²⁵ Ne Yapmalı

280 54 91
                                    

Yorumlarınızı esirgemezseniz sevinirim arkadaşlarrr

İyi okumalar Minik Kelebeklerimm

25. Bölüm

Ne Yapmalı

James Potter günlerdir kabullendiği hisleri Sirius'a nasıl itiraf edeceğini düşünüyordu. "Ona bir gün söylemek zorunda olduğunu biliyorsun değil mi?"

James oflayarak ayağa kalktı. "Biliyorum ama bunun ne kadar zor olduğunu sen bilmiyorsun!"

James farkında bile değildi ama yeniden tırnaklarını dişlemeye başlamıştı. İçini kemiren bir sorun vardı ortada. O da Sirius'a nasıl hislerinden bahsedeceğiydi.

James aylak adımlarını Gryffindor ortak salonuna yöneltti. Altın Üçlü'nün oturduğu köşeye yaklaştığında onu gören Altın Üçlü sessizleşmişti.

"James?" diye sordu Hermione James'in sessiz adımlarla -James Potter'a göre kesinlikle absürt bir hareketti- yaklaştığını görünce. "Bir sorun mu var?" James bakışlarını Harry'e çevirdi. Harry zümrüt yeşili gözlerinin ardından ona merakla bakıyordu.

James gergince kravatını gevşetti. "Yok. Niye ki? Neden ki? Nasıl ki?" Hermione gözlerini kırpıştırarak James'e baktı. James üzerindeki delici bakışlardan rahatsız olmuştu, ne yapması gerektiğini bilmiyordu. "Bakın, şey evet. Benim gitmem gerek, sonra her şeyi açıklarım. Belki."

Hermione hayretle James'in gidişini izledi. "Benim düşündüğümü siz de düşünüyor musunuz?" Ron heyecanla ayağa kalktı. "Bir gün bunu yapacağını biliyordum!" diye mırıldandı. Hermione onu başıyla onayladı.

"Tam olarak ne düşünmem gerekiyor?" diye mırıldandı Harry.

"James hislerini kabullenmeye başladı!"

"James ilk defa derse zamanında giriyor!"

Hermione'nin yüzü donuklaştı. "Bir an gerçekten inanmıştım Ronald!"

🦋

James elbette yapamamıştı, Sirius'a duygularını itiraf etmemek için kelimenin tam anlamıyla direniyordu. Bir yandan da biliyordu, ne kadar dalga geçecek bile olsa söylemeliydi.

"Sirius ben seninle bir şey konuşmak istiyorum." Sirius ölümcül bir yavaşlıkta kafasını kaldırıp James'e döndü. Her şey saniyeler içinde olmuştu ama James için Sirius kafasını kaldırmak bilmemişti. "Sirius?" diye sorguladı Sirius James'in ona ismiyle hitap etmesini yadırgayarak.

"Bir şey söylemem lazım, bir itiraf." Sirius'un uykusu yeni yeni açılmaya başlamıştı. James'in hareketleri ise hiç de iyiye işaret değildi. James ayağa kalkıp usulca sınıftan çıkarken onun peşinden gitti.

Ne söylemesi gerektiğini veya konuya nasıl giriş yapacağını bilmiyordu. Bir şekilde bir yerden başlamalıydı, gerisinin, bir şekilde geleceğine inanıyordu. "Biliyorum, sen en başından beri bana söyledin her şeyi. Beni uyardın da. Ama ben uzun bir süredir Lily'i seviyordum ve senin ne söylediğin bunun için o zamanlar umurumda bile olmadı. Benim için tek bir gerçek vardı: O da Lily'ydi."

Sirius eliyle ağzını kapatma gereği bile duymadan esnedi. "Evet, ben haklıyım da bu konuşma nereye gidecek ki?" James tırnaklarını birbirine geçirirken attığı adımları izlemeyi bıraktı. "Bir şekilde haklıydın belki. Sadece beni biliyorsun, fazlasıyla inatçıyım."

Serendipçe • JAMES POTTERHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin