hm' 6

236 25 104
                                    

Minho bağladığı gözleri acıtmama adına nazik davranırken, Hyunjin söylenmeye devam ediyordu. "Geldik zaten burası diyorsun. gözlerimi bağlamana gerek var mı? Minho önündeki bedenin omuzlarını tutup yürütmeye çalışırken konuştu. "Meraktan ölmeyeceksin korkma."

Oflayan beden ayağını attığı yerin kaymasıyla durdu. Minho birazdan inecekleri dik yamaçta yardımcı olabilmek için önüne geçip ellerini birleştirdi. İki elini tuttuğu adama güven vermek için avucunun içinde ellerini kaydırarak tutuşunu sıklaştırdı. Hyunjin'in kalbi deli gibi atıyordu.

"Biraz dik ve taşlı bir yerden ineceğiz."
Güvende hissetmesi için haber veriyordu. "Yavaş olabiliriz acelemiz yok." Hyunjin heyecanına yenik düştüğünden hızlı davranıyordu. Minho karşısındaki güzelliğe odaklandığından, bastığı birkaç yer ayağından kaysa da dengesini sağlayabilmişti.

Minho, Hyunjin'e göz olabilmek adına geri geri dikkatle adımlarken, Hyunjin'de ona destek oluyordu. Bastığı yerleri Minho'da görmüyordu, ayağı her boşluğa denk geldiğinde Hyunjin'i daha sıkı tuttu.

Yamacın bitmesine adımlar kala, dik olan yamaç Hyunjin'in görmeden attığı bir adımla öne doğru düşmesine sebep oldu. Boş bir yere atmıştı ayağını, dengesini sağlayamadı. Göğüsleri birebirine çarpınca, kontrolüsüz şekilde kolları boynuna dolandı. Minho'da düşmesine engel olmak için belinden yakaladı.

Hyunjin'in gözü kapalı olduğundan ne yapacağını bilmiyor, çaresiz ve tedirgin bir halde normalden daha derin nefesler alıyordu. Minho düşmekten korktuğundan tedirgin olduğunu sanarken, Hyunjin göğüs kafesine baskı oluşturan yapalı beden yüzünden heyecandan ölecek gibi hissediyordu. Aldığı nefesin 1 santim ilerisindeki yüze çarptığından haberi yoktu. "Minho" Yakın olduklarını hissetse de ne derece olduğunu göremeden seslendi.

Cevap vermek yerine kalın ve ıslak dudakların arasından çıkan söze odaklanmıştı, Minho. Herhangi bir kelime olsa da güzel geleceğini biliyordu. Kendi ismini duymak farklı hissettirmişti. Neden bu kadar güzel olmak zorundaydı ki? Ya da nasıl hayret edilecek kadar güzel olabilirdi?

Hyunjin'in yüzüne doğru tedirgince verdiği nefes, düşüncelerini bozmuştu. Daha fazla uzamadan düze çıkmaları gerektiğini düşündü. Hyunjin'i belinden tutup tek seferde kaldırırken uyardı. "Sıkı tutun."

Haber vermek için biraz geç kalmıştı. Saniyeler içinde tek hamlede kaldırıp çevirerek, birkaç adımlık yükseklikten düze hoplattığı adam, beklemediği şeyle boynuna daha çok sarılmıştı.

Minho sırıtarak boynundaki elleri indirdi. Gözlerini çözmek için arkasına geçti. "Bu kadar hafif olduğunu bilseydim baştan sona hoplatırdım seni."

Yüzüne çirkin bir ifade takınarak cevapladı, Hyunjin. "Hoplatırdım ne ya?" O sırada Minho gözlerini çözmüş, arkası süprize dönük olan bedenin önüne geçti. Kesinlikle bu kelimeyi fesatlık olsun diye söylememişti. Yanlış anlaşılacağını bile şu an fark ediyordu. Bozuntuya verip Hyunjin'i utandırmak yerine kasıtlı olarak o kelimeyi kullanmış gibi görünmeyi tercih etti ve sustu.

Hyunjin yan bir bakışla ayıpladı. Minho gülümseyerek omuzlarını tuttu. Gülüşünün altında fesatlık olduğunu sanan Hyunjin'in aksine onun farklı algılamasına gülüyordu.

Omuzunda olan elleri sıklaştırdı, Minho. "Hazır mısın?" Başını onaylarcasına salladı, Hyunjin. Olduğu yerde heyecanla sekerek arkasını döndü. Şu an ne hazırlamış olursa olsun mutluluktan ağlayabilirdi.

Saniyeler sürmedi, deniz kenarında ışıklarla dolu özenle hazırlanmış olan etrafı incelemedi bile. Hemen arkasını döndü, Minho'ya baktı. Gözleri çoktan dolmuştu. Titreyen alt dudağını ısırarak sakladı. "Beğendin mi." dedi, Minho. Hyunjin ağlamak üzereyken bu soruyu ciddiye alamadı. "Dalga mı geçiyorsun benimle."

middlemist, hyunhoHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin