Ne düşüneceğinizi biliyorum. Bu kız napıyor, bitmedi gitti şunun tatili falan filan. Haklısınız. Ama ben isteyerek gitmedim oraya ve orda internet olsa kesinlikle hikayeye devam eder, yorumlara cevap verirdim. Ama yok yok, yok arkadaş yok
internet! :( Nasıl internetsiz yaşıyolar anlamıyorum. Neyse ben sizden özür diliyorum. Hikayeyle ilgili bir de açıklama yapma gereği duyuyorum. Bu hikaye
fantastiğe doğru gidiyor. Yani ilerleyen zamanlarda hikaye fantastiğe dönüşecek. Nedenini bilmiyorum ama size söyleme gereği duydum. Umarım beğenirsiniz...NOT: Bay Alex oradaki en kıdemli polis memuru. Bay David onun sağ kolu. Bay Beat de bir polis memuru ama daha düşük bir rütbesi olduğu için getir götür işlerini de yapıyor.
--------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------Sabah, be ni tatlı uykumdan uyandıran bir grup insan sesi oldu. Ne olduğunu anlamadan kendimi iri cüsseli bir adamın kucağında buldum. Hesap sormaya çalışırken adam beni bir arabaya tıktı. Ama bu sıradan bir araba değildi. Bu...bu bir polis arabasıydı!
* * *"Bu çok saçma!"
"Hayır küçük hanım, saçma değil. Doğru olan!""Neden bana inanmıyorsunuz? Size söyledim benim ailem var. Orda gecelememin tek
sebebi ...""Tabi eminim öyledir . Küçük hanım, biz senin gibi daha kaç kız bulduk, kaçının yalanlarını dinledik. Ama biliyor musun, gittikleri yer ailelerinin yanı değildi, yetimhaneydi. Ve ben de tecrübelerime dayanarak senin yetimhaneye gitmen gerektiğini söylüyorum. Gideceksin de. Şimdi Bay David sana meyve suyu getirirken uslu uslu otur ve direnme!"
Bu adam beni deli etti. Nerdeyse yarım saattir adama dil döküyorum. Türlü türlü yalanlar uyduruyorum ama yutmuyor. Offff! Delireceğim. Sonunda bu karakoldan deli olarak çıkacağımdan eminim. Ve eğer suçlamam gereken biri varsa o da Bay Alex.
"Şimdi biz kimliğini bulmaya çalışırken sen de meyve suyunu iç."
Emredersiniz!¿
"Bu ne kadar sürer?"
"Merak etme bir kaç dakikiya kadar sonuçlanır. Bu yepyeni bir teknoloji. Bütün ülkeyi dakikalar içinde analiz edebilir."
"Umrumdaydı..." diye tıslarken Bay Alex aynı zamanda da sağlam kulakları olduğunu kanıtladı!
"Bir şey mi dedin?"
"Hayır, hayır. Diyorum ki bu harika."
"Evet gerçekten de harika." Gözlerini bilgisayar ekranına indirdi. Indirmesiyle de gözlüklerinin kıpkırmızı bir ışığa boğulması bir oldu.
"BU IMKANSIZ! Nasıl olur da kaydı olmaz! Senin kaydın olmazsa yaşayan bir ölüden farksız sayılırsın. "
Demek yaşayan bir ölü. Fena değil. Başıma daha ne gelebilir ki?
"Yani?"
"Yani derken? Sence de yeterince mühim değil mi?"
"Şey...evet."
"Şimdi doğruca yetimhaneye gidiyorsun. Ve kimlik bilgilerin de ilk olarak oraya işleniyor. Senin yapman gereken bize doğruları söylemek. Şimdi cevap ver , babanın
adı?""Michael"
"Güzel, annenin adı?"
"Emilia"
" Kaç doğumlusun?"
"2003. 20 Şubat.
"Tamam. Gerisi bizim bileceğimiz iş."
Yanında duran adama seslendi.
"Hemen Michael Rainy ve Emilia Rainy isimlerini bul.
"Derhal efendim"
"Sen de kızı bekleme odasına al Beat!"
Beat denen adam beni yan odaya oturttu. Sonra da çekip gitti. Yalnız kaldım, her
zamanki gibi.Tam karşımda bir raf , onun üstünde de bir vazo vardı . Elimi kafama götürmüştüm ki tuhaf bir şey oldu. Hatta çok tuhaf bir şey. Vazo havalndı havalandı ve
ayağımın dibine düştü. Neyseki kırılmadı. Bir deneme daha yapmam gerekiyordu. Bu bir tesadüf mü, yoksa benden kaynaklanan bir şey mi? Elimi falcıların kürelerine bakarken yaptıkları gibi yapıp kollarımı tekrardan rafa doğrulttum ve hızlı bir hareketle kendime çektim. Ve imkansız bir şey oldu. Bir şey... Raf yerinden çıktı ve bana doğru uçmaya başladı. Hemen kafamı eğdim. Raf da büyük bir gürültüyle duvara çarptı ve ikiye ayrıldı. Ben bunu yapabilmemin şoku etkisi altındayken bütün karakol bulunduğum odaya doluştu."Sen ne yaptın böyle, rafı nasıl söktün ve nasıl böldün?"
"Ben bir şey yapmadım. Içeriye bir adam girdi ve rafı kolayca söküp üsüme savurdu. Sonra da kaçıp gitti."
"Bu masala inanacağımızı sanmıyorsun her halde! Siz nasıl insanlarsınız, sen ve ailen! Hiçbirinizin kaydı yok! Ve kızları da raf söküp parçalıyor, Tanrım delireceğim!"
Kendimi gülmemek için zor tuttum. Lafı Bay Alex aldı.
"Sakin ol David. Nasılsa artık kaydı var. Ve daha fazla sorun çıkarmadan doğruca yetimhaneye gidiyor. Beat!"
"Hemen götürüyorum"
Şimdi gülme sırası onlardaydı.
"Lütfen götürmeyin, benim ailem var! Dediğim gibi orda geceledim çünkü..."
"Yeter !"
Beat beni arabaya attı. Ardından da bavulu. Hızlıca sürmeye başladı. Yanaklarımdan süzülen gözyaşları geçmişimi sorgulamama neden oldu. Evet, annem ve babamı bir trafik kazasında kaybetmiştim. Veya ben öyle sanıyordum! Hiçbirimizin
kaydı olmayışı çok garipti. Birden içerde olanları hatırladım. Nasıl yapmıştım bunu? Hiçbir fikrim yok. Neden kaydımız yok? HiçBir fikrim yok. Ben bunları düşünürken yetimhaneye vardığımızı fark etmedim bile. Ama içimde garip bir his uyandı. Kötü bir
his... .