Gözlerini devirdi. "Aptal kız."
İçeceğimden bir yudum aldım. "Aptal adam." Diye mırıldandım ona bakmadan.
Yanımıza gelen Pietro'yu fark ettiğimde sırıttım. Başıma giren ağrıyı umursamadan bu yeni duyguların tadını çıkarmaya çalışıyordum. "Merhaba güzelim" Kolunu belime yerleştirip yanağıma bir öpücük bıraktığında vücudumdaki bütün kaslar gerilmişti.
"Pietro!" Dedim uyaran bir sesle. Uzaklaşmak yerine daha çok yaklaşmış, belimdeki eliyle belimi okşamıştı. "Prenses?" Sokovia aksanıyla konuştuğunda gerilen vücudum biraz gevşemişti.
"Ne yaptığını sanıyorsun?" Dedim başımı omzuma yatırarak. Kaşlarımı da biraz çatmıştım.
İç çekti. "Şöyle bakma... Ne kadar tatlı göründüğünden haberin yok." Gözlerimi devirdim ve ondan biraz uzaklaştım. "Düşündüm de... Şu duygularını bu gece test edebiliriz."
İçkimden biraz içerken Barnes'ın masadan ayrıldığını görmüştüm. Bir süre arkasından bakmış, gözden kaybolunca da Pietro'ya geri dönmüştüm. "Hiçbir şey test etmiyoruz. Şimdi beni bırak yoksa ömrün boyunca unutamayacağın güzel bir dayak yiyeceksin."
Elini belimden çektiğimde dudağını büzdü. "Amma nazlısın be sende güzelim..." Sinirle gözlerimi yumdum. Şu elbiseye birkaç tane bıçak saklasaydım hiç fena olmazmış aslında.
"Sus Pietro. Sınırlarımı zorluyorsun." Onun yanından ayrılırken yeni bir bardak içecek almak için bar kısmına tekrar uğramıştım. Barmen bu sefer itiraz etmeden içeceğimi vermişti.
Yaklaşık yarım saat sonra bir adam fazla gözüme çarpmıştı. Buraya daha beş dakika önce gelmişti, daha kimseyle konuşmamış, hiçbir şey içmemiş, bana birkaç masa uzak bir yerde oturuyordu. Birini arıyor gibi sürekli etrafa bakınması da ayrı bir meseleydi.
Etrafa bakındığımda Avengers'ın salona dağılmış, partiye odaklanmış olduğunu fark ettim. Pek de umursamamaya karar vererek bardağımdan bir yudum daha içtim. Bardağımı dudaklarımdan uzaklaştırdığımda adamla göz göze geldiğimizde dudaklarında oluşan ufak sırıtış dişlerimi sıkmama neden olmuştu.
Adamın eli beline giderek bir tabanca çıkardığında ve hızla bana doğrultup birkaç el ateş ettiğinde hızlı bir şekilde eğilerek vurulmaktan kurtulmuştum. İnsanlar bağırarak uzaklaşırken adamın şarjöründe son kurşun kalana kadar mermilerden kaçmış ve giderek ona yaklaşmıştım.
"Nightmare... Tüm gücün kaçmak mı gerçekten? Seni daha başarılı sanırdım." Yaklaşan Rogers'ı fark ettiğimde elimi kaldırarak onu durdurdum. "Bir adım daha atma Rogers."
Adam hala bana tabancasını tutarken birkaç adımla tam önünde durdum. Tabancanın ucu kalbimin üstünde duruyor ve elbisenin üstünden tenime baskı uyguluyordu. "Amatörsün." Sinirle dudağımı ısırdım. "Elindeki o işe yaramaz silah seni güçlü hissettiriyor."
"İşe yaramaz olup olmadığını denemek ister misin?" Dediğinde sinirle sırıttım.
Parmağı tetiğe gittiğinde ani bir hareketle topuklu ayakkabımın topuğuyla dizine vurmuş, bileğini kıracak seviyede tersine çevirmiş ve silahı yere düşürmesini sağlamıştım. Aceleci davranmadan yerdeki silahı aldım ve yerdeki adama ilerleyip silahı alnına tuttum.
"Silah kullanmasını biliyorsan işe yarardır." Adam korkuyla gözlerini açtığında parmağım tetiğe gitti.
"JG!" Rogers'ın uyaran sesini duysam da adamı vurmaktan vaz geçmedim. Başımı ona çevirdim. "Onu öldürme. Biz katil değiliz."
Yerdeki adama bir daha bakmadan tetiği çektiğimde 12. kurşun tam alnına saplanmış, üstüme kan sıçramasına neden olmuştu. "Hail Hydra." Adamın ölmeden hemen önce mırıldandığı şeyi ise sadece ben duymuştum.
Rogers gözlerini yerdeki adama çevirirken ayağa kalktım ve yanağıma bulaşan kanı sildim. Elimdeki silahı cesedin üstüne atarken konuştum. "Siz değilsiniz ama ben katilim."
Dağılan saçımı düzelterek omzumun arkasına attım ve Rogers'ın yanına ilerledim. "Ama eğer içini rahatlatacaksa...Beceriksiz bir Hydra ajanıydı." Bunu nereden anladığımı sorguladığını bilsem de bir şey demeden çıkışa ilerledim.
"Gerçekten eğlenceli bir partiydi!" Hepsinin duyacağı enerjik bir sesle konuştuktan sonra salondan çıkmıştım.
𖤐
Avengers'ın her ay sonu yaptığı toplantılardan birindeydik. Bu toplantıdan sadece yarım dakika önce haberdar olmam ise çok ayrı meseleydi. Üssün toplantı salonunda otururken bütün herkes bir ayda yaptığı görevlerde, değişik olaylardan falan bahsetmişti. En sona ben kaldığımda önümdeki noodle tabağından başımı kaldırdım ve diğerlerine baktım.
"Ne?" Sadece iki haftadır burdaydım ve bir göreve falan da gitmemiştim. "Bu ayda neler yaptığından bahset." Dedi Rogers.
Sandalyemde geriye yaslandım. "Yaklaşık 12 Hydra görevine çıkmıştım. Başka başka şehirlerde. Ayrıca Rusya'da da bir görevim vardı. Bu görevler genelde adam öldürme üstüne." Umursamazca konuştuğumda diğerleri dikkatle dinliyordu.
"Shield'ın silah depolarıyla ilgili bilgiler olan bir flash bellek çaldım. Bu sonra başınızı ağrıtabilir, bilginiz olsun." Suyumdan bir yudum aldım. "Onun dışında çocukluğumdan beri kaldığım ana Hydra üssünü, içinde çocukluğumdan beri birlikte olduğum insanlarla birlikte patlattım. Şerefsizler kesinlikle hak ediyordu."
Gözlerimi kısıp o günü hatırladığımda başımı sallayarak kendimi onayladım. "Sonra işte şu partideki amatör var." Kaşlarımı çatıp başka bir şey olup olmadığını düşündüm ama bu kadardı.
"Ne yararlı işler yapmışsın sen öyle." Diye alayla konuşan Barton'a soğuk bakışlarımla baktım. "Dünyadan gereksiz insan temizlemek oldukça yararlı bir iş barton."
Barton gözlerini devirdiğinde sinirle dişlerimi sıktım. "Benim Asgard'a dönmem lazım dostlarım." Diyen Thorla yüzümü buruşturdum. Bu adam sevgi yumağı gibiydi.
Ayağa kalkıp çıkışa ilerlediğinde Tony arkasından seslendi. "Sana nereden ulaşacağız?"
Thor kapıdan çıkmadan hemen önce konuştu. "E-mail gönderin."
İç çektim. "Onun telefonu var mı ki?" Diye sordu Natasha. Başımı iki yana salladım. "Hiç bir teknolojik aleti yok." Natasha dediğim şeyle dudaklarını birbirine bastırıp 'anladım' dercesine başını salladı.
Noodle'ımın son kalanını yerken üstümdeki mavi gözleri hissederek başımı Bucky'e çevirdim ve 'ne var' dercesine başımı salladığımda tepki vermeden önüne döndü. Sabır dileyerek gözlerimi kapattım.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
NİGHTMARE~BUCKY BARNES
FanfictionNeden bir Bucky kurgusu yazmıyorum ki? diyerek yazmaya başladığım bir kurgu oluyor bu. Mantık hataları falan olursa, haftalarca bölüm atmayıp günde üç beş bölüm birden atarsam falan görmezden gelin(okul açılcak -_-)