58. not

1K 141 41
                                    

Fikret Akhisar.
Ankara.

Saat 6.30

Önceleri bir derdim vardı derdim. Kızımın annesi beni terk etti, annesiz büyüyecek diye dert yanardım. Üzülürdüm.

Şimdi bir dert, olmuştu bin dert.

Birkaç ay içinde dünyanın gerçekliği yüzüme yumruklar indirmişti. Ben neye üzülmüşüm dedirtti. Başkasının derdini görmeden kendi derdimi dertten saymışım meğer.

Yılmaz Ali, Irmak'ın değerlisi. Çocukluğu. Lorin, hiç tanımadığım ama göğsünde yaralar büyüten, yâr dediğine hâlâ sağken bile yetişemeyen.

Kars yolunda anladım bazı şeyleri. İnsanlar aslında neler çekiyor, neleri geride bırakıyor gördüm.

Irmak hayatını geride bırakmış, bambaşka bir yere taşınmış- ailesi olmasına rağmen yalnızlığı seçmişti.

Kimin gücü yeterdi.
Kim cesaret ederdi.
Irmak yapmıştı. Kendisini düşünmeden, yarın ne olur demeden bırakmıştı.

Benim derdim dert değilmiş, dolaşınca anladım.

Saatlerdir banyo fayansına çökmüş üstüne bir damla suyu dökmek için bekleyen Irmak hâlâ üşüyordu.

Yol boyunca iyiydi. Toparlanmıştı sandım.
Tokat'a kadar direksiyon sallamıştım ama ondan sonra izin vermemiş Ankara'ya kadar direksiyon başına kendi oturmuştu. Düşünceli değildi, üzgündü sadece. Belli etmemişti hiçbir şeyi. Ta ki araba Ankara'da durana kadar.

Eve gelmiştik. İsar'ı uyutmuş yatağına yatırmıştım ama Irmak için aynı şeyler geçerli değildi.

Yıkanmak istediğini söylemiş, banyoya geçmişti. Ama dakikalardır yarı çıplak öylece duruyordu.

İnsanlar neler yaşıyor diye düşündüm, başlarına neler geliyor da belli etmiyorlar. Bizim elimiz yansa dünya yandı sanarız.

Gözümün önünde acı çekene nasıl yaklaşacağım, nasıl teselli edeceğim bilmiyorum. Bir ziyaret ne hale getirdi yüzü daim gülen Irmak'ı. Acaba ölüm haberini alınca ne yapmıştı, nasıl sakinleşmiş, nasıl devam etmişti?

Düşünmeden edemedim.

Duş başlığını yavaş yavaş vücuduna tutarken hafifçe irkildi. Sırtını sıvazladım.
Yıkanmak istiyordu ama yapamıyordu. Elimden geldiğince yardım etmeye çalıştım.

Uykusuzduk.

Yorgun.

Avuçlarıma aldığım şampuanı saçlarına karıştırırken bu sefer kendine gelmiş hâlde, kendini tamamen bana bıraktı. Sırtını bana döndürdü.

İncitmeden.
Daha çok iz bırakmadan onu yıkamaya koyuldum. Bir kız babası olmak beni deneyimli bir adam yapmıştı. Şikayetçi değildim.

Onun darmadağın haline belki bir çare, benim parmak uçlarımdan gelirdi.

🌸

7.30

Gözyaşları artık durmuştu. Çarşafı üstüne kadar çekmiş, onu da göğsüme uzatmıştım.

Kısık kısık aldığı nefesler hâlâ yaşadığına şükrettirirken saçlarını kurutmama izin vermediği için hâlâ ıslaklık boynuma dokunuyordu.

İsar sağımda uyuyor, Irmak solumda.

Her zamanki gibi yer yatağımızı hazırlamış içine yuvarlanmıştık.

Gün henüz doğmamış olsa da dünyanın rengi yavaş yavaş açılıyordu. Kırmızılık gökyüzünde yer etmeye başlamış, güneşe hazırlık yapma telaşına girmişti.

Sefilist |Yarı Texting (Tamamlandı)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin