bir cevap vermiş ama söylerken saçmalığını da fark etmişti.

"Zeki dostum benim. E öyle düşünürsek kimse yalan söylemez, nasıl olsa ortaya çıkacak diye değil mi? Tamam kafanı ben bulandırmış olmayayım ama Sen gene de öylece her dediğine inanma biraz dikkatli davran tamam mı? Sonradan üzülmeni istemeyiz."

Jimin'in söyledikleri jungkookun içinde küçük bir şüphe düşürmüştü. Ama şüphe şüpheydi sonuçta, içine bir kere düştüm mü kurtulması çok zordu. Jungkookda içindeki bu şüpheyi büyütmeden yok etmek istediği için hemen bir çözüm bulması gerektiğini düşünüyordu.

"Nasıl dikkatli davranacağım ki, ne yapacağım?" Jungkook kısa bir düşünme de olsa düşünmüş ve aklına bir şey gelmediği için arkadaşına sorma gereği duymuştu.
Arkadaşı gözlerini tavana dikip biraz düşünüyormuş gibi yapmış ve ardından söze girmişti. "Buldum, ablasıyla tanışmak istediğini söyle."

Jungkook duyduğu cümleyle çok şaşırmış ve "Yuh jimin, daha sevgili olalı kaç gün oldu hemen öyle bir şey istenir mi?" Demişti.

"Sanki git babasından oğlunu iste dedik. Bu kadın sana böyle şeyler söylememiş mi, diyeceksin ki benim içime bir şüphe düştü ablanla tanışmak istiyorum. Zaten ablasıysa bir sorun olmadan tanışırsınız ne var bunda" 

"Ya değilse?" diye sormuştu çocuğun bu seferki açıklamasına karşılık da. "O zaman naneyi yedik."

...

Jungkooku içine düşen şüphe yüzünden bir türlü uyku tutmamış o da bir sigaranın iyi geleceğini düşünerek terasa çıkmıştı.

Sigarasını içerken bir yandan da şehri izliyor ve derin düşünceleri içerisinde yüzüyordu.
Jimin'in öne sürdüğü fikre en başta karşı çıksa da içindeki bu şüpheden ablasıyla tanışmadan kurtulamayacağına karar vermişti. Yarın taehyunga bunu söylemek istiyordu ama ona güvenmediğini sanmasını da istemiyordu.

Daha doğrusu düşünceleri içinde yüzmüyor boğuluyordu.

Kendisini düşüncelerine o kadar kaptırmıştı ki kendisine seslenen çocuğu üçüncü seferde anca fark edebilmişti. Kafasını sesin geldiği yöne çevirdiğinde jisungu görmüş ve ağzı kocaman açılmıştı. "Sigaranı tek başına içmene gönlüm el vermedi." Demişti jisung cebinden sigara paketini çıkartırken.

"Jisung, hiç söylemedim geldiğini, ne zaman geldin?" Jungkook ilk şoku atlattığında konuşabilmiş ve sigarasından derin bir nefes çeken çocuğun omzuna elini atmıştı.

"Bu akşam geldim. Akşam olduğu için de rahatsız etmek istemedim. Sabah okula giderken ya da okulda illaki görüşürüz diye." Jisungun çektiği duman o konuşurken dudakları arasından akıp gitmişti. Jungkookda onu kafasını sallayarak dinlemiş ve lafı bitince konuşmaya başlamıştı.

TEACHER'S PET Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin