BÖLÜM ~1~ Uzun Bir Uyku
13 Yıl Önce...
"Ah! Lütfen yapmayın artık... Yapmayın çok acıyor.. Lütfen... Neden beni dışlıyorsunuz! Lütfen vurmayın artık, çok acıyor!"
Delicesine çırpınıyordum, ama nafile... Edward elindeki kalın halatı sertçe tenime temas ettiriyordu. Marcus, karşı koymayayım diye beni engelliyordu. Katia keskin bir jiletle tenime satürn, jüpiter, mars, merkür, venüs, dünya, üranüs, neptünü çiziyordu. Bunları tenime jiletle kazırken bir yandan da kulağıma şunları fısıldarcasına söylüyordu"Sen ezik bir insan olduğunun farkında değilsin belki ama bunu anlayacaksın! Değişik gözleri olan bir ucubeden başka bir şey değilsin sen! İnsan olduğundan bile şüpheliyim zaten. Öyle ya da böyle kimsenin senin arkadaşın olmak istemeyeceğini, anlayacaksın!!!"
O bunları kulağıma söylerken ve bana zorbalık yaparken Lisa'da bunları gülerek kayda alıyordu. Elindeki kamerada, bana yaptıkları her dakikasıyla kayıttaydı. Son gücümle onlara karşı yine çırpındım.
Çırpınışlarımdan hâz etmeyen Edward çattığı kaşları ile "Seni pislik! Bizim sana yaptığımızdan daha fazlasını hak ediyorsun!" Sözlerinden sonra kalın halatı bana daha sert vurmaya kullandı. Artık Marcus da daha sıkı tutuyor beni, Katia jileti tenimin daha derinlerine kazıyor, Lisa'nın kıkırdamaları kulağımda büyük bir çığ haline geliyordu. Su yeşili gözlerim spor salonunun önümüzde duran aynasına takıldı.
Gözlerim gözlerime takıldı... Beni dışlayıp, istememelerinin tek nedeni bu gözler ve babamın olmamasıydı. Hatta bir başka neden ise en sevdiğim şeyin çikolata olmasıydı. Ne berbat haldeydim böyle... Ama belki de haklılardır. Eğer bir babam olsaydı, beni bu lânet spor salonundan kurtarırdı. Oysaki benim onun yerine, sabahtan akşama kadar süslenen ilgisiz bir annem vardı. Onun tek annelik vazifesi ara sıra sırf ilgi görmek için, ona engel olduğumda bana masal anlatmasıydı. Anlattığı masallar hep gerçekti. Arkadaşlarım masalların gerçek olmadığını bana söylese de, onun masalları gerçekti işte...
Aynada ki perişanlığım, kalbimin hiç olmadığı kadar sıkışmasına neden oldu. 10 yıllık hayatımda ilk defa kalbim canımı yakıyordu. Islak su yeşili gözlerim, bir yandan yaşadığım bu fiziksel acıya, bir yandan da kalbimin sıkışmasıyla gözyaşlarıyla yanaklarımı ıslatıyordu.
Aynı zamanda damarlarımda akan kanın ilk kez içinde farklı bir duygu dolaşıyordu. Öfke. Sanırım bu duygu öfke. Bilmiyordum acımın buna yol açacağını, ama bilmiyordum da öfkenin şu anda hoşuma gideceğini de. İçimde tarifi olmayan kalp sıkışıklığı, beni öfkeye alıştırmaya çalışıyordu. Başarıyorda.Ellerim beni engellemeye çalışan Marcus'a yumruk oldu. Acım ve gözyaşım artarken, öfke daha fazla sarmıştı beni kollarına. Arkadan yumruk olan elimi son gücümle Marcus'a kullandım. Aynı zamanda onu iterken, Katia'da ani bir refleks hareketi olarak jileti tenimden kurtarıp geriye çekilmişti. Edward'ın bana savurduğu halat dışında pek bir tehlike kalmayınca ayağa kalkma çabasına giriştim. Tam ayağa kalkacağım sırada Katia'nın elindeki jileti bana hızla saplayacağını, ağlmaktan buğulanmış bir çift su yeşili gözle görebildim. Jileti tenime saplayacağı esnada hemen kolumu kaldırıp onun bileğini tuttum ve ters çevirerek kırdım. Katia acıyla inlerken,Marcus kendini toparlamış ve benim üzerime son sürat koşuyordu. Spor salonundaki yedek olarak basketbol potasının yuvarlak kısmı sadece iki adım önümdeydi ve hiç vakit kaybetmeden onu alıp Marcus'un yüzüne geçirdim. Marcus yere yığılırken Edward bana karşı koymaya başladı.
Edward elindeki halatı bir köşeye atarak kolunu boynuma geçirip, sıkmaya başladı. Beni boğmaya çalışıyordu ve Lisa'da artık elindeki kamerayı bırakıp karşıma geçti ve karnıma tekme atmaya başladı. Edward zaten iri yarı bir çocuktu ve gücünü iyi kullanıyordu. Lisa ise daha önce tekvando kursundan madalyası olduğunu duymuştum. Haklıydı tüm o söylenenler. Lisa her an kaburgalarımı kırabilecek güçteydi lâkin benim kadar değil. Aniden ortaya çıkan bu öfkem ve kalp sıkışıklığım, onların bana uyguladığı fiziksel güçten 10 kat fazlaydı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Beyaz En Güzel Siyahta
Science FictionAdı gibi gözlerinin rengi de su yeşili olan bir kız... Earth Galaksi 27 yaşında Çağ Üniversitesinde İktisat okuyan Pınar Güntekin, kadın cinayetine kurban gitmesi Türkiye'de büyük ses getirirken Earth İngiltere'de bu haberi 1 ay sonra alır. Çünkü...