7

184 21 14
                                    

Yaklaşık iki saatlik uzun bir banyodan sonra üstüme oversize bir t-shirt ve eşofman geçirdim

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

Yaklaşık iki saatlik uzun bir banyodan sonra üstüme oversize bir t-shirt ve eşofman geçirdim. Ne olursa olsun vazgeçilmezim olan bıçak ve bir tabancayı üstüme yerleştirdiğimde odadan çıktım. Aksi taktirde düşünmekten kafayı yiyecektim.

Salona geldiğimde etrafa bakınmadan mutfağa geçtim. Bir bardak çıkartıp kendime viski doldurduğumda ada tezgahın etrafındaki sandalyelerden birinde oturdum. Biraz kafayı bulmam gerekiyordu. Sinir dışında bir şey hissedemediğimden şu üzülmem ve belki de dağılmam gereken durumda duygusuz kalmak çok yanlış hissettirmeye başlamıştı.

İçecekten bir yudum aldım. Ailemi düşündüm, onlardan ayrıldığımda sanırım beş veya altı yaşımdaydım... Emin değilim. Olmayan Tanrı aşkına gerçekten hafızama büyük zarar vermişlerdi. 

Büyük bir yudum daha aldım. Haplara tekrar başlamalıydım belki de? Duygularım olmasa bile her şey olduğu gibi kalırdı. Bardağın üstündeki kemikli ellerime baktım, artık üstünde kan yoksa bile ben görüyordum.

Kalan viskiyi kafama diktim ve bir bardak daha doldurdum. Viski aklımı bulandırırdı değil mi? Yani diğer insanlarda öyleydi. Bende de öyle olmaması için bir sebep yoktu. Viskiden büyük bir yudum aldım. Ya kafayı bulacak ya da sinir ve öfkemle etrafı yakıp yıkacaktım.

Hulk muydum ben ya?! Ne saçma bir duygu bu öfke!

Tekrar sinirlenmeye başladığımı hissettiğimde bir yudum daha içtim. "Hey..." Seslenen kişiye baktığımda Bruce'u görmüştüm. "Eğer özür istiyorsan boşa vakit kaybetme." Diye mırıldandım küçük bir yudum daha içerken.

"Aslında hayır, özür falan istemiyorum." 

"Ne güzel. Peki niye buradasın?" Diye sordum duygusuz ifademle ona bakarak. 

"Şu sorduğun soru hakkında." Dediğinde duygusuzca güldüm. "Ben o konuyu çoktan hallettim." Evet, çok güzel halletmiştim. 

"Bir dakika neyi hallettin?" Diyen Tony Stark'ın sesini duyduğumda gözlerimi devirdim. "Ne meraklı adamlarsınız."

"Ayrıca harikayım tatlım." Dedi sırıtarak. Kendine bir bardak çıkartıp o da viski doldurmuştu. Kendi viskimi yudumladım.

"Bir hapla yıllarca duygularımın hepsini yok etmişler ve üstümde deneyler yapıp birkaç defa hafızamı silmişler. Ve bu her şey hafızama zarar veriyor." Bütün olayları şu iki cümleyle özetleyebilmem ne trajikomikdi. 

"O soruyu o yüzden sordun." Dedi Bruce sorarcasına. Başımı sallayıp onu onayladım. 

Viskimden kalanı kafama diktim. Bir bardak daha doldururken Tony ve Bruce sessiz kalmışlardı. Ne düşündüklerini tahmin edecek kadar onları tanımıyordum ama sosyopat, psikopat bir katil olduğum için bu söylediklerime pek de üzülmemişlerdi muhtemelen. Ne tesadüf ben de üzülmüyordum. 

İçimden geçen şeyle duygusuz bir tonla güldüm. Viskimden büyük bir yudum alarak bardağı yarıladım. "Fazla hızlı gitmiyor musun?" diyerek bardağı işaret eden Stark'a baktım.

"Bana karışma." Dedim burun kıvırarak bir yudum daha alırken. Stark ise omuz silkip salon bölümüne ilerlemişti.

"Sana yardımcı olmamıza izin ver. Yaşadıkların çok kötü ve bizimle acını paylaşırsan bu iyi gelir. Daha on dokuz yaşında genç bir kızsın JG, hayatını değiştirebilirsin." Konuşan Bruce'a baktım.

"Unuttun mu? Ben hiç bir şey hissedemem. Acı dahil." Alayla konuşmaya çalışsam da pek becerikli değildim. Üçüncü bardağı da kafama diktim. "Ayrıca yardımınıza ihtiyacım yok. Siz gidin dünyayı patlıcana benzeyen uzaylılardan kurtarın. Thor ve Loki alınmasın... Zaten Loki yüzünden inancım gelişti." 

Şişedeki son viskiyi bardağa doldurdum. Şişede kalan ama bardağa sığmayacak olan az bir şey viskiyi de kafama diktim. Cam viski şişesini 'Yanlışlıkla' tezgahın ucuna bıraktığımda yere düşerek büyük bir gürültüyle parçalara ayrılmıştı. "Uppss..." Yerdeki cama baktım. "Düşesi varmış." Omuz silkip bardağımdan bir yudum aldım. 

Bruce başını iki yana sallayıp ayağa kalktı. Yanıma geleceği sırada onu elimi kaldırarak durdurdum. "Ben temizlerim, sen git." Birkaç saniye bana baktı ve sonra başını sallayıp mutfaktan çıktı.

Viskim bittiğinde oflayarak ayaklarım üstünde oturdum. Cam kırıklarını elime batmalarını umursamadan bir elimle toplarken diğer elimle de tutuyordum. Büyük parçaları topladığımda elimdekileri çöpe dökerken elimin kesildiğini ve kanadığını gördüm. Kana yakından bakarken mırıldandım. "Kırmızıyı seviyorum."

Kalan ufak camları da robot süpürgeyi açıp ona temizletmiştim. Nihayet toparlama işi bittiğinde tadını beğendiğim viskiden bir şişe daha alıp odama ilerledim.

𖤐

Uyandığımda etrafıma bakındım. Öğlene doğru sızmış olmalıydım ve akşama kadar uyumuştum muhtemelen. Yatakta doğrulup ayaklarımı yere basacağım sırada ayağıma çarpan şişeleri görmezden geldim. 

Elimi yüzümü yıkayıp odan çıktığımda acıkmam gerektiğinin bilincindeydim. Mutfağa girdiğimde gördüğüm kişiyle sinirle nefesimi verdim. Onu takmadan buz dolabını açmıştım ki konuştu. "Soğuk sandviç yapmıştım sen de yemek ister misin?" 

Ekmeğe sürmek için krem peynir çıkartırken ona bakmadan konuştum. "Ne o, bana acıyor musun?" Bir kaç saniye cevap vermediğinde bir tost ekmeği çıkartıp krem peyniri üstüne sürdüm. 

"İstesen bile vermeyi düşünmüyordum." Gözlerimi devirdim. Aman nolur ver, açlıktan ölüyorum! Krem peyniri aldığım gibi dolaba koyarken kirlettiğim bıçağı bulaşık makinasına koydum. 

Bir tabağa koyma gereği bile duymadığım ekmekten bir ısırık aldım. Bir bardak çıkartıp viski doldururken ne de olsa Stark milyarder olduğu için bu kadar fazla içmem kimsenin sikinde olmazdı. Stark olmasa kim geçindirirdi bu ekibi... Umrumda olmayan ama kendime sorma ihtiyacı hissettiğim sorulardan biri daha.

Bardağı alıp Barnes'in karşısına oturdum. "Bugün sessizsin." Dediğinde gizlemediğim bir sinirle ona baktım. "Sen de fazla konuşuyorsun. Başımı şişirdin." 

Gözlerini devirdi ve kahve olduğunu düşündüğüm içeceğinden yudumladı. "Sadece birkaç cümleyle başın şişiyorsa onun nedeni ben değilim." 

"Neden bu durumla bu kadar ilgilisin ki?" Diye sordum içeceğimden yudumlarken. "Yoksa Barnes bir katile aşık mı oluyor? Ne dram olur ama." Kısa ve neşeli bir tavırla güldüm. 

"Rol yeteneğin yüksek. Hissetmediğini bilmesem gerçekten bu durumdan eğlendiğini düşünebilirdim." 

Sinirle çenemi sıktım. "Senin benden başka bir işin yok mu?"

Omuz silkti. "Şu anda mı? Seni sinirlendirmek dışında yok." 

"Aman ne iyi." Homurdanarak ekmeğimin kalanını ağzıma tıkıp ayağa kalktım, mutfaktan çıktım ve salondaki koltuklardan birine kendimi attım. Dünyanın en pahalı koltukları olduğundan gereksiz rahat koltukta sırt üstü uzanırken bakışlarım tavana sabitliydi ve yine sessizce düşüncelere dalmıştım.

𖤐

Beş yüz sayfalık okumam gereken kitap var (TDE projesi) ama ben bölüm yazıyorum. Hatta biraz sonra fransızca çalışcam(keyfi) sanırım... Bir de üç sayfa özet, ana karaktere mektup, fiilimsi tamlama bulma talamlamalar da var... Edebiyat dersi ve hocasındsn nefret ediyorum!

(Normalde kitap okumayı severim ama rus klasikleri çok boğuyor)

NİGHTMARE~BUCKY BARNESHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin