²⁴ Hisler

340 77 198
                                    

Arkadaşlar rica ediyorum emeğin karşılığını vermek için oy verip yorum yapar mısınız? Bu ikisi az olduğu zaman yazma hevesimizi kaybediyoruz. Sizi bir şeye zorlamamak için bölüm sınırı koymak istemiyorum ama sınır koymayınca da okuyup oy vermeyenler ve yorum yapmayanlar çok oluyor. Bu böyle devam ederse istemiyor olsam bile sınır koyacağım. Bölümlerin yazılma hızı yorum sayısıyla orantılı. Çünkü yorum sayısını az görünce yazma hevesim kaçıyor.

İyi okumalar

24. Bölum

Hisler

Bazı anlar insan yalnız kalmak isterdi, kafasının içindekiyle barışık olabilmek için. Bir şüpheyle başlayıp zihnini ele geçiren hiçbir düşünce sonuç bulmadan peşini bırakmazdı.

"Olivia!" Olivia oturduğu yerden sıçrayarak kalktı. Jenna kafasını olumsuz anlamda sallayarak ona bakıyordu. "Sana sesleniyorum, duymuyorsun." Bir şey söylemeden Jenna'nın suratına bakmaya devam etti Olivia.

"Neyin var?" Ayaklarını ileri geri sallayarak "Hiçbir şey." diye mırıldandı Olivia.

"Olivia benden bir şey saklıyorsun." Olivia kaşlarını çatarak Jenna'ya baktı. "O da nereden çıktı şimdi. Senden ne saklayabilirim Jenna?"

"Liv, böyle duvarlara dalıp bir şeyler düşündüğün zamanlar daha önce de oldu ama bu kadar uzun sürmedi. Kafanı bir şey meşgul ediyor."

Olivia da bunun farkındaydı. Kaç gündür doğru düzgün kimseyle iletişim kuramıyordu. Kafasını kurcalayan bir şey vardı, evet. O da James Potter'ın hızlanan kalp atışlarını hissettiği andı.

Olivia'nın eli istemsizce gerdanına gitti. Tam olarak burasında hissetmişti James'in kalp atışlarını. Bedeni ürperdi, elleri titredi. "Düşünmemen gereken bir şey düşündüğünde buna nasıl engel oluyorsun?"

Jenna kendini Olivia'nın yanına bıraktı. Böylece Olivia'nın oturduğu yer biraz daha aşağı çökmüştü.

Jenna bir kolunu Olivia'nın omzuna attı. "Doğru söylemek gerekirse engel olamıyorsun Liv'ciğim. O kaçtığın düşünce ya seni bulacak ya da sen onu bulacaksın. Aksi halde zihnini kemirir durur. Bu arada bu düşünmemen gereken şey ne?"

Olivia usulca Jenna'nın kolunun altından çıktı. "Hiç." Jenna Olivia'nın kendine bile hayrının olmadığını anlayınca "Neden James'e James demeye başladın?" diye bir soru verdi.

Olivia gözlerini kırpıştırarak "Çünkü ismi James." dedi. Her şey Jenna'nın tahmin ettiğinden daha zor olacaktı. "İsmini annem geçen gün koymadı ya Liv!"

Olivia sıkıntıyla iç çekti. "Bunun ne önemi var?" Jenna onu tamamen duymazdan gelerek "Peki neden partide ilk dansını James'le yaptın? Senin dans etmekten hoşlanmadığını biliyorum." diye diretti.

Olivia o anı tekrar zihninde canlandırdı. Kendi eli James'in avucunun içindeyken güvende hissetmeden edememişti.

"Kırmak istemedim."

"Neden?"

"Çünkü..." Olivia kelimenin tam anlamıyla tıkanmıştı. "Neden?"

"Çünkü bana düşmanıymışım gibi davranmadı. Arkadaş gibi yaklaştı."

Jenna ağlamaklı ses tonuyla sahte gözyaşlarını sildi. "Yahu madem iyi geçinebiliyordunuz, ne diye bütün Hogwarts'a senelerdir kök söktürüyorsunuz? Beni sürekli ikilemde bıraktırmak zorunda mıydınız?"

"Ben gayet geçinmesi kolay bir insanım. Senin hipogrif ikizinin suçu." Jenna Olivia'ya tek kaşını kaldırarak baktı. "Ha, yani geçinirsem gül gibi geçinirim diyorsun, öyle mi?"

Serendipçe • JAMES POTTERHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin