1

773 73 43
                                    

kitabı karina'nın sevgili haberleri çıktıktan sonra kendi şizofren ruhumu beslemek için yazdım

okuyacaklarınız genel olarak winrina shipperlarının (bizim) tatmin isteğini gidermeyi amaçlıyor ve hali hazırda aespa grubunun üyeleri olan karina'yla winter arasındaki yasak aşkı konu alıyor

önyargılarınızı sikip atın ve gerçek buymuş gibi davranın (ben öyle yapıyorum)

tşk

------------------------------------------------





"elini tutmak istiyorum." söylediğim şeye takılmadan AVM'de ilerlemeye devam ettiğinde, sabır dilercesine peşinden gitmeye devam etmiştim. halka açık ortamlarda özellikle buz gibiydi. "Minjeong." ilgisini çekmek için tekrar seslendiğimdeyse en sonunda hızlı adımları yavaşlamış ve yetişebilmiştim ona.

"olmaz." bana bakma gereği bile duymadan bunu söylediğinde bir tane ensesine çakasım gelmemiş değildi. zaten kırmızı saçlarını üstten bir topuzla, beceriksizce topladığı için ensesi açıktı. tak diye çakacaktım aslında ama bu seferlik görmezden gelebilirdim.

aynı zamanda şöyle bir husus vardı, o inatçıysa ben daha da inatçıydım.

her ne kadar istemediğini söylemiş olsa da, bana sinirli olduğu için böyle davrandığını gayet iyi bildiğimden hiçbir şey demeden koluna girmiş ve yürümeye devam etmiştim.

istese bile şu anda kolumdan ayrılıp bana itiraz edemezdi çünkü etrafta bizi izleyen insanlar olduğunun o da gayet iyi farkındaydı ve aramızda olan bir sorunu medyaya yansıtmanın sonuçlarını biliyordu. 

durumu kabul edip, umutsuzca "bi' rahat vermiyorsun." dediğindeyse keyfim yerine gelerek yürümeye devam etmiştim.

ben yerine gelen moralimle hangi mağazaya gireceğimize karar vermeye çalışırken, bir yandan gözümün ucuyla Minjeong'a bakıyordum. kendisi yüzünde mimik oynamazken yürümeye devam ediyor ve benim yaptığım gibi mağazalara bakınıyordu.

neden bu kadar kızmıştı ki? bu kadar kızacağı bir olay mıydı bu?

aklımdaki düşünceler tekrar kaybolmama sebep olacakmış gibi hissettirdiğinde, derin bir nefes alarak rastgele bir mağazaya doğru ilerlemeye başlamıştım.

mümkün olduğunca bunları düşünmemem lazımdı çünkü düşündükçe çıkmaza girdiğimi hissediyordum ve benim şu anki önceliğim kesinlikle Minjeong'un gönlünü alabilmekti. onu bir şekilde ikna etmek ve tekrar eski düzenimize dönmek istiyordum. bunu yapmak içinde en önemlisi sakin kalabilmemdi.

yine derin bir nefes alırken, peşimde sürüklediğim kızıl kafaya dönmüş ve getirdiğim bu mağazaya olan tepkisini anlamaya çalışmıştım. kendimde oldukça rastgele bir şekilde karar verdiğimden çok bir fikrim olmasa da giysiler gayet yeterli duruyordu. etrafta gezinen gözleri en sonunda bir yere odaklandığındaysa "ben şuradaki kapşonlulara bakacağım." demiş ve benimle göz teması kurmaya zahmet bile etmeden o tarafa doğru ilerlemeye başlamıştı.

beni bu şekilde umursamamasına daha kaç gün dayanabilirdim bilmiyordum ama tribini çekmezsem sinirinin geçmeyeceğini de bir yandan bildiğimden elimden boyun bükmekten başka hiçbir şey gelmiyordu. en azından söylediğim şeyleri tekrar önemsemeye başlayana kadar onun peşinden ayrılmaya niyetli değildim. sonuçta bir zaman sonra o da dayanamayacaktı ayrı olmamıza ve iradesi zayıflayacaktı.

sakince kapşonlulara bakan bedeni izlerken bile aklımdan eski anılarımız çıkmıyordu. Minjeong benim aksime oldukça sakin ve zarif biriydi, böyle olduğu için her ne kadar duygularını çok göstermese bile ben içinde ne kadar düşünceli aynı zamanda da etrafındaki insanlara karşı dikkatli olduğunu biliyordum. konuşmayı çok sevmiyordu belki ama her zaman çevresini gözler ve kimseyi kırmamaya çalışırdı. bende bu yönüne aşık olmuştum sanırım.

idol • winrinaHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin