40. not

3.6K 402 192
                                    

Bu bölüm önceki bölümlerin devamı, istediğiniz gibi kaldığımız yerden devam ediyoruz.

Oy ve yorumsuz geçmeyelim lütfen. Beni motive edecek tek şey sizleri görmek, bilmek.

Ve lütfen sefilist ile ilgili bir şeyler paylaştığınızda #sefilist etiketini kullanmayı unutmayın. Böyle böyle büyüyeceğiz.🧚‍♀️

Sevgiyle, keyifli okumalar.

Fikret.

Vedalar.
Şehirden çok insanlara edilen vedalar insanın içini derin bir mateme çeviriyordu.

Tren garında onun gözlerine bakarken huzurla aldığım nefes benden bir adım geriye giderse kaybolup gidecekti. İnsan insanın göğsünü ferahlatır mı? Ne bileyim ben, dert bilirim, dert edeni, terk edip gidenden başka.

Irmak, İsar'ın bacaklarına attığı bilmem kaçıncı çimdikten sonra kendine gelmiş ve benimle vedalaşmak için ilk adımı atmıştı.

"Teşekkür ederim, dünden bugüne olanlar için." dedi, kelimeler ağzında ağırlık yaptı. "Tabii dava edilmiş olmam gerçeğini unutmuş değilim, ayağını denk al çünkü intikam almadan durmam," dedi işaret parmağını bana doğru salladı. Ciddi durma saniyesi iki falandı.

Ofladım. "Hâlâ orada mısın?"

"Ya nerede olacaktım beyefendi?"

"Özür dilerim, yaptığım yanlıştı." dedim, gram gurur muhabbetine takılmadım. Çünkü yaptığımın yanlış olduğunu biliyordum, ama pişman mıydım, hayır. Yine olsa yine yapar mıydım, evet. Neden çünkü onu görmüştüm ve onu görmek yaptığım büyük hatanın en güzel parçası olmuştu.

"Yaptığın yanlıştı." dedi İsar'a bakarken, "ama sonuçları güzeldi." Göz kırpmayı ihmal etmedi. Yüzüne gelen saçları toplarken anlık bakışları durdu. "Vedalaşalım madem," deyip kollarını genişçe açtı.

Bunu beklemediğim için biraz şaşırdım.

"Hayır mı?" diye tuhaf bir soru sorarken aslında alay ettiğini İsar'ı sağ tarafıma alıp, sol tarafımı da Irmak'a çevirip sarıldığımda anlamıştım.

Açık kolları sırtımda kapandı. Hem bana, hem İsar'a güçlü bir şekilde sarıldı. Sanki hayatı boyunca kimseye sarılmamış gibi, sanki hayatım boyunca kimse bana sarılmamış gibi.

Bana güneşli bir haziran gününü hatırlatan kokusu, yazın ortasında büyüyen çiçekleri anımsatmıştı. Sahi Irmak, dünya böylesi güzel mi kokuyordu?

"Sizi tanıdığım için mutluyum," diye fısıldaması ruhuma göre ayarlanmış bir ilaç olmuştu. "İyi bakın kendinize." dediğinde tek kolumla ona aynı onun gibi sarıldım.

"Bir daha görüşmeyecekmişiz gibi konuşuyorsun." dedim, santimle geriye çekildi.

"Görüşecek miyiz?"

"İstersen evet," dedim, en azından ben istiyordum.

"Benim için fark etmez," dedi, İsar'a baktı. Bana bakmamak için mi yapıyordu bilmiyordum ama yüzünü sık sık benden çeviriyordu. "Ararım sizi, görüntülü konuşuruz... Gelirsiniz, Kars'a yani. Sizin için trende yer ayırırım, yeter ki geliyoruz de." demesi nedense içimde beş yaşında bir çocuğun mutluluğunu eklemişti.

Gel demesini beklemediğim için bir şaşkın bakışlara maruz kalmıştı. Gelmek isterdim, elbette... Seni tekrar görmek isterdim. Seninle konuşmak iyi geliyor Irmak, bilmesen bile iyi geliyorsun. Bu düşünceleri önceden olsa düşünmezdim ama artık onu tanıyor, kcindeki hisleri biliyordum.

Sefilist |Yarı Texting (Tamamlandı)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin