²¹ Kendiliğinden

345 72 68
                                    

Evettt bölüm atmayalı bayağı zaman oldu... önceki bölümü tekrar okuyup gelmenizi tavsiye ederim çünkü ben bile ne olduğunu unutmuşum

Bu bölümü yazarken hep medyadaki şarkıyı dinledim ve bu yüzden ortaya böyle bir bölüm çıktı

İyi okumalar Minik Kelebeklerimm

🦋

21. Bölüm

Kendiliğinden

"Tamam Jen! Geri geleceğim ama biraz hava almam lazım." Jenna Olivia'nın partide kalması için diretmekten vazgeçip dans etmeye devam etti. Jenna Potter ve onun harika sarı saçları piste en çok yakışan şeylerden biriydi. Ve Jenna da bunun hakkını kesinlikle veriyordu.

Olivia portrenin açılmasını ısrarla bekliyordu. "Sabaha kadar orada dikilmeyi mi düşünüyorsun?" Olivia arkasına dönerek Potter oğlanına baktı. "Bunu yapmam gerekmiyor mu?" James Olivia'ya doğru ilerledi. "Sen istediğin kadar bekleyebilirsin ama benim farklı planlarım var, Abelia."

Olivia James'in kendi üstüne geldiğini görünce geri giderek "Ne yaptığını sanıyorsun seni huysuz geyik?" diye sordu. Ama ses tonu soru sormaktan çok onu öldürmek üzerineydi. Olivia'nın sırtı tabloya yaslandığında James hafifçe tabloya vurdu. Şişman Kadın söylenerek "Sizi lanet olası gençler! Güzellik uykumu bölüyorsunuz!" dedi ve portre yavaşça hareket etmeye başladı.

James kafasını eğip Olivia'ya baktı. Olivia'nın James'in bu hareketinden ne yapmaya çalıştığını düşündüğünü biliyordu. Bu yüzden gitmeden önce "Daha önceden de dediğim gibi: Ölüm kalım meselesi olmadığı sürece sana senden izinsiz dokunmam," (Bunu söylerken işaret parmağını hafifçe Olivia'nın burnunun ucuna dokundurdu.) "Minik Kelebek." diyerek oradan uzaklaştı. Olivia James'in arkasından bakarken burun kıvırdı. "James Huysuz Geyik Potter. Ben öyle bir şeyi düşünmemiştim bir kere."

Olivia Astronomi Kulesi'nin uzun merdivenlerini tırmanırken "Lanet olası merdivenler ve Gryffindor ortak salonu," diye mırıldandı. O kadar merdiveni çıktıktan sonra Astronomi Kulesi'nin terasında başka birinin olduğunu görünce Slytherin şansına bir kez daha teşekkür etti. "Ben üzgünüm." Harry Olivia'yı görünce ayağa kalkmıştı. "Sorun değil, Snape. Yani O-olivia... Gitmek zorunda değilsin. Bence ikimizin paylaşabileceği kadar büyük." Olivia minnettarlıkla gülümsedi. "Salazar aşkına, teşekkür ederim. Bu merdivenlerin ne kadar yorucu olduğu hakkında Godric Gryffindor'un bir fikri yok mu? Yoksa size işkence etme şekli bu mu?"

Harry gülerek "Her ikisi de olduğuna bahse girerim." dedi. Olivia da güldü. İkisi de söyleyecek bir şey bulamamıştı. "Parti de eğlenmek varken neden burada yıldızları seyrediyorsun?" Harry kafasını gökyüzünden ayırmadan "Çünkü yıldızların huzur verdiğine inanıyorum. Şuradaki annem ve babam." dedi. Olivia anında Harry'e döndü. "Aileni kaybettiğini bilmiyorum." Harry de ona döndü. "Henüz kaybetmedim."

Olivia'nın kafası oldukça karışmıştı. Bunu sorgulamayacaktı ama. "Şuradaki de benim babam o zaman."

"Sende mi aileni kaybettin?" Olivia başını salladı. "Evet." Harry boğazında bir düğüm oluştuğunu hissetti. Ya Olivia gerçekten annesiyse ve bu annesiyle geçireceği kısıtlı zamanlardansa? "Peki hiç bir ailenin olduğunu hissettin mi? Ya da hissedeceğini düşünüyor musun?"

Olivia dudağını büktü. "Sanırım aile kavramı bana ağır geliyor. Fazla romantize edilmiş gibi. Ve o tarz şeyleri hayatımdan çıkaralı bayağı uzun zaman oldu. Bir ailem olabilir mi? Kesinlikle bilmiyorum. Olmasını isterdim ama iyi bir anne olabileceğimi sanmıyorum." Harry şu an gerçekten oturup Olivia sarılmak ve ağlamak istiyordu. Boğazındaki düğüm giderek sıkılaşıyordu. Bu iyiye işaret değildi.

Serendipçe • JAMES POTTERHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin