Selam!Kısa bir aradan sonra sizlere 2.bölümü sunuyorum.Umarım beğenirsiniz...
MULTI: Alice'in annesinden kalma olan anahtar kolyesi (temsili)
--------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------
Gözlerimi açtığımda havanın karardığını farkettim.Vay be! Bu kadar uyumuş muyum?
Bu sırada bize kapıyı açan hizmetkar geldi ve beni yemeğe çağırdı.O anda kafama dank
etti. Halamın da çocukları vardı, bunu biliyorum.Hatta küçükken onlarla oyunlar da
oynardım.Helen'le ben yapışık ikiz gibiydik.Onun abisi Horst da bize kötülük yapar,ittirip dururdu bizi.Onlarla görüşmeyeli nerden baksan 4-5 yıl olmuştur.Acaba beni hatırlarlar mı?Aşağı kata indim.Hepsi oturmuş beni bekliyor gibiydi.Halam bana pis bakışlar
atarken Helen'ın şaşkına döndüğünü gördüm. Bunun üzerine halam araya girdi:-Evet çocuklar size söylemem gereken bir şey var, Alice artık bizimle beraber kalacak çünkü o...
-Çünkü o yetim değil mi? Dedi Horst.Bunları benim yüzüme vurmaktan dolayı mutlu olmuş gibiydi.
-Evet. Ama merak etmeyin.Onun sizin yanınızda durmasına asla izin vermeyeceğim.Onu buraya hizmetçi olarak aldım.
Ne, ne söylüyordu bu kadın?.Benim onun hizmetçisi olacağımı düşünüyorsa çok yanılıyor! Ama şimdilik sustum. Çünkü kesinlikle ilk gecemde azar işitmek istemiyorum.
-Şimdi artık yemeğe başlayalım.
Yemek de ne yemek yani! Bir tek kuş sütü eksik.Ben de hemen tabağıma balık ve salatadan biraz alıp, yedim. Yemek boyunca hepsinin gözü bendeydi, ve emin olun üç kişi birden size delici bakışlar atıyorsa yemek yemek gerçekten zor!
Yemekten sonra koltuklardan birine gömülmüştüm ki halamın cırtlak sesi kulağımda çınlamaya başladı:-Dediğim gibi, seni buraya tembellik yapasın diye almadım, bundan sonra her gün bulaşıkları yıkayacaksın.
-Peki.
-O zaman ne duruyorsun, koşsana!
Aaaa! Kızmaya başlıyorum ama.Bu kadın beni ne sanıyor?
Yine de bulaşıkları aldım ve mutfağa geçtim. Helen da arkamdan su içme bahanesiyle
geldi.-Merhaba Alice...
-Merhaba Helen, görüşmeyeli uzun zaman oldu.
-Evet. Durumun için üzüldüm.Ben şimdi sana Bayan Pierce'ı çağırırım.
-Bayan Pierce?
-Evet hizmetkar.Annem bütün bu bulaşıkları senin yıkayabileceğini düşünmüyordur herhalde.
- . . .
Bu sırada halam Helen 'ı çağırdı ve böylece sohbetimiz de noktalanmış oldu.Giderken gülümsedi ve bana yine görüşelim dermişçesine baktı.Bu kızı seviyorum. Üstelik dediği
gibi Bayan Pierce geldi ve bulaşıkları yıkamama izin vermedi.Hepsini kendi yıkadı ve
benim de halama kendimin yıkadığımı söylememi istedi.Bu Bayan Pierce de
iyi birine benziyor.Hem onun sayesinde işten kaytardım.* * *
1 HAFTA SONRA...
Saray'ın 2 kattan fazla olduğundan emin olmuştum.Evet eminim bu evin başka katları da var.Ve halam benden birşeyler saklıyor,bu konuyu en yakın zamanda Helen'a anlatmam lazım.-Aliceeee!!!
-Efendim hala?
-Sana mutfağı temizlemeni söylediğimi hatırlıyorum!
-Evet hala hemen...
-Hemen gidiyorsun, çabuk!
Offff!!! Yetti artık daha 1 hafta oldu ve bu kadın beni çoktan hizmetçi konumuna
düşürdü bile.Derken şansım döndü ve Helen mucizevi bir şekilde mutfağa girdi. Şimdi
tam sırasıydı.-Helen, bu ev kaç katlı?
-Şeyy, bildiğim kadarıyla 2 ama, neden sordun?
-Bana hiç de öyle gelmiyor.
-Nasıl?!
-Bak şimdi,halam yine beni çalıştırıyordu.Alt katta,yani burda mutfaktaydık.Ve o birden bire ortadan kayboldu.
-Bu imkansız!
-Ama oldu işte. Ben de önce senin gibi düşündüm.Her tarafı didik didik ettim ama yoktu.
-Sonra?
Galiba Helen da sonunda bana inanmıştı.-Sonra arkamı döndüm,şurda gördüğün vazonun tozunu alıp tekrar dönmüştüm ki
birden karşıma çıktı.Halam toz içindeydi ve sanki yorulmuş gibiydi.-Vayy bee!Annem bir peri!
O kadından peri değil, olsa olsa cadı olurdu.-Saçmalama.
Sonra aklıma temizlemediğim, mutfağın camları geldi. Temizlemesem kesin zılgıt yerdim.Ben de Helen'a şu cam silen deterjanları nereye koyduklarını sordum "dolapta" dedi.Ama raf benim için çok yüksekteydi. Helen'ın boyu benden biraz daha uzun olduğundan belki o alabilir diye düşündüm,yardım istedim.Tam alıyordu ki dolabın tahtası çöktü ve Helen benim üstüme düştü.Tahta arkamızdan eski haline geldi ve biz
kaydırak gibi dik bir yerden yuvarlanmaya başladık.Kendimize geldiğimizde bir mağara veya mahzen gibi bir yerdeydik.
-Ne!Gizli bir geçit mi,annem bunu bana nasıl söylemez!
-Ohaaa!
-Hemen burda neler döndüğünü anlamalıyız Alice,kalk burayı keşfetmemiz gerekiyor!
-Tamam ama...
-Düşünmediğimiz bir şey var Alice...
- Burdan nasıl çıkacağız!
Bunu aynı anda söylemiştik.Gülmeye başladık ama aslında hiç de gülünecek bir
durumda değildik,aksine ağlanacak bir durumdaydık.Önümüzde ciddi sorunlar vardı.En önemlisi,burdan nasıl çıkacaktık?!