Karanlık bulutların gökyüzünü; sislerin yeryüzünü kaplandığı bir geceydi. Deniz kenarına doğru ilerledi; beyaz gömleğinin üzerine giyindiği siyah ceketini düzeltti ve deniz kenarına bakan banklardan birisine bacak bacak üzerine atarak oturdu. Telefonunu açtığında yandan bir gülümsemeyle gelen mesajı açtı.
Mesaj, Mahkumlar Yoldaşlığı'ndan geldiğini gördüğünde derin bir iç çekti ve mesajın üzerine bastı.
"Dünya'da görünür biçimde dolanman sana zarar verecek Graves. Geç olmadan vazgeç ve hücrene geri dön. Bu sana son uyarımız."
Bu mesajın ardından gülerken aniden arkasından gelen adım sesleriyle durdu ve kafasını telefondan ayırmadan: "Ben de seni bekliyordum, Cyrus." dedi, soğuk bir sesle.
Cyrus, korkusunu ne kadar yok saymaya çalışsada titreyen dizleri ve elleri onu ele veriyordu.
"Beni buraya neden çağırdınız, Bay Graves?" diye sordu.
"Nedenini çok iyi biliyorsun, Cyrus." diyerek ayağa kalktı ve Cyrus'a doğru yaklaştı. Fakat Cyrus hâlâ bunların hiçbirine anlam veremiyordu. Bir gece vakti iş arkadaşı onu neden buraya çağırmış olabilirdi ki?
"Günlük yanında mı?" diye sordu Graves, Cyrus'un tedirginliğini umursamayarak.
"Günlük mü? Neyden bahsettiğinizle ilgili bir fikrim yok, efendim," dedi ve yutkundu. Onun neyden bahsettiğini gayet iyi biliyordu. Graves, telefonunu siyah pantolonunun arka cebine koyarak gülümsedi.
"Sen başkasının kaderini belirleyebileceğine inanır mısın?" diye sormasına karşılık Cyrus, anlamaz gözlerle Graves'e bakmayı sürdürdü.
Graves, Cyrus'tan bir cevap gelmeyince: "Sen başkasının kaderini belirleyebileceğine inanır mısın?" diyerek tekrarladığında hiç düşünmeden:
"Hayır, efendim." dedi ve devam etti:
"Kaderimizi biz belirleriz. Kendi duygularımızla, düşüncelerimizle kendi yolumuzu çizeriz-" derken sözünü kesti ve tek düze bir sesle, "Günlüğü çıkart, Cyrus." dedi. Sokak lambasının ışığı Graves'in bembeyaz tenine vururken ışığın onu rahatsız ettiğinden sağa doğru adım attı ve bedeni, karanlıkla buluştu.
Cyrus, titreyen elleriyle çantasının fermuarını açtı ve elini çantanın içine soktuğunda direkt eline gelen siyah deri defteri çıkarttı. Tekrardan Graves'in emrini beklercesine Graves'in yüzüne korkuyla baktı.
"Son sayfayı aç." dedi, emir verici bir sesle. Sesi öncekinden daha sert çıkıyordu. Bu da Cyrus'un biraz daha korkmasına neden oluyordu. Cyrus öylecene Graves'in yüzüne bakarken:
"Son sayfayı aç." dedi, tekrardan dişlerini sıkarak.
Titreyen elleri ona ne kadar zorluk çıkartsada hiç beklemeden son sayfayı açtı. Sayfanın üzerinde kanla yazılmış notla beraber nefes alış verişlerinde zorluk yaşamaya başladı. Fakat Graves umursamazca: "Sesli oku," dedi ve yandan bir gülümsemeyle acı çekişini izledi.
Cyrus, tekrardan günlüğe baktı ve yutkundu. Titreyen sesiyle okurken Graves, araya girerek: "Daha sesli oku!" diye bağırdı. Bağırmasına karşılık irkildikten sonra daha yüksek bir sesle okumaya başladı:
"Cyrus Hunter.
Yaş: 26
Doğum günü: 12 Nisan 1998
Ölüm günü: 11 Nisan 2024
Saat: 23.50
Ölüm sebebi: Araba kazası.
Cyrus, dolu gözlerle ona baktı. "Sen kimsin?" dedi titreyen sesiyle, yeşil gözlerinden korku akıyordu.
Graves, gururla bakarak: "Azrail'in," dedi ve elini şıklattıktan sonra: "Doğum günün kutlu olsun, Cyrus Hunter... Bu gece arabayla üzerinden geçtiğin bir kız çocuğunun bedelini ödeyerek öleceksin."
dedi. Cyrus, yan tarafa doğru baktığında bir araba farı göründü. Cyrus, yalvarır bir ses tonuyla: "N"olur... Merhamet et n'olur... Ölmek istemiyorum, ölmek istemiyorum..." kalbi hızla atıyor, zihninde kaçış yolları arıyordu."Hadi ama Cyrus, kim ölmek ister ki zaten? Son saniyelerinin tadını çıkart, ölümünü seyretmek eğlenceli olacak." diyerek acır bir şekilde gülümsedi.
Cyrus, gözyaşlarıyla ölümünü reddetmeye çalışarak 'hayır' anlamında kafasını saklarken bir yandan da arabaya doğru bakıyordu. Graves'i orada bırakarak hızla koşarken araba ona yaklaştı ve ecelinden kaçamayarak öldü.
Cyrus Hunter'ın hayatı doğum gününde son buldu.
Graves, Cyrus'un cansız bedenine doğru yaklaştı. "Herkes birgün ölümü tadacak Cyrus, seninki sadece biraz erken oldu ama ölümün zamanı olmaz değil mi?" diyerek kahkaha atmasının ardından oradan uzaklaşmak üzere ilerledi ve yere düşmüş kader günlüğünü eline alarak ceketinin iç cebine koydu ve oradan uzaklaştı.
Graves'in kuralları belliydi. Günlüğü yok etmeye çalışan ölürdü...
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Ölüm Yoldaşlığı
Mystery / Thriller"Sen kaderinin başkasının belirleyebilceğine inanır mısın?"