Uzun zaman sonra parsı bulmuştum içimde onu kaybetme korkusu vardı, artık onsuz yapamazdım 14 yıl sonra babalarımızın şirketi sayesinde birbirimizi bulmuştuk..
Alarmın sesiyle uyandığımda kedilerin odasına gidip mamalarını verdikten sonra aşağıdan çok güzel yemek kokuları geliyordu saçımı topuz yapmıştım ama merdivenlerden çok hızlı indiğim için tokam yere düştü umursamadan mutfağa doğru yürüdüm mutfakta tanımadığım bir kadın vardı uzun siyah saçları Ela gözleri ile çok güzel görünüyordu,orta boylarda yanağında ve gözünün altında Gamzesi vardı 27-28 yaşında var yada yoktu, çok güzel yemekler yapmıştı
"Merhaba küçük hanım" dedi kadın sevinçle
"Merhaba, merhabada siz kimsiniz?" Kadın gülümsedi masaya tabakaları bırakırken
"Beni Pars bey gönderdi, sabah kapıyı abiniz açtı sizin uyuduğunu söyledi bende mutfağa geçip Pars beyin emrettiği gibi sizin için güzel özel yemekler hazırladım" şaşkınlığımın arasında bir yandan da gülüyordum kadına "Teşekkür ederim" diyerek odama koştum telefonu alıp Parsa yazdım
"Buda ne şimdi Pars" yazıp gönderdim,
10-15 dakika sonra pars artık yazmıştı
"ne ne güzelim" salağa yatıyordu kıkırdadım,
"Pars lütfen salağa yatma mutfağımda ki kadını diyorum" telefonun pili bitiyordu hemen şarj aletimi aradım tabiki gene abim almıştı koşup abimin odasına daldım balkondaydı beni görmedi şarj aletini alıp odama gittim Parsın mesaj kutusuna tıkladım
"Yeni yardımcın güzelim"
"Ya pars ben yaşlı mıyım?!" Sanki sinirli gibi davranıp mesajı gönderdim.
"Hayır güzelim sen yaşlı değilsin" öfleyerek
"Neyim o zaman pars"
"Sen benim minik bebeğimsin, o yardımcı da benim minik bebeğim olduğun için" ekrana bakıp gerizekalı gibi sırıtıyordum
Telefonu kapatıp mutfağa gittim
"Bir şey sorabilir miyim"
Kadın sıcak bir ses tonuyla "tabiki küçük hanım sorabilirsiniz" gülümsedim
"Adınız ne" diyerek kadının yaptığı sarmadan ağzıma bir tane attım "sarma çok güzel olmuş bu arada eline sağlık"
"Afiyet olsun küçük hanım, adım inci İzmir'den geldim 28 yaşındayım" Diyip masaya tabakları koydu tabakları koyarken Bir şey fark ettim 5 tabak vardı biz normalde 3 kişiydik babamın misafirleri gelecek heralde diye düşünüp duşa girdim çıktığımda uzun kollu bir tişört giydim altıma da eşofman giyip aşağı indim saçlarımı kurutmamıştım fark etsemde takmadım babam eve gelmişti kapının önünde misafirleri bekliyordu baba içerde bekle bari diyerek babamı zorla içeri aldım daha sonra inciye yardım etmek için yemek odasına gittim yarım saat sonra misafirler geldi babamla konuşa konuşa yemek odasına doğru geliyorlardı ayıp olmasın diye paltolarını almaya içeri gidecektim ki yemek odasının kapısı açıldı içeri ilk önce babam arkasından Efkan Kaya ve en son Pars girdi.. heyecandan dilim tutulmuştu pars siyah dikkat çekici bir takım elbise giymişti ah şu iş adamları neden hep böyle giyinirler diye geçirdim aklımdan, pars bana gülümsedi ve masaya geçtiler masanın yanında dikilip gülümsemeye çalıştım "hoş geldiniz" diyip masaya Pars'ın Yanına oturdum. Yemeği yedik daha sonra ben yaptığım tatlıları getirmek için masadan kalktım Pars arkamdan kalktı tuvalete gidiyorum bahanesiyle babalarımız pek umursamadı ama abim parsa dik dik bakıyordu kapıdan çıkarken abime dönüp kaşlarımı yukarı kaldırdım, mutfağa giderken pars kolumu tuttu
"Eflin" kalbim yerinden çıkacak gibi hissediyordum
"Efendim Pars" pars la aramızda iki parmaklık mesafe kaldığında
"Şuan seni, Dün öptüğüm gibi öpsem ne yaparsın"
Nefes alamıyordum pars beni tekrar öpmekten bahsediyordu allahım
"Bişey yapmam Pars." Diyerek kestirip atmaya çalıştım ama pars izin vermedi
Dudağıma doğru eğildi elleri belimi tutarken bir ses duyuldu bu abimin sesiydi!
Abim "Lan!" Diye bağırarak Parsın üstüne atladı
Pars abimden daha iri olmasına rağmen sanki bilerek abimden kurtulmuyor gibi görünüyordu istese abimi tek hamlede kontrol altına alabilirdi ama abimle eğleniyordu abim parsın yüzüne yumruk atmaya çalışıyordu ama pars kahkaha atarak abimin yumruklarından kaçıyordu,bir süre sonra babamla Efkan amca da geldi babam abimle Parsı o halde görünce direkt "Kutay! Napıyorsun"
Abim ciddi bir sesle "meyve soyuyorum baba!" Diyerek parsa bir yumruk daha attı ama tabiki gene ıskaladı en sonunda Efkan amcayla babam araya girip abimle Pars'ı ayırdılar Pars kahkaha atarak karışmış gömleğini düzeltiyordu abimse bir köşede nefes nefese kalmıştı babam mutfağın kapısına eğilip
"İnci! Su getir çabuk" diye bağırdı inci koşarak su getirdiğinde bir eli abimin kolunu tutuyor diğer eli ile de abimin su içerken bardaktan tutup abime destek oluyordu o an onları öyle görünce içim bi hoş oldu Parsa baktığımda gülüyordu sadece kaşı kanıyordu oda çok az kanıyordu ortamda çok karmaşık bir sessizlik vardı o sessizliği bozan babam oldu "Kutay ve pars koca koca adamlarınız hiç yakışıyor mu çocuklar" babamın ardından Efkan amca konuştu "Gerçeken,siz iyi anlaşıyordunuz ne oldu bir anda" abim Efkan amcanın kelimelerinden sonra hemen atladı
"Bu lavuk kardeşimi ö-" tam cümleyi tamamlayacakken hayatımı inci kurtardı bardağı bir anda yere attı ve bardak kırıldı abimle birlikte herkes inciye bakıyordu İnci'nin yanına ilk koşan abimdi inci abimin arkasından bana göz kırptı ve bende ona gülümsedim inci "çok özür dilerim efendim" dedi ve yerdeki kırık bardakları topladı.
O bardakları toplarken abim odasına gitti babamla bense Parsları Yolcu ettik ben kedilerin yanına çıktım, babam salonda televizyon seyrediyordu. 1 saat kadar kedilerle oynadım daha sonra odama gittim telefonumu aldığımda doğa yazmıştı hemen mesaj kutusuna tıkladım
"Kızım Eflin gittin oralara unuttun bizi ayıp ya ;)"
Hemen mesaj yazmaya başladım
"Kızım ne unutması neler oldu bir bilsen" yazıp gönderdim Doğanın merak edip ne olduğunu soracağını bildiğim için bekledim
"Hemen ne olduğunu anlat,hatta dur ben bursaya geliyorum" öylece ekrana bakıyordum doğanın ne kadar deli ruhlu biri olduğunu bildiğim için böyle bir şey yapabileceğini az çok tahmin edebiliyorum doğaya on beş saatlik bir canlı konum attıktan sonra uyuya kalmışım.
Saat sabah 7 gibi telefonum bangır bangır çalmaya başladı doğa arıyordu
"Kızım ne oluyor sabahın köründe" diye mırıldandım,
"Kanka kapıda kaldım kapıyı açmayacak mısın"
Cidden gelmişti tek gözüm kapalı yataktan kalktım ve kapıya doğru yürüdüm kapıyı açtığım da doğa boynuma atladı zaten uyku sersemiydim bide doğayı taşımaya çalışıyordum
"Sen beni özlemedin galiba" dediğinde şaşırdım
"Kızım zaten uyku sersemiyim dur da" doğayı içeri alıp bavulunu odama çıkarttım arkamdan doğa da odaya çıktı
"odan harika" doğaya bakıp gülümsedim.
Doğa pijama getirmemişti pijama takımlarımdan birini doğaya verip üstünü değişmesini bekledim
2-3 saat kestirdikten sonra, beni uyandıran doğa oldu
"Eflin telefonun çalıyor" sesi çok net gelmiyordu
Gözlerimi araladım doğa tepemde duruyordu
Telefonu doğanın elinden çekip aldım
"Alo Eflin" bu parsın sesiydi
"Efendim pars" uykudan konuşamıyordum bile
"Kızım öldüm meraktan burda insan bir mesaj atar"
"Özür dilerim hayatım izninle uyumak istiyorum"
Telefon elimden düştü doğa ağzı açık baba bakıyordu arkamı döndüm ardından tekrar doğaya döndüm "ağzını kapat sinek girecek" diyip uyudum
1-2 saat sonra tanıdık bir ses bana sesleniyordu ses git gide yakınlaşıyordu gözlerimi açmaya çalıştım ama başaramadım biraz daha uğraştıktan sonra gözlerimi araladım karşımda Pars duruyordu
"Pars.."
pars uyandığımı görünce saçlarımı koklayıp öptü
"Günaydın Sevgilim" gözlerimi bir anda açtım
"Sevgilim mi" diyip yatakta doğruldum Pars arkasında ki doğaya bakıp doğayla birlikte güldüler
"Ya siz bana oyun mu kurdunuz" diyip ikisinde minder fırlatıp yorganı kafama kadar çektim
Doğayla Pars bir şeyler fısıldıyordu yorganın altında kendi kendime gülerken doğa bir anda üstümde ki yorganı çekti sonra pars'a dönüp
"buyrun enişteciğim" dedi ve yatağın ucunda dikildi
Ardından pars beni kucağına aldı ne olduğunu anlamayan gözlerle parsa bakıyordum
Pars bana bakıp "madem sen kalkmazsın o zaman ben seni kollarımla aşağı taşırım leydim" kollarımı parsın boynuna sarıp başımı göğsüne yasladım
Doğa "şuna bak hemen yerleşti" dedi ve kahkaha attı
Aşağı indiğimizde doğayla pars harika bir kahvaltı sofrası hazırlamışlardı pars beni yerime oturtup karşıma geçti doğa'da arkamızdan aşağı indiğinde parsın yanına oturdu, ne yapmaya çalışıyordu? parsa gözlerimi dikerek mesaj vermeye çalıştım pars bir şeyler olduğunu anlamıştı doğa'nın yanından kalkarak yanımda ki sandalyeye oturdu kahvaltımızı yaptıktan sonra parsı abimin odasına giyinmesi için gönderdim bizde doğayla benim odama çıktık ve giyindik üstüme kalın askılı beyaz bir crop giydim altıma da asker kamuflajlı bir kargo pantolon giyip saçımı tarayıp arkaya doğru saldım doğa siyah, mavi çiçekleri olan bir elbise giydi saçlarını düzleştirip salık bıraktı yüzüme sadece allık ve rimel sürdüm dudağıma ise kahve tonlarında bir dudak kalemi ile şekil verdim doğa bana bakıyordu ona döndüğümde "çok güzel oldun eflin"diyip güldü
