'Umarım karanlıktan ve gök gürültüsünden korkmuyorsundur Mile çünkü bu şehirde hava hep kapalı ve yağmurludur. Bu yüzden de elektrik kesikliği çok oluyor.'
Saatlerdir sohbet ediyorduk ve üç yüz yetmiş beş yıllık hayatımda geçirdiğim en eğlence dolu dakikalardan biriydi bu an.
'Hayır hocam karanlıktan ve gök gürültüsünden korkmuyorum.'
Eğlencenin hüküm sürdüğü sesiyle konuştuğunda gülerek onayladım.
'Hocam izninizle ben kalkayım, yarın okul var malum, geç oldu zaten.'
Melez ayaklandığında bende oturduğum yerden kalktım.
Doğru ya bir de okul belamız vardı.
'Doğru haklısın. İstediğin zaman gelebilirsin, sohbet ederiz.'
Kapıyı açıp çıktığında bende kenara yaslandım.
'Teşekkür ederim hocam, bu güzel geceyi tekrarlamak için sabırsızlanıyorum. Güzel sohbetiniz ve nazik davetiniz için tekrardan çok teşekkür ederim. Yıldızlı geceler.'
El sallayıp yürümeye başladı.
'İyi geceler, Melez.'
Son kelimeyi fısıldayarak söyledim.
Kapıyı kapattıktan sonra direkt odama çıktım.
Yatağıma uzanıp sabaha kadar bir sağa bir sola dönmeye başladım.
*
*
*
Ders saatim yaklaşmaya başladığında gece bulup izlemeye başladığım filmi kapattım.Odama çıkıp ilk önce güzel bir duş alıp daha sonra üzerimi değiştirdim.
Şuan arabamın önünde melezin evine bakıyordum ama içeriden herhangi bir ses gelmiyordu.
Büyük ihtimalle dersi erken başlamıştı bugün.
Arabama binip kampüse sürmeye başladığımda aklım hâlâ dün akşamdaydı.
Güldüğünde dolgun dudakları geriliyor ve kenarlarda iki tane çizik oluşuyordu, gözleri kısılıyor yanakları gül açıyordu.
Bu düşüncelerle kampüse girip fakülteye geldim.
Arabamı park edip aşağıya indim.
Burnuma gelen ıslak tüy yumağı kokusuyla yüzümü buruşturdum.
Kurtlar.
Gözlerim endişeyle melezi ararken bana eşlik eden kokusuyla fakülteden içeriye girdim.
Kokunun yoğunluğu kantinden gelmeye başladığında koşar adımlarla oraya doğru yürümeye başladım.
Kantinden içeriye girdiğimde elinde biraz içilmiş suyla karşısında üç tane kurtla konuşan melezi gördüm.
Hızlıca yanlarına yürüdüğümde beni fark eden kurtlar sahte bir şekilde gülümsemişlerdi.
'Merhaba Ebrar hocam, nasılsınız?'
Hocam mı? Benden daha büyüksün kokuşmuş kurt dememek için dilimi ısırdım.
'İyiyim, sen nasılsın?'
Tiksintimi sesime yansıttığında aklımdan geçen tek bir düşünce vardı.
Bu kurtlar neden bu kadar pis kokuyorlar?
'İyiyiz bizde hocam, teşekkür ederiz.'
Başımla onaylayıp geldiğim andan beri beni izleyen Melez'e çevirdim bakışlarımı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Şarap Kokulu Kan
FantasyGözleri bir anda kan kırmızısına bulandı. Anlamsızlığın hüküm sürdüğü bakışlarım göz bebeklerini bulduğunda sanki bulunduğumuz ortamdaki tüm sesler kesildi. Boynumda hissettiğim derin bir nefes almayla korkudan sıçradım. Nasıl gelebilmişti bu kada...