2

439 60 69
                                    

sonunda eve geldiğimizde harekete geçmem gerekiyordu ama ben kendimde Minjeong'la konuşacak gücü bile bulamıyordum.

tükenmişlik hissiyle dolup taşan bedenim yüzündendi bu büyük ihtimalle fakat bir şekilde o konuşmayı yapmalı ve 'sevgili' saçmalıklarını açıklamalıydım ona.

şirketin yaklaşık bir hafta önce benimle özel olarak görüştüğü bir konuydu ve kabul edip etmemek arasında her ne kadar kalmış olsam da en sonunda kabul etmemin daha mantıklı olduğuna karar vermiştim. çoğu kişinin kınayacağı ve karşı çıkacağı bir şey bile olsa, teklifi yine olsa yine kabul ederdim.

evet Minjeong'la sevgiliydim ve evet onu her şeyden daha çok seviyordum ama medyanın bu kadar önünde olan kişiler olarak kendimizi açık edemeyeceğimizde gün gibi ortadaydı. bende istiyordum insanların önünde kendimi tutmamak, konserdeyken şarkıyı onun gözlerinin içine bakarak söyleyebilmek ve en önemlisi, herkese onu sevdiğimi duyurabilmek. tüm bunları o kadar çok istiyordum ki, en büyük korkum ona hissettiğim duygular olmuştu. ben bir gün kendimi tutamamaktan korkar olmuştum, medyanın önünde onu öpüp her şeyi mahvetmekten deli gibi korkar olmuştum.

bunları onu sevmekten vazgeçtiğim için söylemiyordum. bunları söylüyorum çünkü ne yaptıysam ikimiz için yapmıştım ben.

korkularımın esiri olmaktansa sahte bir sevgilinin her şeyi çözebileceğini fark ettiğimde hiç düşünmeden kabul etmiş ve aslında en büyük belayı başıma açmıştım. Minjeong'la daha rahat bir şekilde zamanımı geçirebilmek için, başka biriyle sevgiliyim ayaklarına yatma planım yüz seksen derece dönmüş ve hamburgerden çıkartılan yanlız bir turşuya dönüşmüştüm.

ama bu benim hatamdı. öğrendiğimde Minjeong'a haber vermeden kabul ettiğim ve bir kaç gün boyunca bunu söylemediğim için hata tamamen bendeydi. tam söyleyeceğim gün, daha ben söyleyemeden şirketteki dedikodulardan öğrenmesi ise tuzu biberi olmuş ve beni daha içinden çıkamayacağım sefil bir duruma sokmuştu.

keşke açıklama yapmama izin verseydi. keşke neden bunu yaptığımı düzgünce dinleseydi. keşke kabul etmeden önce salaklık yapmasaydım ve önce ona haber verseydim.

hala Lee Jaewook'la yaptığım anlaşma gerçekleşmemiş ve medyaya bir şey söylenmemiş olsa da yaptıklarımı geri alabileceğim bir noktada değildim, zaten şirketin reddetmeme izin vereceğini sanmıyordum. henüz bir hafta olmuş olması hiçbir şeyi değiştirmediği gibi SM'in medyaya düşmek için ne kadar çabaladığını bir kez daha görmemi sağlamıştı. son albüm çıkalı o kadar zaman bile geçmemişken daha fazla gündemde olmamız için ellerinden gelen her şeyi yapıyorlardı gerçekten ve bu 'her şey'in ucu en çok bana dokunmuştu.

diğer şeyler gerçekten umurumda değildi. medyanın hakkımda ne diyeceği, insanların tepkileri, nefretleri, bu yaptığım şey mantıklı mıydı falan artık gerçekten umurumda değildi. tek istediğim Minjeong'un yanıma geri gelmesiydi.

bugün yaşadığımız küçük öpüşme bile o kadar iyi gelmişti ki bana etkisinden henüz çıkabilmiştim. Minjeong'un daha da mesafe koyması ve hala yüzüme bakmaması ise cabası olmuştu.

cidden Minjeong'a kendimi nasıl affettireceğimi o kadar bilemez durumdaydım ki, bu olana kadar odamandan çıkmak istemiyordum. akşam yemeği saatinin yavaştan geldiğini de gayet iyi biliyordum ama bugün iştahım kapanmıştı ve Minjeong'la beraber yemek yerken ağlayabilirdim. -belki de bugün yememeliydim-

evet kesinlikle en iyisi odamda kalıp ağır yaşamlar izlemekti. hem bu şekilde obez olucam korkusuyla iştahımda kapanırdı hem de uykum erkenden gelirdi ama bunu da yapamazdım sanırım. genelde ağır yaşamları Minjeong'la izlerdik biz. izlerken benim kapanan iştahıma karşıt onun acıkması aklıma geldiğinde yine ağlayabilirdim ve ağır yaşamlar izlerken ağlamak hayatımda yapabileceğim en yıkık şey olurdu. -sanki yeterince yıkık değilmişim gibi-

idol • winrinaHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin