1.4

94 4 4
                                    

Arkadaşlarım, uzun bir aradan sonra bölüm atıyorum. Bu hikayeyi devam ettiricem, istekleriniz üzerine ama aklımda bir kurgu daha var. Bakarsınız onu da yazarım. Neyse çok uzattım
Başliyoruz...

~~~

1 hafta sonra

Anlamsız bir baş ağrısıyla sızlanarak gözlerimi açtım. Emrah'ın mesaj atmasının üzerinden 1 hafta geçmişti. Buluşma isteği ilk başta mantıklı gelsede sonradan vazgeçmiştim. Çünkü her ne söyleyecek olursa olsun, benim için bitmişti.

Yataktan hızlı bir şekilde kalktığım da saatin 10 olduğunu gördüm. Aferin sana Banu, diye sızlandıktan sonra hemen banyoya girip duş aldıktan sonra çıktım.

Üstüme krem bir kazak altıma da dar siyah bi pantolon giyip mutfağa gittim.

Nehir'i mutfakta göremeyince odasına baktım fakat odasında da yoktu.

Hemen odama gidip telefonu aldım ve Nehir'i aradım. Telefon 3 sinyal sesinden sonra açıldı.

"Alo, Nehir neredesin sen? "

"Eve geliyorum aşkım 2 dakikadan gelince konuşalım."

"Tamam dikkatli ol. " dedikten sonra telefonu kapattım ve 2 tane sandviç hazırlamaya başladım.

Kısa bir süre sonra kapı çaldı ve hemen gidip açtım. Nehir içeri girdikten sonra banyoya gitti ve bende o gelene kadar bardaklara portakal suyu koyup sandviçleri de masaya aldıktan sonra oturup gelmesini bekledim. 

Az sonra Nehir içeri girdi ve yanağıma bir öpücük bırakıp sandalyeye oturdu. "Ohh, kankaların en güzeli kurt gibi açım valla." dedi ve ardından ayı gibi yemeye başladı.

"Biraz yavaş mı yesen diyorum, boğulacaksın." dedikten sonra azı tıksa basa dolu olduğu için konuşamamıştı bile. Nereye gittiğini soracaktım fakat telefonumun çalmasıyla birlikte onu rahat rahat yemeğini yesin diye yalnız bıraktım. 

Odama geldiğimde arayanın bir numara olduğunu gördüm. Kim olduğu hakkında bir fikrim yoktu fakat arayan herhangi bir müşteridir deyip açtım.

"Alo!"

Karşıdan gelen sesle birlikte afalladım çünkü çok tanıdık bir sesti. 

"Alo, buyurun." diyerek konuştuğumda karşıdan bir süre ses gelmedi. Tam tekrar konuşacağım sırada karşıdan ses geldi. 

"Ee şey Banu abla ben Begüm. Tanıdın mı?" İlk başta Begüm olduğuna şaşırsam da sonradan sesin neden bu kadar tanıdık geldiğini anladım.

"Tanıdım, evet." Kısaca konuştuktan sonra ne söyleyeceğini merakla beklemeye başladım.

"Eee ben nasıl söyleyeceğimi bilmiyorum. Yaptığım şey doğru mu onu da bilmiyorum. Fakat aramak zorundaydım." dedikten sonra kaşlarım çatıldı.

"Dinliyorum. Arama sebebin nedir?" artık bu konuşmadan sıkılmaya başlamıştım. Çünkü sanki beni oylamaya çalışıyor gibi bir hali vardı.

"Abim" dedi ve biraz duraksadıktan sonra konuşmaya devam etti. " Abim kaza geçirdi."

dedikten sonra afalladım ama çok ilgili görünmemek için biraz bekledim.

"Şuan iyi mi?" diye sordum.

"Yoğun bakımda ve arama sebebim belki kaza sebebi seni şaşırtır diye düşündüm ve aslında biraz da seninle ilgili." Benimle ne ilgisi olabilir diye düşündükten sonra konuşmaya başladım.

"Benimle ne ilgisi olabilir?" diye sordum, gerçekten benimle ne ilgisi olabilirdi. Onunla görüşmüyorduk bile.

"Sanırım abim arkadaşı için sana karşı bir hata yapmış. Sonra çok pişman oldu çünkü seni yeniden kaybettiğini zannetti. Banu abla biliyorum, yaptığı kolay affedilebilecek birşey değildi ama abim seni gerçekten çok seviyor." dediğinde sinirlenmeye başlamıştım çünkü ben ona kaza yapmasının sebebinin nasıl benle ilgisi olduğunu sormuştum.

"Begümcüm sana kaza sebebinin benimle ne ilgisi olduğunu sordum uzatma lütfen."

"Kızma ne olur. Abim sen onla konuşmayı bıraktıktan sonraki günlerde çok kötüydü. Perişandı resmen. Dün gecede çok içmiş sonrada arabayla giderken kaza yapmış. Ben düşündüm ki belki buraya gelsen, yoğun bakımdan çıktıktan sonra en azından seni bir kere görse belki daha iyi olabilir diye düşünmüştüm." Emrah için gerçekten üzülmüştüm ama oraya gitmek istemiyordum çünkü sanki oraya gidersem onun halini görüp kalbim yumuşarsa diye korkuyordum.

"Begüm bak abin için gerçekten üzüldüm lakin oraya gelemem. Belki bencilce davranıyorum ama yapamam."

"Banu abla ne olursun bir kere gel de yüzünü görsün. Senin kardeşinin ilacı ben olmuştum. Kan vermiştim ona. Şimdi de sen abime ilaç ol yalvarırım." Aslında haklıydı çünkü o kardeşime kan vermişti. En azından Begümün hatırı için gitmeliyim diye düşündüm.

"Tamam Begüm geleceğim ama sadece senin hatırın için. Hangi hastane olduğunu mesaj atarsın. Şimdi işlerim var. Görüşmek üzere." dedikten sonra cevap vermesini beklemeden kapattım.

Kabul ettiğim için pişman olmam gerekiyormuydu, bilmiyorum fakat bildiğim tek şey onu gerçekten merak ettiğimdi. Kalbe söz geçmiyordu işte. Aslında hastaneye uçarak bile giderdim ama begümün iyiliğini bahane etmiştim.

Telefonu komodinin üzerine bıraktıktan sonra mutfağa gittim. Nehir kendi sandviçini bitirmiş ve benimkini yemeye başlamıştı.

"Ee yuh ama Nehir. Bu gidişle kilo alıcan haberin olsun."

"Yok yok bişey olmaz. Seni kim aradı? "

"Sen beni kimin aradığını boşver de sabah erkenden nereye gittin onu söyle. "

"Demek söyleme vakti geldi."  Ne olduğuna anlam verememiştim.

"Ya çatlatmasana adamı." Birazdan gerçekten kafayı yiyecektim.

"Harika bir iş teklifi aldık. " Duyduğum şeyle adeta şok oldum.

"Neeeeğğğ harika bir haber bu. "

"Ya kankan neler yapıyor işte. Sürpriz olsun diye söylemedim sana. "

O kadar mutlu olmuştum ki. Bu çok güzel bir haberdi. Birbirimize sarılarak bu haberi kutladık.

                       BÖLÜM SONU

EVVVVVETTTT

NASILDI??

Sınır koymak istemiyorum ama düşük vote olursa yeni bölüm biraz geç gelebilir.

                          Aurora

Yayımlanan bölümlerin sonuna geldiniz.

⏰ Son güncelleme: Feb 04 ⏰

Yeni bölümlerden haberdar olmak için bu hikayeyi Kütüphanenize ekleyin!

Doktorum|Texting|Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin