2

224 19 0
                                    

Kral ve kıraliçe tahtında oturuyor iki oğlu yanlarında ayakta duruyordu. Ve onu gördüm...

Gözleri dünkü gibi parıl parıl parlıyordu. Yıldızları utandıracak cinstendi. Kral konuşmaya başladı.

"Eşimde bende ne yazıkki artık çok yaşlıyız. Artık krallığı yönetebilecek gücü bulamıyoruz. "

Etraf o kadar sesizdiki tek bir kuş uçmuyor rüzgar esmiyordu. Doğa bile susmuştu. Bu durum bana krallığımın çöküşünü hatırlattı. O zaman kıyamet kopuyor gibiydi ama ben hiçbirşey duymuyordum yada duymak istemiyordum. Saray yanıyordu çevresindeki evlerde öyle ama saraydan daha şiddetli yanan birşey vardı o da benim yüreğim.

Birinin bana çarpmasıyla kendime geldim. Adam benden sesizce özür dileyerek Kralı dinlemeye devam etti ve bende öyle.

"Bu zamana kadar krallığı kusursuz bir şekilde yönettiğime inanıyorum ve oğullarımın benden daha iyi kral olacağına eminim. Ama bir ülkeye iki kral fazla ve aralarında çatışma çıkmaması için gelecekteki Kralı ben ve eşim seçicez ve yeni kral ben öldükten sonra o olucak. "

Ve konuşmaya devam etti bense hep aynı kişiye bakıyordum. Buraya bir yılı aşkın süre önce gelmiştim ama kralın oğlu olmasına rağmen onu hiç görmemiştim gerçi kralın diğer oğlunuda hiç görmemiştim. Çalışmakla meşgul olmalılardı. Daha sonra arkaya doğru ilerledim duyacağımı duşmuştum ve artık bu kalabalığın içinde daha fazla durmak istemiyordum.

Zar zor kalabalığın içinden çıktıktan sonra en yakın arkadaşımı gördüm ve seslendim. "Felix." arkasını döndü ve birsüre gözleri beni aradı. "Aa jungkook ne yapıyorsun"

"İyiyim sen napıyosun"

Felix ben buraya getirildiğimde bana çok yardımcı olmuştu. Ailesinin maddi durumu gayet iyiydi ve seçkin bir ailesi vardı buna rağmen bana yardım etmişti ve kısa süre içinde arkadaş olmuştuk.

"Felix birşey sorabilirmiyim? "

"Sor tabi ne oldu? "

"Hani şu kralın yanında duran çocuk varya o kim? "

Felix kendini durduramamış ve gülmüştü.

"Jungkook gerçekten kralın oğlunun ismini bilmiyormusun.? "

"Ya gülme ne var . Daha önce hiç görmedim. "

"Tamam tamam. Kralın yanındaki Taehyung. Babasının gözdesi çok disiplinli ve kurallara çok dikat eder. Bana kalırsa kral kesin onu seçicek. Kraliçrenin yanında duranda jimin. Jimin Taehyung'dan küçük ama aralarında bir yaş falan var. Jimin daha rahat ve kendi kafasına göre takılan biri. "

"He tamam sağol. Bencede Taehyung'u seçerler."

Gözlerim adının Taehyung olduğunu öğrendim çocuğa döndü anında gözgöze geldik ama o kafasını çevirmeden doğrudan gözlerime bakıyodu bir süre bakıştıktan sonra başımı aşağı eğdim. Kaldırdığımda artık bana bakmıyordu ama baya tedirgin olmuştum.

Artık insanlar dağalmış işlerinin başına dönmüşlerdi bende odama köpeği kontrol etmeye gittim. Odama girdiğim an bana doğru heyecanla koştu ama havlamadı. Kucağıma almam için zıplıyor şirin hareketler yapıyordu. Dayanamayıp onu kucağıma aldım. "Acıktınmı bakalım. " köpek sanki dediğimi anlarmış gibi kucağımda kpırdanmaya başladı. Onu yere indirip yemeğini verdim.

Çok küçük gözüküyordu büyük ihtimalle yuvasını kaybetmişti bu yaştaki bir köpek annesiz yaşayamazdı. Kararlıydım bu gün ormana geri gidip onun ailesini bulacaktım. Bütün sevdiklerimi krallığımı ve ünvanımı tekbir gecede kaybetmiştim ve bu acı vericiydi. Bunu bir köpek olsa dahi onunda yaşamasını istemiyordum.

İşlerimi bitirdikten sonra ormana geri döndüm ve köpeğin ailesini aramaya başladım. Hava gitgide kararıyordu zaten ağaçlar olduğu için önümü görmekte epey zordu. O anda bir köpek sesi duydum ve bu sesi kucağımdaki köpekte duymuş olucak ki heycanla havlamaya ve kıpırdanmaya başladı.

Sesin geldiği yere ilerledim ve bir köpek sürüsü gördüm. Tıpki şuan kucağımdaki köpeğe benziyorlardı. İçlerinden biri beni gördü ve hırlayarak bana doğru gelmeye başladı. İlk önce korktum ama daha sonra köpeğin annesi olabileceğini düşünüp yavaşça yere eğildim ve köpeği yere koydum.

Yere koyduğum gibi küçük köpek diğer köpeğe doğru koşmaya başladı. Yanına gittiği an birbirlerine sürtünmeye başladılar. Artık annesi olduğundan emindim. Anne köpek bana baktı ve geri döndü sürüye doğru yürümeye başladı. Minik köpekse bana doğru koştu ve bacaklarıma sürtündü. Bende başını okşadım. Saha sonra koşarak ailesinin yanına geri döndü.

Ayağa kalktım ve havanın tamamen karardığını gördüm. O an gerçekten içimin titrediğini hissettim. Geldiğim yoldan geri yürümeye başladım ellerim ve ayaklarım korkudan titriyordu o kadar karanlıktıki önümü çok zor görüyordum. Korkum soğuğu hissetmemi engelliyordu bu benim için bir şanstı çünkü üşüseydim daha zor bir durumda olurdum. Ağaçlar gitgide sıklaşıyor onümü görmeme engel olyorlardı bir adım daha attım ve ayağım bir ipe takıldı. Bunun bir yılan olma düşüncesi içimi yiyordu ama hareket etmemeye çalışıyordum.

Kafamı yavaşça aşağı indirdim gözlerimi kısarak görmeye çalıştım ve bu bir tuzaktı. Yılan olmadığı için içimden şükrettim. Ama bir yandanda tuzağa yakalanmıştım. Gözlerim karanlığa iyice alıştığında üstündeki işlemelerin kim krallığına ait olduğunu gördüğümde bir yandan rahatladım.

Ayağımı kurtarmaya çelıştım ama nafile bu beni çok yormuştu bütün enerjimi kaybetmiştim biraz dinlenmeye karar verdim orman hala zifiri karanlıktı. Ağacın dibine oturdum. Oturduğum anada kurt sesleri duymaya başladım ayağımı kurtarmakla meşgulken hiçbirşeyi fark etmemiştim. İçimden kendime edebildiği kadar küfür ettim.

Çok yorulmuştum uyumamak için kendimi zorluyordum. Ama göz kapaklarım bana ihanet edercesine kapanmaya mehiliydi. Uykuma daha fazla direnemedim ve uyuya kaldım...



Merhaba umarım beğenirsiniz görüşmek üzere ee😽😽

Devam edecek......

Eyes don't lieHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin