pardon fall guys oynamakla meşguldüm ama telafisi olarak jakuzide sikiştiler daha nolsun (bana küfür edecek herkese çelik ayna🖕🏿)
burdan taşaklarımla fantezi kuran elemana selamlar🖐🏿👽
------------------------------------------------
otel odası, şehir manzarası, uzun zamandır yediğim en lezzetli yemek, Minjeong ve Minjeong'un beyaz saçları.
odanın loş ışığı ve şarap eşliğinde yediğimiz yemek yeterince iyi değilmiş gibi, bir de Minjeong'un meleksi görünümüne maruz kalıyordum. onun gözleri şehrin oldukça net manzarasında gezinirken, bense bu kutsanmış görüntüyle başbaşaydım. gerçekten 'Winter' ismini sonuna kadar hak ediyordu. özellikle şu anki haliyle kışın gökyüzünden süzülen bir kar tanesinden farkı yoktu.
beyaz saçları, soluk teni ve bunların eşlikçisi beyaz tişörtü. insanların melek olarak tanımladığı şey zaten bu değil miydi? illa gökten düşmesi mi gerekiyordu?
derin bir nefes alarak bakışlarını bana döndürdüğündeyse, kendime gelmiş ve yapacağı şeyi beklemeye başlamıştım.
o ise sadece "Jimin." diye mırıldanmış ve bir süre susmuştu. "o adamla yemeğe mi çıkacaksın?" açıkçası bu kadar direkt sormasını beklemiyordum. gerçi, her ne kadar 'o adam' diyerek hitap etmiş olsa da lafı dolandırmaya da gerek yoktu.
"aslında çıkmam gerekiyordu fakat ben reddettim." sorarcasına ve şaşkınlıkla baktığında gülümsemeden edememiştim. büyük ihtimalle duyduğu dedikodular yüzünden tüm gün kafasında bunlar dolanmıştı. "yani, illa Jaewook'la görüntü vermem gerekmiyor, bu yüzden reddetmem zor olmadı."
o da hafifçe gülümsemeye başlamıştı. "eğer fikir değiştirirsen hemen bana söyle tamam mı? onunla buluşacaksan bilmem lazım."
her ne kadar bu kıskanç halleri gözüme tatlı geliyor olsa da bir yandan bu kadar endişeli olması kalbimi kırıyordu. "öyle bir şey olmayacak." demiştim, hayal kırıklığımı gizlemeye çalışarak. ben güvenilmez biri değildim ve gözüm ondan başkasını da görmüyordu. aynı zamanda, bir kere söylememiş olmam bir daha ondan bir şey gizleyeceğim anlamına da gelmiyordu.
hissettiği bu güvensizliği nasıl geçireceğim hakkındaysa pek bir fikrim yoktu. birkaç güzel söz yeterli olur muydu ki?
bu sefer daha sakin bir ses tonuyla. "baksana." dediğinde tekrar ona odaklanmıştım. "günün nasıl geçti? çekimler çok zorladı mı?"
büyük ihtimalle o da daha fazla uzatmak istemiyordu bu konuyu, ki haksız da sayılmazdı. haberler yüzünden, birkaç dakikalığına internete girdiğimde bile yeterince bunalıyordum. kısacası başbaşa kaldığımız bu sürede zamanımı tamamen ona ayırmayı tercih ederdim.
"her zamanki gibiydi. çok yorulmadım aslında ama duş alsam iyi olurdu."
dediklerimi onaylar biçimde kafa sallarken tabağında kalan son lokmayı da ağzına atmıştı. "aslında," dikkatimi çekmek için bunu söylemesinin hemen ardından kafasıyla balkonu işaret etti. "az önce sen tuvaletteyken odayı biraz inceledim ve balkonda jakuzi gördüm. girmek ister misin?"
hafif flörtöz bir tavırla bunu dediğinde, ne kadar hoşuma gittiğini gizlemeye çalışarak balkona doğru bakmıştım.
açıkçası balkonda olması biraz garip olsa da, yerden yaklaşık yirmi kat yukarda olduğumuz için çok bir sorun olacağını düşünmüyordum. yani onunla çıplak bir şekilde jakuziye girmem sorun olmamalıydı. çok girmek istediğim için değildi tabii ki ama hangi psikopat bizi burda bulabilirdi ki? bizim bile son dakika geleceğimizden haberimiz olmuştu ve yakın mesafe harici yüzümüzün gözükmesi imkansızdı. kısacası girmemizde hiçbir sorun yoktu. çokta girmeye meraklı değildim tabii ama girsek fena olmazdı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
idol • winrina
Fanfictiontüm medyadan gizli bir şekilde ilişki yaşayan karina ve winter ikilisi, şirketin karina için ayarladığı sevgili olayları yüzünden zor zamanlar geçirmeye başlar. özellikle winter'ın gönlünü almaya çalışan karina için bu dönem daha da yorucu olur. [dü...