"Ha-. Aslında evet var banyoya git ve küveti hazırla ve beni bekle."
Diyecek birşey bulamadım zaten ne diyebilirdim ki. Kafamı salladım ve banyoya ilerledim. Suyu hazırlarken söyleniyordum.
"Ne kadar kendini beğenmiş dünya senin etrafında dönmüyor oğlumm."
Biraz fazla sesli söylemiştim galiba.
"Birşey mi dedin jungkook? Duyamadım."
"Hayır efendim ve suyunuz hazır."
Adım sesleri geliyodu bende sakince onu bekliyodum. Bu hayatımın en bitmek bilmeyen birkaç saniyesiydi. Beni banyoda tutup ne yapıcaktı ki.
Banyoya geldi bana doğru yürürmüş gibi yapıp küvete girdi. Aman tanrım şimdi kalbim duracak. Yüzüne bakarken ister istemez gözlerim karın kaslarına doğru iniyordu.
"Gözlerine sahip çık jeon."
O an söylediği şeyle çok utanmıştım.
"Ben özür dilerim efendim."
"Yakışıklı olduğumu biliyorum ama birinin özellikle bir erkeğin dikatini şuanlık çekmek istemiyorum."
Kendini beğenmiş pis-.NEEEE!!! Özellikle bir erkeğin derken ne varmış erkeklerde sanki kendisi çok farklı kan beynime kadar sıçramıştı.
"Özürdiledim ya."
Kafası yavaşça bana döndü ve bana anlam veremeyen bir yüz ifadesiyle baktı. O an dışımdan konuştuğumu yeni farkettim.
"Ben gerçekten çok özür dilerim bi an boşluğuma geldi."
O ise birşey demeden önüne döndü. Biraz suda bekledikten sonra bana seslendi.
"Önüme geç ve tişörtünü çıkar."
O an kala kalmıştım. Ciddimiydi şuan.
"Jeon tekrar etirme bana."
Yavaşça onüne doğru yürüdüm ve tişörtümü çıkardım. Benimde hafif karın kaslarım vardı prens olduğum dönemler baya bi kasım vardı ama köle olduğumda hepsi yok olmuştu şimdiyse buradaydım.
Bedenimi yavaşça süzdü.
"Çıkabilirsin."
"Ne yani bu kadarmı?"
Ben bile söylediğim şeye şok olup ağzımı kapattım. Hafifçe sırıtarak konuştu.
"Başka ne istersin jeon istersen sana harika saniyeler yaşatabilirim."
Hala yüzüne şokla bakarken göz kırptı. Cevap veremedim şuan kıpkırmızı olduğuma emindim. Hafifçe öne doğru egildim.
"İzninizle"
"Ha bu arada göbek adım sun."
Söylediği şeyi sonradan idrak etmiştim al işte duymuş.
Odadan dışarı çıktım ve kendi odama doğru ilerledim. Duvarın kenarında iki üç tane kadın dedikodu yapıyordu. Prensin odasından kıpkırmızı halimle çıktığımı görünce tuhaf tuhaf baktılar. Onlara şuan hak verebiliyordum. Hangi hizmetçi prensin odasından domatese dönmüş bir halde çıkarki.
Odama girdim ve kapıyı kapattım. Yatağıma ilerledim kafamı yastığın içine bastırdım ve uzun bir çığlık attım.
"Aptal jungkook prense hiç öyle denirmi gitseydin kolay yoldan sex teklifi etseydin gerizekalı seni."
Kendime sövdükten sonra dışarı çıktım ve etrafa bakındım kimse yoktu aşağı kata indim hryerde Felix'i aradım ama bulamadım. Kimbilir kimin yanındaydı? Gerçi tahmin etmeside o kadar zor değildi ama neyssee.
Konuşacak kimseyi bulamayınca odama gittim altıma şort üsme ise iç gösteren rahat bir tişört giydim. Kitap okumaya başladım.
*
Sabah kapımın çalma sesiyle uyandım. Kapıya doğru yöneldim ve kapıyı açtım. Karşımda teahyung vardı. Kıyafetlerimi görünce hifçe yutkundu.
Mehabaaaa. Nasılsınız. Ne güzel yerlerde kesiyorum dime. Somut yazıyım mı ? Yazmıcamki (ağlayın) PAUSJSJJSJSJ
GÖRÜŞÜRÜZ😻😽DEVAM EDECEK.....
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Eyes don't lie
RomanceKralın oğlu Taehyung ve Kim krallığına köle olarak satılan Jeon kırallığının prensi Jungkook