Seri adımlarla eve gidip kendimi odama attım. Kalbim olması gerektiğinde kat ve kat daha hızlı atıyor. Elimi kalbimin üstüne koyup aynadan kendime baktım. Yanaklarım kızarmış, saçlarım dağılmıştı. Ne yapacağımı o kadar çok şaşırdım ki yakalanma ihtimalim olsa bile ne parfüm sıkabildim ne de bir sakız aldım. Odamın içindeki banyoma girip muslukta soğuk suyla yüzümü yıkadım. Aynadan tekrar kendime bakıp sırıttım. Nedenini bilmediğim bir şekilde içim garip oldu sanki ondan etkilendim.
Evet onu rol model alıyorum ama hepsi bu, şimdi neden böyle hissediyorum? Neden ses tonu bana söyledikleri aklımdan gitmiyor beynimin içinde yankılanıyor? Tekrar eğilip yüzümü bir kez daha yıkadım. Yetmeyeceğini anlayınca kapımı kapatıp soyunmaya başladım. Ilık bir duş kendime gelmeme yeter.
Duşa kabine girip suyu sonuna kadar açtım. Soğuk suyla bedenim titrerken zamanla ısınan suyla gözlerimi kapattım. Çenemde ki büyük eli, gözlerinde ki o ifade ve kalın sesi aklıma gelince gözlerimi hemen açtım. Galiba deliriyorum.
●●●●●●●
Yemek masasında oturuyorduk. Annem yine döktürmüş en sevdiğim yemekleri yapmış. Ağzıma olabildiğince daha fazla yemek sokup burnumdan nefes almaya çalıştım.
"Yemeğini düzgün ye Ufuk." Uyarısından sonra kafa sallayıp daha sakin yemeye çalıştım. Bunu söyleyen babamdı normalde çocuk olduğumu söyler yeme şeklimle dalga geçerdi ama şuan sadece yüzüme bakıyor.
Ağzımda ki yemek bitince "Baba bir şey mi oldu? İşte falan mı bir sıkıntı var normalde çocuk olmamla ilgili dalga geçerdin." Sesim fazla meraklı ve uysal çıktı. Bir tek onlaraydı bu hallerim sadece bunu kullanmayacağını bildiğim insanlara böyle olurum.
"Çocuk. Çocukmuş." Bunu ne çocuğu amına koyayım dercesine söylemesi durumun ciddiyetini algılamama yetti. Oturuşumu dikleştirip "Bir şey mi oldu baba" diye sordum.
"Çocuk olsan sigara içmezdin ya da bunu görüp seni sigaranın zararlı olması hakkında uyaran Özgür abine çirkefleşip diklenmezdin değil mi Ufuk. Sen ne zaman böyle bir çocuk oldun ne zaman kendinden büyüklere saygısızlık yapmaya başladın? Biz seni böyle mi büyüttük her zaman küçük bebeğimiz olarak görmedik mi yoksa sen o arkadaşlarına mı özeniyorsun. Yoksa o arkadaşların bize tanıttığın gibi değil mi? Benim çocuğum böyle olmazdı ne demek pişkin pişkin Özgüre sigara uzatmak elinden paketi almış bana gösterdi. Sigaranın markası bile ne olduğu belli olmayan bir şey Ufuk sen ne yapıyorsun neden buldun o illeti? CEVAP VER UFUK."
Bağırmasıyla gözlerimi sımsıkı kapattım. O an sanki yıllar önceki o yemek masasındaydım yetimhanenin masası. Titriyen ellerimi masa altına götürüp dolu gözlerimle babama baktım. Özgür abi ağzımı kırmak yerine kalbimi tercih etmiş galiba.
"Baba lütfen bağırma. Onun dediği gibi değil o verdi bana sigara yemin ederim o verdi. Özgüre mi inanıyorsun? Nasıl bana sormak varken ona inanırsın onun gibi yalancı alt mahallede yaşayan alt tabaka biri mi doğruları söyleyecek?"
Sesim titriyordu ama içimde ani gelen sinir acımın yerine geçti.
"Özgür? Abi nerede Ufuk, ne zamandır askerlik arkadaşısınız da bizim haberimiz yok? Alt mahalleymiş ne zamandır durumu iyi olmayan insanlar alt tabaka oldu hem Özgürün durumunun bizden kat kat daha iyi olduğunu bilmiyor musun? Sen ne biçim bir çocuk oldun Ufuk biz seni yetiştiremedik mi?"
Son cümleyle elimi yumruk yapıp masadan kalktım. Arkamdan seslenen anneme ya da babama aldırmadan ayakkabımı giyip evden çıktım. Bunu yapmaya hakkı yoktu sadece diklendim biraz sert konuştum diye bu hâle getirmeye gerek yoktu. Oysa ona hayrandım..
Kafamda ki düşüncelerle onun mahallesine girdim. Biraz ilerlediğimde bu mahallenin neden gerdiğini bir kere daha anladım. Etrafta ki insanların dış görünüşü, bakışları bile insanı korkutmaya yetiyor. Duvarda ki yazılar, yol kenarında birbirine sataşan bir grup hepsini umursamadan koşar gibi Özgür'ün oto yıkamasının önüne geldim.
Sanki içimde nefret durdukça büyüyor, kafamda sesler uğulduyordu.
İçeri girip araba başında bekleyen genç adamları umursamadan içeriye girmek için adım attım."Öyle kafana göre içeri girebileceğini sanıyorsan çok yazık olur. Özgür o kafanı uçurur hatta şanslıysan uçurur. Uçurması eziyet etmesinden iyidir he?"
Bu adamı tanıyordum birkaç kez Özgür'ün yanında görmüştüm ama kim olduğunu bilmiyorum. Özgür cidden düşündüğümden daha sert daha acımasız biriydi.
"Nerde o gelip bana yaptıklarının açıklamasını yapmak zorunda" çok hassaslaştım. Babamın son söyledikleri içimde oturmuş kalbimde, boğazımda bir yumru olarak kaldı. Şimdiyse sesim titriyor kendimi bok gibi hissediyorum.
"Çocuk gelmiş"
Duyduğum sesle kafamı balkona kaldırdım. Yukarıda balkonda duruyor üstünde hiçbir şey yok altında sadece pantolon var. Bir de soyunmuş Allahın belası bile
"Sensin çocuk. Gidip babama yalan söylemişsin bana iftira atmışsın. Nasıl gelip beni aileme karşı küçük düşünürsün, nasıl babamı doldurursun. Sen cidden kalpsiz herifin tekisin dün benim için gerçekten abi diyebileceğim biriydin şimdi ancak Özgür olursun."
Burnumdan soluyordum. O an ne Özgür ne de arkadasları umurumda değildi. Gözlerine hırsla bakmaya devam ettim. Sesli bir kahkaha attı eliyle çıkışı gösterdi.
"Üstünde ki kedili pembe renkli tişörtle ciddiye alamıyorum."
Dirseklerini demire dayayıp hafif aşağı eğildi. Kaslara bak anasını satayım.
"Dua et ciddiye almıyorum şimdi eve git ciddiye alsam neler yapabilirim bir düşün. Bir daha bu şekilde sesini yükseltirsen çocuk falan dinlemem dilini keserim. Siktir git şimdi benim canımı sıkma."
Başta sakin sesi son cümlesinde sert ve yüksek çıktı. Kafamı hırsla sallayıp "Bir gün canını çok yakıcam seni varya çaresiz bırakıcam görürsün sen" arkamı dönüp çıkışa yürüdüm.
"Abi bence çocuğu denize götürüp denizde de bu şekilde bağırabiliyor mu bakalım." Konuşan kimdi bilmiyorum ama hem tehdidinden korktum hemde sesini bunuda ona yedirtmek için beynime kazıdım.
Arkamdan sadece kahkaha sesini duydum. Bu ses hayatımda duyduğum en iğrenç en mide bulandırıcı ses. Hayatımın sonuna kadar da bu gülüşten nefret edeceğim.
Durumları az çok anlamıştırsınız. Yorum atıp fikir belirtirseniz sevinirim iyi geceler civcivlerr.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Duman Öpücüğü
General FictionDudaklarımın arasında ki sigarayı alıp iki dudağının arasına koydu, gözlerimin içine bakıp derin bir nefes çekti. Yüzüme üflediği dumanla gözlerimi kapattım.