1. BÖLÜM: EV

41 6 3
                                    

Bu kitabı merak edip şans verdiğiniz için teşekkürler😽💜
İyi okumalaaarr...

1. BÖLÜM: EV

Hayatımda görünüşüm yüzünden hep dışlanan ve yok sayılan kişi oldum. Hep kendi ayaklarımın üzerinde durup güçlü olmaya çalıştım. Bazen çok yoruldum, düştüm, darmadağın oldum, yaralar aldım ama fark ettim ki bu hayatta beni bir tek kendim kurtarabilir.

Annemle yaşıyorum. Bazen eve gelmiyor bazen geliyor. Evimizin geçimi için uğraşıyor ve benim çalışmamı istemiyor, okumamı istiyor. Bende annemin sözüne uyup okuyorum.

Annem, babam hakkında pek konuşmaz. Babam hakkın da pek bi' bilgim de yok sadece bizi bırakıp gittiğini biliyorum. Baba sinirliyim bizi kötü bi durumda bıraktığı için, terk ettiği için. Babam giderken 2 yaşımdaymışım. Annem hem benimle uğraşıp hemde işle uğraşıyormuş. Annem işe gittiği zamanlar komşumuz, Ayşe abla, bana bakardı, benimle ilgilenirdi.

17 yıldır baba sevgisi nedir bilmiyorum. Bazen çocukların "baba" diye seslenmeleri kalbimi sızlatıyor. Mezun olurken, yaralanırken, zorbalık görürken, ağlarken, düşerken benim yanımda değildi.

Annem bütün hepsine yetişti. Mezun olurken, yararlanıp ağlamadığım da hep yanımda olup yaralarımı sardı, öptü. Annem, babamın yokluğunu hissetirmemek için hem annem oldu hemde babam oldu. Beni mutlu etmek için hep uğraştı. Babamın yokluğunu hissetmiyorum annem sayesinde ama hala o boşluk hissi var içimde.

Bir keresinde annemi ağlarken görmüştüm elinde fotoğraf vardı ve konuşuyordu o fotoğrafa bakarak. Kızgın ve sinirli gözüküyordu. Ben çok batmamak için annemi dinlemedim ama onun babamdan nefret ettiğini öyle anlamıştım. O fotoğraftaki kişinin babam olduğunu düşünüyorum çünkü bağırırken "neden böyle olmak zorundaydı neden bunu yaptın" diyordu.

Çok zorlu günler geçirdik. Hep beraber atladık bu günleri. Onu çok seviyorum, onun gibisini kimse bulamaz.

Annem hastanede çalışıyordu. Çoğunlukla gece vardiyasında kalıyordu ve öğlen gibi geliyordu. Sadece pazar günleri izinli oluyordu bazen pazar günü de çalışıyordu zar zor görürüm onu.

Onun o saatlerde çalışmasını sevmiyorum çünkü uykusu alamıyor ve yorgun oluyor ama beni dinlemiyor.

Bugün pazar günüydü ve evdeydi biraz şaşırtıcıydı onun evde olması ama sevinmiştim onun adına. Bol bol dinlenirdi artık.

Annemin sesiyle daldığım yerden irkilip kendime geldim.

"Sahra, kızım ormana gidip istiridye mantarı alıp gelir misin? Bugün istiridye mantar sotesi yapalım ne dersin?"

"Tamam anne, zaten değişiklik olur" diyip çalışma masamdan kalktım. Aşağı inip montumu giyip sepeti, anahtarı, telefonumu ve kulaklığımı alıp evden çıktım. Evden çıkmadan önce annemin "Dikkatli git dikkatli gel kızım" sesini duydum.

Kulaklığı takıp spotify dan rastgele bir şarkı açtım ve yola koyuldum. Etraf çok güzeldi. Son bahar mevsimi gelmişti ve etraf turuncuyla süslenmişti. En sevdiğim mevsimlerden biri son bahardır.

İstiridye mantarı, kavak ağaçların veya kayın ağaçların diplerinde yetişirdi. Buralarda kavak ağacı fazla olduğu için bulmakta zorluk çekmeyeceğim diye düşünüyorum. İstiridye mantarları, her kavak ağacının altında yetişmediği için işim biraz uzun sürecek gibiydi.

ALEVLERİN PRENSİHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin