Ebrar'ın anlatımıyla...
*
*
*
Arabamı fakültenin otoparkına park ettikten sonra yan taraftaki ceketimi alıp indim.Burnuma dolan kokuyla gözlerimin aniden kendi rengine döndüğünü ve dişlerimin sivrileştiğini fark etmiştim.
Melez kanı kokusu.
Yüzyıllardır duymadığım bu leziz koku aklımı başımdan almıştı.
Durduğum yerde etrafıma bakmaya başladığımda yeni bir dönem için gelen öğrencilerden yayılmıyordu bu koku.
Saf insan kanı değil, melez kanı kokusuydu bu.
Yüzyıllardır hasretini çektiğim melez kanı.
Bir insanın üzerine atlamamak için kampüsün arkasındaki uçsuz bucaksız ormana en hızlı şekilde koştum.
Yaklaşık bir saniye sonra ormanın en derinliklerine geldiğimde etrafta herhangi kanlı ve yaşam belirtisi gösteren bir canlı arıyordum.
Bu melezin kanının kokusu buralardan bile duyuluyordu.
Tam o sırada gözlerimin odağına giren bir alaca'yla gülümsedim.
Bu hayvanın kanının kokusu bile bastıramıyordu melezin kokusunu.
Bir saniye sonra alacayı yere yatırıp dişlerimi boynuma batırdım.
Bu okul zamanı beni idare edecek kadar ve alaca'yı öldürmeyecek kadar kanı içtikten sonra yerde acıdan bağıran alaca'nın boynundaki iki tane diş izinin üzerine elimi koydum.
Gözlerimi kapattım ezbere bildiğim kelimelerin dudaklarımdan firar etmesini sağladıktan sonra acısı dinen alaca ayağa kalkıp koşarak uzaklaşmıştı.
Dudağımın kenarından akan kanı parmak ucumla temizledim.
Tekrardan arabamın yanına hızla döndüğümde üzerimi düzelmiştim.
Bu melez kimdi?
Aklımda ki soruya cevap ararken istemsizce etrafıma bakıyordum.
Saf insan kokusu karşı yıllardır bağışıklık kazanmıştım ama bu meleze nasıl karşı koyacaktım, nasıl dayanacaktım?
Elimle burnumu kapatıp dersimin olduğu amfiye yürümeye başladım.
Her adımımda kokunun yoğunluğu daha da artıyordu.
Tanrım lütfen benim dersimde olmasın.
Amfinin önüne geldiğimde Tanrı'ya olan ricalarımın hepsinin reddedildiğini içeriden gelen yoğun kokuyla anlamıştım.
Birkaç dakika kendime gelmek için bekledikten sonra içeriye girdim.
Öğrencilere bakmadan direkt kürsüye geçip kokuya alışmayı bekledim.
İstemsizce elimle sürekli burnuma dokunuyordun.
Biraz daha alıştığıma kanaat getirip sınıfın tam ortasına yürüdüm.
Derince yutkunup konuşmaya başladım.
'Evet gençler, öncelikle hepinize güzel bir eğitim-öğretim yılı diliyorum.
İsmim Ebrar Karakurt, hem ders hocanızım hem de bölüm başkanınızım.'
Derin bir nefes aldım.
Ve bir melezle aynı ortamda bulunurken derin bir nefes almak verdiğim en doğru karardı cidden.
Bu yaptığım aptallıkla tüm benliğime dolan kokuyu unutmak için Derince yutkunup parmağımla burnumu kapattım.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Şarap Kokulu Kan
FantasiGözleri bir anda kan kırmızısına bulandı. Anlamsızlığın hüküm sürdüğü bakışlarım göz bebeklerini bulduğunda sanki bulunduğumuz ortamdaki tüm sesler kesildi. Boynumda hissettiğim derin bir nefes almayla korkudan sıçradım. Nasıl gelebilmişti bu kada...