"Asıl Sen kendine bak kızıl prenses" diyip kıkırdadım
Odanın kapısı tıklandı büyük ihtimalle pars gelmişti aynada kendime son kez bakıp "gelebilirsin pars" diyerek omzumun üzerinden kapıya baktım Pars
beyaz bir Sweatshirt giymişti altında benim pantolonumun aynısı vardı pantolonuna bakıp gülümsedim bileğinde dikkatimi çeken bişey vardı
"Benim tokam mı o?" Diyerek ayağa fırladım,zaten pars'ın boyu 1.83'tü eline bakmaya çalışınca elini havaya kaldırdı " Ya" diyip arkamı dönmüş giderken pars kolumu tutup beni arkama döndürdü "iyi bak kıyamadım" diyip bileğini gösterdi "oha" diye sevinçle bağırıp Pars'ın boynuna atladım parsın elleri belimi sardı sarılmamızı doğa " sonradan aşkınızı yaşayın" diyip yanımızdan hızla geçti
Çantamı aldım,kedileri yedirdikten sonra parsın elini tutup evden çıktık doğa bizi arabada bekliyordu arka koltukta oturmuş müzik dinliyordu arabaya bindiğimizde İlk konuşan Pars'dı "evet hanımlar nereye gidiyoruz",doğa soğuk bir ses tonuyla
"fark etmez" diyip kestirip attı, "Mudanya sahile mi gitsek?" Diyerek ortaya laf attım Pars"harika bir fikir o zaman go Mudanya!" Diye bağırarak gaza bastı.
Sahile geldiğimizde bagajdan kamp sandalyelerini çıkarttık sahilin karşısın tekel'den çekirdek,cips kola falan alıp sahile döndük doğa bizle hiç konuşmuyordu, aklıma bişey geldi doğanın en sevdiği şeylerden biri bisiklet sürmekti "Pars, bisiklet mi sürsek, üçümüz." Doğa bir anda bana döndü ve hemen ayağa fırladı çantasını topladı "ee hadi bisiklet kalmayacak bize" diyip sandalyesini alarak arkasına bakmadan arabaya koştu eliyle Parsa bagajı aç işareti yaptı "deli bu kız" mırıldanarak söylemiştim ama pars duyup bana döndü sırıtarak ayağa kalktı elini bana uzattı kalkmama yardımcı oldu bizde sandalyelerimizi bagaja koyarak bisiklet aramaya başladık, bisiklet bulmuştuk fakat 2 tane vardı pars'la biz aynı bisiklete bindik,bisikletin arkasında Demir oturma yeri vardı, ben oraya oturdum ve parsa arkadan sım sıkı sarıldım, doğa bizi vın geçmişti kahkaha ata ata gidiyordu. 2-3 saat daha bisiklet sürdükten sonra bisikletleri bıraktık eve dönmek için yola çıktık doğa arkada uyumuştu
1 saat süren yoldan sonra eve varmıştık
"Doğa, kalk eve geldik" doğa bir şeyler mırıldandı anlamadım, doğa benden daha minik olduğu için onu kucağıma alabilirdim ki almıştım zorlukla eve yürüdükten sonra kapıyı inci açtı merdivenleri tek tek çıktım ama bu arada canım da çıkmıştı doğayı yatağa atıp,kendimde yanına yattım.
Bir süre yatakta döndükten sonra bende uyuya kalmışım..
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Kozalak
أدب المراهقينÇok yakın olduğu çocukluk arkadaşıyla babasının işi yüzünden ayrılmak zorunda olan Eflin, arkadaşının ona vermiş olduğu kozalaktan hiçbir zaman ayrılmaz. İkisi için sembolik hâle gelen kozalak artık ikisinin de vazgeçilmezi olmuştur. İkisi de büyür...