7

738 82 115
                                    

Pazartesi olan olaydan sonra günler çok hızlı geçmişti. Pazartesi olan kötü olay için canım sıkılsa da güzel olan olaylar daha ağır basmıştı sanki. Çünkü mutlu bir hafta geçirmiştim.

Taehyungun tahmin ettiği gibi jisung bir hafta boyunca derslere gelmemişti. Onu bir kere aramış ve iyi olup olmadığını sormuştum.
İyi olduğunu biraz toplarladığını ama minhonun daha iyi olana kadar yurda geri dönemsine izin vermediğini söylemişti.

Daha sonra tekrar aramamıştım. İyi olup yurda döndüğünde haberim olurdu herhalde.
Sahi, madem sevgilisinin evinde kalabiliyor neden yurda geri dönüyor ki.  Yol mu uzak acaba? Ya da ailesi mi izin vermiyor? Yada ailesi bir adamla çıktığını biliyor mu?

Haddim olmayan şeyleri düşünmeye bayılıyordum cidden.  Biraz sonra jimin odaya gelmişti. Banyoya girip duş aldıktan sonra benim gibi yatağına uzanmıştı o da.

"Napsak ki, ben çok sıkıldım." Diye sormuştum yatağımın üzerinde bağdaş kurmaya çalışırken. O da bakışlarını bana çevirmiş ve "dışarı mı çıksak?" Demişti. Ama hiç bir yer bilmiyorduk ki.

"Hiç bir yer bilmiyoruz ki nereye gideceğiz."
Diye sormuştum aklımdan geçen soruyu. Sonra o da aynı benim gibi yatağının üzerinde oturur pozisyona gelmiş ve "bir yer bilmiyoruz diye dışarı çıkmazsak nasıl farklı yerler öğrenebiliriz acaba." Diye sormuş ve ayağa kalkıp masasına doğru yürürken devam etmişti sözlerine. "Doğruya senin profesörün gezdirecek yarın seni."

"Sorma ya, ne yapacağım ben yarın. Tamam sözde proje yapacağız ama bana hiçbir şey söylendi ki. Nerede yapacağız, kaç saat sürecek, yurda ne zaman döneceğim? Bir sürü soru." Sanki bu lafı bekliyormuş gibi hızlı hızlı konuşmuştum.

"1880li yıllarda bir alet icat edildi adı da telefon biliyor musun onu? Heh insanlar onunla iletişim kuruyor ya hani. Mesaj mı atsan acaba." Diye dalga geçerek konuşmuş ve sandalyesine oturmuştu.

"Bi bu gün görmedim zaten. Meraklı gibi bir de mesaj mı atayım." Diye cevaplamıştım bende onun dalga geçen sözlerini. "Meraklı değilsin sanki de konuşuyorsun. Neyse boşver akışına bırakırsın artık biz dışarı çıkalım hadi yapacak bir şeyler buluruz illaki." Demiş ve sandalyeden kalkıp dolabına doğru yürümeye başlamıştı.

Bende "tamam hadi gidelim o zaman." Demiş ve dolabıma yönelmiştim. Biraz sonra ikimiz de hazır olduğumuzda dışarıya çıkmıştık.

Önce sinemaya gidip film izlemiş ardından dışarıda bi yemek yiyip yurda geri dönmüştük. Malum saat çok geç olursa dışarıda kalabilirdik.

"En azından çıktık sonuçta. Sinema salonunu ve bir mekanı öğrenmiş olduk. Verimli bir geceydi benimle geldiğin için teşekkür ederim." Demiştim yurdun odasından içeriye girerken.

"Rica ederim. Doğru söylüyorsun bu arada hiçbir şey yapmadan burada oturmaktan iyidir." Diye cevaplamıştı o da beni.

"Sen yat istersen bekleme beni ben sigara içip geleceğim." Gözlerinden uyku akıyordu belliydi. O yüzden beni beklememesini söyleyip terasa çıkmış ve bir sigara yakmıştım.

...

Ertesi sabah uyuyabildiğim kadar uyumuştum. Saat 11.30 gibi kalktığımda telefonumu elime almıştım ki taehyungdan gelen mesaji görmüştüm.

Mesajda,  'Bi değişiklik yoksa saat beşte yurdun önündeyim haberin olsun.' Diyordu.
Bende mesajı 'bi değişiklik yok. Olabilirsin.' Diye cevaplamıştım.

Ardından kalkıp uzun bir duş almış ve kahvaltıya inmiştim. Kahvaltımı edip geri odama çıktığımda biraz daha vaktim olduğunu düşünüp biraz daha telefonla ilgilenmiştim.

TEACHER'S PET Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin