"Ne zamandan beri biliyorsun?" Çekinerek Mikasa'ya sordum. Biz içerideki koltuklarda otururken Levi hâlâ bodrumdaydı. "Anlamamak çok zor değildi ama bu kadar ileri gittiğinizi bilmiyordum." dedi sakince.
"Sen Levi'ı elde etmek istemiyor muydun? Neden bu kadar normal karşıladın?" Mikasa komik bir şey söylemişim gibi kahkaha attı. "Levi'ı elde etmek? Hayır tatlım, ben sadece senin varlığından kurtulmak istiyordum. Ackerman kanını taşımıyorsun sonuçta. Büyük ihtimalle daha uyumlu olacağınız için ve Levi ile olurdum evet ama onu sevdiğimden değil." Bunu duyduğum iyi oldu. En azından beni öldürmeyeceğine eminim.
"Anlıyorum... Ya bodrum..." Anılar zihnime dolarken tekrar midemin bulandığını hissettim. "Ha o adam mı? Önemsiz biri emin ol. Ölüsünü iğrenç bir şekilde meydanda bulsalar güven bana kimse umursamaz." Bacaklarımı kendime çekip onlara sarıldım. "Bundan nasıl bu kadar eminsin?" Birisini öldürmek büyük bir suç değil mi? Gerçi neden bahsediyorum? Sanki ben çok masumum. "Evsiz dilencinin ve sapığın tekiydi. Kimi kimsesi de yoktur." Böyle birisinin ölümü dikkat çekmez evet. Ama ya o haberlere çıkan adam? Herkes didik didik arıyor. Ne yapacağız?
Levi kana bulanmış üstü ile tekrar yukarı geldi. "Ben yıkanacağım siz de geri dönün annemlere yakalanmadan." Levi banyoya ilerlerken Mikasa gitmek için hazırlanıyordu. "Hadi çakma Ackerman kalk gidelim."
"Ben sonra geleceğim, sen git." Mikasa sinsice sırıttı ve dibime girdi. "Nedenmiş?" Yüzümü başka tarafa çevirdim. "Abimle kalmak istiyorum oldu mu?" Göz devirdi ve ayağa kalktı. "Onca şeye rağmen abi mi diyorsun hâlâ?"
"Onu kardeşim olarak görüyorum." Mikasa yüzünü ekşitti. "Ensestliğin farklı bir versiyonu, iğrençisiniz." Daha fazla bir şey demeden gitti. Yanlış olup olmaması umurumda değil. Umurumda olan tek şey Levi ile birbirimize olan bağımız. O sadece benim abim. -Luna'yı saymazsak-
(Smut!)
Koltuktan indikten sonra koridordaki banyoya ilerledim. Banyonun önüne geldiğimde su sesini rahatlıkla duyabiliyordum. Derin bir nefes aldım ve üzerimdeki kıyafetlerden tek tek kurtulmaya başladım. Yeme düzenim bozulduğu için biraz kilo vermiştim ama fena görünmüyor. En azından hastalıklı gibi durmuyorum.
Banyonun kapısını yavaşça araladım ve içeri girdim. Levi sesi duymasıyla yıkadığı saçlarını bırakıp arkasına döndü. Beni fark edince meraklı ifadesi şaşkınlığa dönüştü. "Ferhin?" Bir şey demeden duşa kabinin içine girdim. Suyu kapattı ve bana döndü. "Neden Mikasa ile gitmedin?" Konuşmamakta ısrarcıydım. Ellerim önce göğsüne oradan da ensesine ilerledi. Ne istediğimi anlamaya başlıyordu... "Ferhin... Uslu dur..."
"Abimi özledim." Üzerime yürümesi ile bir iki adım geri gittim ve sırtım soğuk duvarla temas etti. "Acelemiz var. Beni zora sokuyorsun."
"Henüz çok geç değil. Birkaç saatimiz var." Gözleri dudaklarıma sabitlenmişti ama iradesi ona ulaşmasına izin vermiyordu. "Planlarımı bozuyorsun." Ellerimi omuzlarından aşağıya indirdim ve bileklerini tutup belime yerleştirdim. "Çok mu yaramazım?" Belimdeki parmaklar etimi eziyordu. "Fazlasıyla..." Kollarımı boynuna doladım ve kulağına fısıldadım. "Bana tekrar bir ceza vermeye ne dersin?" Derin bir kıkırdama kulaklarımı doldurdu. "Kardeşimi de kendime benzettim." Elleri arkamdaki duvara dayandı ve destek aldı.
"Buraya gel." Dudaklarımı istediği için ona memnuniyetle sundum. Hırçınca bana saldırırken ona ayak uydurmak zordu. Beni daha çok duvarla arasına sıkıştırdı ve dilini ağzıma soktu. Hevesle kabul edip penisine de yaptığım gibi onu da dilimle okşadım ve emerek bıraktım. "Aferin..."Dudaklarımın üzerine nazik öpücükler bırakırken yavaşça boynuma ilerlemeye başladı.
Kollarım onun boynuna dolanmış, bacaklarımı kalçalarına yaslayacak şekilde kaldırıyorum. Bacaklarımı sıkıca tutarak beni kucağına aldı. Ondan yukarıda olduğum için yüzüne eğildim ve soluksuz öpüşmemize devam ettim. Onun için genişçe bacaklarımı araladım. Daha fazla oyalanmasını istemiyordum. İçimde olmasına ihtiyacım var...
Duvarlarım onun penisini sıkıştırdığı hissinin tadını çıkarmaya çalışarak bekledim. Başımı geriye attım ve genizden bir inleme verdim. Seviyorum... Abimin içimde olmasını seviyorum... Daha fazlasına ihtiyacım var.
"Ah, bekle bebeğim-" kendini toparlamak için çok çabalıyor. Vahşileşmek istediğini biliyorum ama canımı acıtmamak önceliği olduğu için kendisini dizginledi. Nefesi hızlı ve çaresiz inlemeler arasında bölünmüş durumda. Alnını göğsüme yasladı ve kendisinin yavaşça içeri girip çıkmasını izlemeye başladı. "Şu küçük delik... Beni çok iyi sarıyor..." Başparmağıyla meme ucumu çimdiklemeye ve ovmaya başlıyor, hamleleri yavaş yavaş yeniden hızlanırken sertleşmiş ucu parmaklarının arasında sıkıştırdı. Öleceğim... "Göğüslerin o kadar mükemmel ki…" erimeye başlayan dondurmasını yalar gibi dilini sert ucun üzerinden geçirdi. Dudakları üzerine kapandığında çift yerden gelen zevkle gözlerimin karardığını hissettim.
Bunu yapmasını seviyorum... Vücuduma sanki bir tanrıçaymışım gibi tapması hoşuma gidiyor. Beni özel hissettiriyor...
"A-ah!" Emmenin yerini dişleme alınca acıyla karışık bir şekilde inledim. "Mnh, çıkardığın sesleri seviyorum... Devam et." Gözlerimin derinliklerine bakıyor. Koyu mavilerinin bana böyle odaklanması midemdeki kelebekleri kışkırtıyor. Öne atılıp dudaklarını yakaladım ve ona daha çok sokuldum.
Onun penisinin üzerinde kıvranıyordum, o zaten çok derinlerde ama beni sertçe sikmesine de ihtiyacım var. "Daha sert lütfen!..." Elini yüzüme götürdü ve çenemden tutarak duvara bastırdı. "Ne kadar da arsız..." Dolan gözlerimden akan yaşlar eline aktı. "Evet... Ağlamanı seviyorum."
Hiçbir ritmi kaçırmadan daha sert ve daha hızlı bir şekilde kendisini itiyor ve bunu yaparken de bütün yüz ifadelerimi ilgiyle izliyor. İnlemelerim banyo duvarlarında yankılanıyorken bunu kimsenin duymuyor olması için dua etmeye başladım. Yakalanmak kötü olurdu. Boşalmak üzereyken inlemelerim istemsiz daha da yükseliyor. O tatlı noktayı sürekli dürtmesi çıldırtacak gibi. "Ah- kahretsin-" Dişlerinin arasında tısladı. "Seni seviyorum Meleğim."
"Ben de abi..." Yanağına bir öpücük bıraktım. Yakışıklı yüzünü seviyorum.Tırnaklarımı sırtına geçirirken orgazmı parmak uçlarıma kadar hissettim. Tamamen rahatladığımdan emin olana kadar içimde durmaya devam etti. Daha sonra beni indirip uzunluğunu okşamaya başladı. Yanaklarına sarılıp kendime çektim. Onu öpmeyi seviyorum. Sıcak ipler karnımı ısıtırken ikimiz de buna güldük. "Üstüme isemiş gibisin." Bunu demekle daha çok güldü. "Yıkanıp gidelim. Geç kalacağız."