iki saatin sonunda hem pastamız hem de makarnamız bitmişti makarnayı yediğimizde sohbet edip Kirazın şakalarına gülüyorduk
yemek işi bittikten sonra pastalarımızdan keserek masaya koyduk
" Açelya telefonun çalıyor galiba " dedi Pars ama ben bir ses duymuyordum
" ben bir şey duymuyorum "
" duydum ben kapandı herhalde gidip bir baksana " garip davranıyordu ama onunla şu an uğraşamazdım bu yüzden mutfaktan çıkarak salonda şarjda duran telefonumun yanına gittim ve tahmin ettiğim gibi bir arama yoktu kısa süre sonra tekrar mutfağa yöneldim
" arama filan.... " yok diyecektim ki Kiraz ve Parsın elinde üstünde mum olan bir pasta vardı ve o anda dank etti yarın benim doğrum günümdü ve ağzım açık bir şekilde sırıtıyordum resmen
" iyi ki doğdun Açelya abla " dedi Kiraz gülümseyerek
yavaş adımlarla onlara daha da yanaştığımda bende güldüm
" teşekkür ederim tatlım " dedim ve yanaklarından öptüm ardından Parsa dönerek
" nerden bildin doğum günüm olduğunu "
" sen benim karım değil misin tabi ki bileceğim " dedi şakayla karışık
" teşekkür ederim çok güzel bir sürpriz oldu "
" önemli değil hadi mumun eriyor " dediğinde gülerek tam üfleyecektim ki Kiraz araya girdi
" dur dilek tutman lazım "
" dilek mi "
" evet "
" peki " dedim ve düşünmeye başladım sanırım şu an dileyebileceğim tek şey babamın salığıydı ama bonus olarak onlardan ayrılmamayı diledim ve mumu üfledim
" ne diledin ne diledin "
" söylersem gerçekleşmez ki "
" ama ya " dedi mızmız bir şekilde ardından tekrar gülerek
" hadi pasta yiyeliiim " ruh halinin değişim hızı gülmeme sebep oldu
pastamızı yedikten sonra Kiraz uykusunun geldiğini söyleyerek Parsla birlikte yukarı çıktı bende mutfağı toparlayarak salona geçtim ve şöminenin karşısında karanlıkta oturmaya başladım Pars ise kısa süre sonra geri döndüğünde
" hızlı uyudu " dedi ve karşıma oturdu
" çok yorulmuştu " yalnız kaldığımızda konuşmasını beceremiyorduk
" sana bir şey sorabilir miyim " diyerek sessizliği bozdu
" sor "
" bana hala kızgın mısın... yaşadığın şeylerden dolayı "
" hangisinden " dediğimde burukça gülümsedi
" haklısın benim yüzümden çok fazla olay yaşadın "
" unuttum ben artık bir önemi yok "
" gerçekten mi yani kızgın değil misin bana "
" yaşadığım şeylerin hepsini sana yükleyemem sonuçta karşılıklı bir karardı ama eğer Şahin konusundan bahsediyorsan...." dedim ve duraksadım ve bakışlarımı ondan çekerek oturduğum yerde bağdaş kurdum ve kucağıma bir yastık alarak parmaklarımla oynamaya başladım
" çok canım yandı Pars daha önce hiç yaşamadığım şeyler yaşadım çok korkunçtu ama... senin suçun değildi böyle olacağını bilemezdin hem beni kurtarmak için elinden geleni yapmışken seni suçlayamam " dediğimde parmaklarımla oynamaya devam ediyordum çünkü gözlerine bakamıyordum o ise yerinden kalkarak yanıma geldi ardından elimi tutarak ona bakmamı sağladı
" daha önce özür dilemiştim biliyorum ama yine de..." derken lafını kestim
" dileme... benden artık özür dileme Pars açılan yaraların kabuk bağlamasına izin ver ve bana daha fazla o günü hatırlatma bırak unutalım " gözümün dolmasını yine engelleyemedim
" peki ama bundan sonra asla böyle şeyler yaşamayacaksın artık korkmayacaksın kalbin kırılmayacak ve canın yanmayacak sana söz veriyorum " bana çok yakın oturuyordu ve bu şekilde konuşurken bu iyi değildi
" neden gözlerini sürekli benden kaçırıyorsun " çünkü bakarsam yanlış bir karar vereceğim
" bilerek olmuyor " dedim ve gözüne bakmaya çalıştım ama bir kaç saniye sonra tekrar yere odaklandım
" gözlerime bak " diyerek bir elimi bıraktı ve yüzüme çıkarttı
" yapma "
" neden neyden çekiniyorsun " bir şeyler hissediyordum ama bunları itiraf etmekten çekiniyordum
" yapma dedim Pars " dediğimde inatla daha da yakınlaştı nefesimiz birbirimize çarpıyordu
" neyi " bilerek yapıyordu bir şeyler duymak istiyordu bana daha da yakınlaşacakken birden ondan uzaklaşarak ayağa kalktım ve tekrar ona döndüm
" bir daha sakın böyle bir şey yapma bana bir daha sakın yanaşma " dediğimde sinirle ayağa kalktı ve bana doğru adımlar attı
" neyden çekiniyorsun Açelya söylesene otelde de aynısını yaptın benden uzak durmaya çalıştın neden "
" çünkü öyle olması gerekiyor " dediğimde daha da yanaştı
" doğru cevap bu değil " duvara çarpmamla durmam bir oldu
" sen söyle o zaman sen neden hep benim yanımdasın neden bana yanaşıyorsun neden bana dokunuyorsun neden "
" belli değil mi " dedi ve iyice üstüme eğildi bana o kadar yakındı ki nefeslerimiz yine birbirine değiyordu
" sus duymak istemiyorum "
" çünkü korkuyorsun " evet korkuyorum
" belki de... olmaz pars yapamam bu yüzden sus sus ki kaldığımız yerden devam edelim bu oyuna "
" oyun mu... oyun mu kaldı Açelya benim hissettiklerim oyunu aşalı çok oldu " dediğinde ellerimi kaldırarak kulaklarımı kapattım
" duymak istemiyorum "
" Şahinin sana dokunduğunu gördüğümde deliye döndüm yaralarını gördüğümde deliye döndüm her gözlerin dolduğunda ağladığında deliye dönüyorum Açelya sana zarar gelmesine dayanamıyorum senin canın acıdığında benim de canım acıyor... ya anlamıyor musun ben sana.... " dediğinde bir kez daha yarıda kestim onu
" söyleme sakın söyleme duymak istemiyorum " dediğimde elini kaldırarak arkamda duran duvara sert bir şekilde vurdu
" neden Açelya neyden korkuyorsun "
" biz birbirimizle bir çıkar uğruna evlendik Pars biz bu gerçeğin üstesinden gelemeyiz "
" bu mu yani sebebin çıkar uğruna evlenmemiz mi "
" sen babanın tehdidi yüzünden benimle evlendin bende para için biz bu sebepleri aşamayız Pars " gözyaşlarıma hakim olamıyordum
" bu kadar mı yani başlamadan bitirecek misin "
" bitmek zorunda "dediğimde elini duvardan çekerek doğruldu
" az önce seni gerçekten çok sevebilecek birisini kaybettin " dediğinde bakışlarımı gözlerine kenetledim bu söylediği şey kalbimi kırsa da olması gereken buydu
" iyi ki doğdun Açelya "
KISA BİR BÖLÜM OLDU AMA BÖYLE BİTİRMEK İSTEDİM BU KONUŞMALARIN ARDINDAN BAŞKA BİR ŞEY YAZAMAZDIM :)

ŞİMDİ OKUDUĞUN
FORMALİTE
Fiksyen Remajaİflasın eşiğinde olan Açelya ailesini kurtarmak için büyük bir fedakarlık yapar ve hiç istemediği bir evliliğe sürgün edilir